İran Savunma Bakanı Hüseyin Dehghan, uzun menzilli güdümlü füze yapıp test ettiklerini açıkladı.

“Imad” adı verilen füzenin fotoğrafları da yayımlandı. Şimdilik gizli ama uzmanlara göre füzeler 1700 km menzilli, 500 metre içinde isabetli.

Eğer füzeler 1700 kilometre menzilli ise, herhalde İran’ın vurabileceği yerler arasına Ankara ve İstanbul ve İsrail de giriyor.

Ancak anlamadığımız bir şey var. 500 metre şaşıran bu füze ne işe yarayacak?

Hedefi 5 futbol sahası şaşan füzeyle İran hedeflerini nasıl vuracak?

İktidar OHAL mi getirecek?

Yandaş Yeni Şafak’in yayın yönetmeni İbrahim Karagül dünkü köşesinde döktürmüş:

“Radikal önlemler almak gerekir. Olağanüstü şartlara hazırlanmak gerekir.”

Aslında, her köşeyi ciddiye almaya gerek yok ama...

Yazanın dayandığı yerler malum yerler olunca, durum değişiyor.

Ne o, hükümet OHAL mi ilan edecek?

Değer mi buna Mehmet Barlas?

Sabah gazetesinin başyazarı Mehmet Barlas, masum insanların kanları henüz yerdeyken TV’ye çıkıp şöyle dedi:

“Ortadoğu’da bunlar her gün oluyor. Irak’ta 60 başka yerde 100 kişi mesela. Biz de Ortadoğu ülkesiyiz.”

Sözler büyük tepki topladı. Ama Barlas hiç aldırmadı, dün de köşesinde aynı görüşünü tekrarladı ve şöyle yazdı:

“Bağdat’tan hemen her gün gelen ‘Bombalı saldırı ertesinde çok sayıda insan hayatını kaybetti’ içerikli haberlerin, sonunda bir gün Ankara’dan da gelebileceğini gördük...”

Mehmet Barlas’ın, asıl demek istediğini ise yazının sonuna ekledi: “

1 Kasım seçimlerininin ne anlama geldiğini, herhalde hepimiz daha iyi anlamaya başladık... Devletin sahipsiz olmadığını hepimizin artık görmüş olmamız gerekiyor. Burada ülkenin yönünü bombalar değil, seçmenlerin verdiği oylar belirliyor.”

Sormak lazım: Eğer Türkiye’yi kana bulayan IŞİD ise, bunun seçmenle, 1 Kasım’la ne ilgisi var?

Yoksa, bilinçaltında “AKP’yi iktidar yapmadınız, bunlar oldu” mı demek istiyor Mehmet Barlas.

Birilerinin “400 vekili verseydiniz böyle olmazdı” sözlerinin havasıyla tehdit mi ediliyoruz gizlice?

Değer mi Mehmet Barlas?

 Kendisine, eşine ve oğluna iş veren medya kuruluşu “damadın” diye bu kadar da angaje olunur mu?

İyi ki yabancı medya var

AKP’li 13 yıl boyunca Türk basını çok kan kaybetti.

Türkiye, basın özgürlüğü listelerinde 50’nci sıralardan 150’nci sıralara kadar geriledi.

Her ne kadar Erdoğan’ın milletvekili yaptığı damadı Berat Albayrak, kendi televizyonuna çıkıp, “Bizden özgür medya Amerika’da yok” dese de, bunun gerçek olmadığını çocuklar bile biliyor.

Damadın bu sözlerine kimse de inanmıyor zaten.

Türk medyasının önemli bir bölümü, iktidarın kontrolünde.

İktidarın kontrol edemediklerini de, bu yazıdan bile anlarsınız.

Bir de yabancı medya kuruluşları var.

Mesela İngilizlerin Reuters ajansı. Önceki gün İçişleri Bakanı’na, “istifa” sorusunu Reuters’tan Gülsen Solaker sorabildi.

Gerçi bizim bakanlar pişkin, soruyu gülerek karşıladılar ama olsun, 100 kişinin öldüğü bir günde istifa sözünün geçirilmiş olması, önemliydi.

Dün hem Türkiye’de, hem de dünyada tüm gazetelerde çıkan Ankara Katliamı’nın simge fotoğrafını da Reuters’tan Tümay Berkin çekti.

Daha önce de bir Reuters muhabiri Birsen Altaylı, “Gezi” sorusu ile Erdoğan’ı sinirlendirmişti.

Şimdi bu yazıyı okuyan “yandaş gazeteciler”, “kapatılacak basın kuruluşları” listesine Reuters’ı da alırsa şaşırmayın.

Elif Şafak iyi çalıştı

Ankara’daki patlamadan sonra, yabancı gazeteciler yurtdışında yaşayan yazar Elif Şafak’ı epey çalıştırdılar.

Guardian’ın hafta sonu sayısı Observer gazetesi, Elif Şafak’a özel bir yazı yazdırdı.

“Barış için atan masum kalpler hunharca durduruldu” başlıklı yazıda Şafak, bir hayli muhalif duruş sergiledi ve “Daha otoriter olmayı arzulayan hükümet halka yabancılaştı” dedi.

İtalyan gazetesi Corriere della Sera da Şafak’la röportaj yaptı. Şafak, İtalyan gazetesine de, “7 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’de iyimser bir atmosfer vardı. Ama başkanlık sistemi isteyen Erdoğan ülkeyi yeni seçimlere sürükledi. Sonuçta da gerilim arttı. Buna gerek yoktu” diye konuştu.