Değerli okurlarım, son günlerde adaletle ilgili o kadar çok sorun yaşıyoruz ki bugün, medya ile ilgili olanları başka bir yazıya bıraktım.
Boğaziçi öğrencileri hakkındaki sorunlar da başka bir yazı konusu.
Bugün sadece beş konuya özet olarak değineceğim.
***
1) Kadın cinayeti davalarında beklenmedik ceza indirimleri görülmeye başlanmış.
Bu konuda Utku Çakırözer’in demeci:
Eskişehir’de 23 suç duyurusuna rağmen korunamayan Ayşe Tuba Arslan, eski eşi Yalçın Özalpay’ın satırlı saldırısı sonucu 2019 yılında hayatını kaybetti. Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Özalpay’ı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırdı.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, sanığa verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını kaldırarak sanığın 24 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti.
Eskişehir’de Öznur Gülbaş, boşanma aşamasında olduğu eşi Harun Sazlar’ın bıçaklı saldırısına uğradı, 16 yerinden bıçaklandı. Sazlar, Eskişehir 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 17 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Ayşe Tuba Arslan’ın katiline indirim uygulayan aynı mahkeme, Öznur Gülbaş’ın karar duruşmasında sanık Harun Sazlar’ın cezasını kaldırdı, 8 yıl hapis cezası vererek iyi hal uyguladı ve tahliyesine karar verdi.
***
2) 4 yaşındaki Leyla Aydemir cinayeti davasında kamuoyu vicdanını yaralayan bir biçimde sanıklara beraat verilmiş:
Ağrı’da kaybolduktan 18 gün sonra cansız bedeni bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir ile ilgili ikinci davada karar çıktı. Daha önce “çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olan amca, bu kez diğer 6 sanıkla birlikte beraat etti.
***
3) Erkeklerin kadınlara ve çocuklara şiddeti 2021’de de olanca hızıyla sürüyor.
Bu konuda Kadın Bianet raporu şöyle:
2021’in ilk dokuz ayındaki olaylarda erkekler, 234 kadını öldürdü, 116 kadını taciz etti, 111 çocuğu istismar etti, 78 kadına tecavüz etti.
Erkekler, en az 507 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 617 kadına da şiddet uyguladı, yaraladı.
170 kadının ölümü basına “şüpheli” olarak yansırken erkekler, en az 25 çocuğu öldürdü.
***
4) AİHM kararına rağmen, Selahattin Demirtaş’ın hapisteki durumunda bir değişiklik yok.
DW’nin haberine göre Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Selahattin Demirtaş için verdiği, 30 Eylül’de biten mühlet sonunda, iktidar tarafından verilen yanıt şöyle:
Türk hükümeti, Demirtaş dosyasıyla ilgili olarak Avrupa Konseyi’ne gönderdiği görüşte, Demirtaş’ın 3 Kasım’da tahliye edilebileceğine, bu gerçekleşmezse 3 Ocak 2023’e kadar cezasını çekeceğine dikkat çekti.
***
5) Osman Kavala, cuma günkü duruşmada da tahliye edilmedi.
Kavala’nın duruşmadaki savunmasının son bölümü şöyle:
Sudan bahanelerle tutukluluğumun sürdürülmesi yargısız infazdır, algı yaratma çabasıdır, AİHM’nin kararının etrafından dolanma girişimidir.
Somut delil ortaya konmadan, varsayımlara dayandırılarak sürdürülen tutukluluğum, Adalet Bakanlığı’nın yargısal tasarrufların meşruiyetine zarar veren uygulamaların önüne geçmek gerekçesiyle hazırlamış olduğu tutuklama uygulamasının somut delille gerekçelendirilmesi kuralını vurgulayan yasal düzenlemenin değersizleştirilmesi anlamına da gelmektedir.
Tutukluluğumu sürdürmek için kurgulanan temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların ve kullanılan yöntemlerin yargıda meşruiyetten yoksun uygulamaların niteliklerini ve kaynaklarını gözler önüne serdiğine inanıyorum.
Umarım, davaların birleştirilmesi, Türk yargısının karşı karşıya olduğu tehditlerin daha iyi anlaşılmasına vesile olur.
Umarım ülkemizde bir daha böyle bir iddianame hazırlanmaz, böyle şey bir daha yaşanmaz.
***
Bu iktidar, bu rejim değişmedikçe bu haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler de artarak sürecek gibi görünüyor.
Umut ilk seçimde!
