Kılıçdaroğlu’na dördüncü tuzak!

Kılıçdaroğlu’na dördüncü tuzak!

29.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

AKP/Erdoğan iktidarı, rejimi değiştirirken elbette karşısındaki en önemli ve en büyük siyasal engel, Cumhuriyeti ve Demokrasiyi kuran ana muhalefet partisi CHP idi.
Son derece etkili bir strateji ile önce, o zamanki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan destek aldı...
Sonra, özel hayatına ilişkin olarak FETÖ/PDY mensuplarının çektiği kasetle Deniz Baykal’ı harcadı...
O zamandan beri de, CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu ile uğraşıyor.

***

Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğundan beri dört tuzakla karşılaştı:
Her bir tuzak, iki tarafı da keskin bir bıçak olarak hangi seçenek tercih edilirse edilsin, Kılıçdaroğlu’nu yıpratmaya yönelikti.
Birinci tuzak, mezhepçilik tuzağıydı:
Kılıçdaroğlu’na sürekli olarak Alevilik üzerinden saldırıldı. Amaç onu Alevilik kapanına hapsederek, hem kendisini hem de CHP’yi mezhepçilik ile suçlayıp genel seçmen kitlesinden koparmaktı.
Kılıçdaroğlu bu tuzağa düşmedi; kendisini de CHP’yi de tek bir mezhebin kimliğine hapsetmedi.
Tabii bu kez de bu tuzağın öteki keskin tarafı kullanıldı ve Alevilerin sorunlarına yeterince sahip çıkmamakla suçlandı ama bu da, dengeli ve herkesi kapsayan özgürlükçü bir politika sayesinde atlatıldı.
Bu tuzak, Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye, din üzerinden, laiklik üzerinden yapılan saldırılarla devam ediyor ama artık gerçek dindarlarda bıkkınlık yarattığı için ters tepiyor.
İkinci tuzak, etnikçilik tuzağıydı:
Kılıçdaroğlu ve onun üzerinden CHP, Kürt etnik kimliğine hapsedilmek istendi.
Kılıçdaroğlu bu tuzağa da düşmedi; aynen din ve mezhep çizgisinde olduğu gibi etnikçilik ve milliyetçilik çizgisinde de, tüm ülkeyi, tüm halkı yani tüm seçmenleri kapsayan eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaklaşımla hem kendisini hem de partisini korudu.
Elbette bu kez de derhal keskin bıçağın öteki yüzü devreye sokuldu ve hem Kılıçdaroğlu hem de CHP, Kürtlere, Kürtlerin sorunlarına yeterince sahip çıkmamakla suçlandı. Ama gerçekten özgürlükçü ve demokratik olan bir yaklaşımla bu saldırılar da atlatıldı.
Yanlış politikalarıyla terörü bizzat palazlandıran iktidar, yine bu etnikçilik tuzağını olanca şiddetiyle sürdürüyor. Ama bu tuzak da tamamen ters tepiyor.
Üçüncü tuzak, kabalık, saldırganlık tuzağıydı:
İktidar tarafından, sadece Kılıçdaroğlu’na ve CHP’ye karşı değil, hoşlarına gitmeyen bütün herkese karşı kullanılan söylem, siyaseti her türlü nezaket ve terbiyeden uzak saldırgan ve kaba bir dile sürükledi.
Gerek aile terbiyesi, gerek CHP geleneği, Kılıçdaroğlu’nu da, partiyi de bu tuzaktan korudu.
Elbette bıçağın öteki keskin tarafı yine devreye sokuldu ve bu kez gerek Kılıçdaroğlu gerekse CHP “etkin muhalefet” yapmamakla suçlandı. Ama bu da siyasetin bu kaba ve saldırgan dilinden artık bıkan seçmen tarafından benimsenmedi. Tam tersine bu dil, iktidarın aleyhine sonuç vermeye başladı.
Dördüncü tuzak, “sokağa dökülme” tuzağıdır.
İktidar, her türlü yolu zorlayarak, Hukuk Devleti’ni hiçe sayarak, yasaları bizzat yargı aracılığıyla çiğneyerek rejimi değiştirdiği sırada, demokrat seçmeni sokağa dökmek ve bunu bahane olarak kullanıp bütün muhalefeti yok etmek seçeneğini gündeme getirmişti ve bu seçeneği hâlâ gündemde tutuyor.
Kılıçdaroğlu ve CHP bu tuzağa da düşmedi, düşmüyor.
Ama, bu kez bıçağın öteki keskin tarafı, yani hem Kılıçdaroğlu’nun hem de CHP’nin “Demokratik Rejimi yeterince koruyamadığı” iddiası etkili oldu.
Kamuoyu birçok konuda özellikle de şu olaylar karşısında Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin yeterince enerjik davranmadığını düşünüyor:
1) 10 Ağustos 2014’te, Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifa etmeden Cumhurbaşkanlığı seçimine girmesi...
2) 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonraki dönem ve 1 Kasım’da seçimlerin tekrarlanması...
3) 20 Mayıs 2016’da milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması...
4) 15 Temmuz 2016 darbe girişimine karşı 20 Temmuz OHAL darbesi...
5) 16 Nisan 2017 Halkoylaması’nın OHAL altında yapılması; ayrıca sonuçlarının yasalara aykırı ve “Atı alan Üsküdar’ı geçti” denilen bir biçimde kabul edilmesi...
6) 2018 seçimlerinin OHAL altında yapılması...
7) 31 Mart’ta seçilen HDP’li Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanlarının görevlerinden alınması ve yerlerine valilerin kayyım olarak atanması.

***

İktidarın bu dört tuzağına ve rejim saldırısına karşı Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin yanıtı, “Adalet Yürüyüşü” ve “Demokratik Siyasal İttifak” oldu.
31 Mart yerel seçim sonuçlarına bakılırsa, bu tutum ve davranış, DEMOKRASİYİ YAŞATMAYA ÇALIŞAN HDP ve İYİ PARTİ GİBİ ÖTEKİ PARTİLERİN DE DESTEĞİYLE, hiç de başarısız bir strateji gibi görünmüyor!

Yazarın Son Yazıları

SHP-HEP işbirliğinin ibretlik ‘hüzünlü öyküsü’

Bu “Hüzünlü Öykü”nün ibretlik kronolojisini Zülâl Kalkandelen ile birlikte yazdığımız “Devrim ve Karşı Devrimin Yüzyılı”ndan özetleyerek aldım.

Devamını Oku
26.12.2025
Asıl uyuşturucu sorunu: Narko devletler

Sovyetler Birliği çöktükten sonra oluşan dünyayı anlamak için onu çökerten Emperyalizmin nasıl bir dünya istediğine bakmak gerek.

Devamını Oku
25.12.2025
CHP’nin ‘süreç’ açmazı

İmralı Heyeti olan DEM Parti yöneticileri, İmralı temaslarını anlatmak ve yeniden oraya gitmeden önce CHP’nin görüşlerini almak için Özgür Özel’le görüştü.

Devamını Oku
23.12.2025
‘Sürecin’ tarihi ve bugünü

“Sürecin bugününü” doğru değerlendirebilmek için terör örgütü PKK’nin ve İktidarla olan ilişkilerinin tarihine bakalım...

Devamını Oku
21.12.2025
İktidarın, PKK ve DEM çıkmazı

Emperyalizm, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bölgeyi daha kesin olarak kontrol edebilmek için Ortadoğu’da, Irak’la birlikte, Suriye’yi de kapsayan bir Kürt Devleti kurulmasını dayatıyor...

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Devamını Oku
18.12.2025
On birinci yargı paketi: Komedi değil, trajedi!

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:

Devamını Oku
16.12.2025
Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025