Ülkemiz bugün AKP iktidarının sürüklediği yolda “elektroşok” darbesiyle sarsılmış durumdadır.
“Elektrik şoku”, bazı ruhsal hastalıkların tedavisinde -pek de istenmeden- kullanılan bir yöntemdir ama konumuz bu değil.
Bütün toplumun “elektrik yüklü bulutların çökmesi” gibi sarsıntıya uğraması, AKP iktidarının ekonomide seçtiği yolun iflas etmesinin belgesidir.
Elektrik faturaları, alanın şaşkına döndüğü, ne yapacağını bilemez hale geldiği bir etki yaratıyor.
Şok, bilinci karartıyor, duyguları köreltiyor.
İkinci aşama, çaresiz kalışın şaşkınlığıdır.
Üçüncü aşama, güçlü bir öfke aşamasıdır.
Dördüncü aşama, felaketi paylaşma arayışıdır.
Beşinci aşama, kabul etmeme, karşı koyma kararına yönelecektir.
“Bu kadarı da olmaz!.”
“Biz bunun altından kalkamayız!”
AKP iktidarının geldiği son aşama da işte bu “elektroşok” aşamasıdır.
Ve AKP’nin oyları erimektedir.
Daha da eriyecektir.
Çünkü, bu zamların çaresini bulamayacaklardır.
Çünkü, AKP iktidarının seçtiği yolda “toplum refahının eşitlikle paylaşılması” hedefi yoktur.
AKP iktidarının tek derdi, tek tasası, “iktidarlarının hiç kaybedilmeden ellerinde kalması”dır.
Başka hiçbir hedefleri yoktur.
İktidarın ellerinde olmasının nedeni de “Türkiye Cumhuriyeti”ni bir “İslam Devleti”ne çevirme hedefleridir.
Sözün özü bu.
ELEKTRİK NEDEN UCUZLAYAMAZ?
AKP iktidarında elektrik ucuzlayamaz.
Çünkü,
BİR: Elektrik üretimini sağlayan kaynakların çoğu dolara endekslidir.
Kömür, doğalgaz gibi enerji kaynaklarının maliyetleri yükselmiştir.
Hidroelektrik santralları, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi gibi kaynaklar sınırlıdır. Bir de nükleer enerji var elbette.
Üretimin maliyet artışı önlenemez.
İKİ: Elektrik dağıtım şirketleri AKP iktidarı döneminde özelleştirilmiştir.
Özel şirket ancak kâr etme amacıyla çalışır. Onların kârlarından vazgeçmesini beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Trafolar ve elektrik nakil hatları bu şirketlerin elindedir.
ÜÇ: Kullanıcılar, elektrik kullanan endüstri kuruluşları ve işyerleri, tarım alanları ve konutların bulunduğu yerleşkelerdir.
Bir evde, aydınlatma araçları, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi elektrikli araçlardan vazgeçilemez.
Bu durumda, elektrik kullanım ücretlerinin azaltılmasının tek yolu, “genel bütçeden desteklenmesidir”.
AKP iktidarı bunu da yapamaz.
Çünkü “genel bütçe desteği”, kendi yandaş firmalarının yaptığı otoyollar, köprüler, havalimanları, şehir hastaneleri gibi yapıların garantisine gitmektedir.
Bu israf ekonomisinde genel bütçede para kalmamıştır.
Sonuçta bu elektrik faturalarını kullanıcıların ödemek zorunda kalması kaçınılmaz görünmektedir.
TEK SORUN ELEKTRİK DEĞİL!.
Her şey pahalı, her şey zamlı.
Bir kilo domates 20 TL.
Bir kilo salatalık 28 TL.
Bir kilo patlıcan 30 TL.
Bir kilo kabak 28 TL.
Bu halk yandı kavruldu.
Doğalgazla ısınmak hayal oldu.
İnsanlar evlerde kazaklarla, battaniyelerle oturuyor.
AKP yönetimi topluma “Saraydan baktığı için” olayları ya görmezden geliyor ya da şiddetle baskı altına almaya çalışıyor.
Tek sorun elektrik değil.
Tek sorun AKP iktidarı.
Tek sorun tek adam rejimi.
AKP’nin oyları elbette düşüyor, onlar da biliyor.
AKP’nin oyları daha da düşecek, onlar da görüyor.
Çünkü bu zamların çaresini bulamayacaklar.
Her yerden para bulmaya çalışıyorlar, boşuna.
Her şeyi satmaya hazırlar.
Satılan her şey yabancılar için çok ucuz.
Yabancılar için, dolarla, Avro ile alanlar için evler, arsalar, tarlalar, tatiller sudan ucuz.
“Gelin, alın, sahip olun, yeter ki dolar verin, Avro verin”, AKP politikası bu.
NEREYE GİDİYORUZ?
AKP ile yolun sonu budur. Biz de biliyoruz, onlar da biliyor.
Seçime gidiyoruz. AKP’nin ve Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanma şansı yoktur. Biz de biliyoruz, onlar da biliyor.
Her türlü hileyi yapacaklar. Biz de biliyoruz, onlar da biliyor.
Her türlü baskıyı yapacaklar. Biz de biliyoruz, onlar da biliyor.
Seçimi ertelemek, seçimi engellemek?
Toplumsal kaos yaratmak? Karışıklık çıkarmak?
Bunların da şansı yok. Artık yok.
Demokratik yollarla geldiler, demokratik yollarla gidecekler.
Biz biliyoruz, onlar da bilse iyi olur.
Ampulle geldiler, elektrikle gidiyorlar...
