Spor dünyasında bir tur yapmaya ne dersiniz? Gündem tabii ki yoğun. Nereden başlamalı?
Futbol her zamanki gibi baş köşede. Ligler devam ediyor. Süper Lig’de Fenerbahçe’de işler iyi gidiyor. Liderlik güzel şey. Ama asıl güzel olan futbol yöneticiliğinde güzel bir örneğin bu kulüpte yaşanması. Sevgili Abdullah Kiğılı centilmenlik adına güzellikler sergiliyor. Ateşi düşürüyor. O dev gövdede bir çocuk kalbi taşıdığını uzun yıllardır söylüyorum. Bilenler zaten biliyor.
Galatasaray’da gereksiz olaylar yaratılıyor. Fatih Terim’le yolları ayırmanın nedenini kim içine sindirdi ki?.. Her şey bir yapaylık çemberinde. Sonuç ortada. Tabelanın ortalarında yer kapmaya çalışan bir Aslan.
Beşiktaş yara sarıyor. Dört maç seyircisiz oynamak, kolay üstesinden gelinecek bir olay değil. Ayrıca Kartal’ı kim vurdu derseniz, içerde aramalısınız.
Ülkemiz golf sporuyla yeni tanışıyor. Golfü yönetenler Tiger Woods’u getiriyorlar Antalya’da bir yarışmaya. Ne güzel. O arada bir hoşluk yaratılmak isteniyor. İyi güzel de siz İstanbul’un trafiğini bir saat kapatırsanız, bu şehrin insanı sizi bağışlar mı? Bağışlamaz elbet. Sonuç: Bir çuval incir berbat oldu.
UEFA konusu küllenmiş gibi. Ama UEFA’nın Disiplin ve Tahkim Kurullarıyla CAS’ın kol kola girip Fenerbahçe’nin ve Beşiktaş’ın ipini çekmeleri, bilesiniz ki gözlerden kaçmadı. Sevgili Hürol Bilal diyor ki, polisin delilleriyle ve raporlarıyla yetinen bir UEFA adalet dağıtmış mı oluyor? Olmuyor elbet. Bunu görmek için hukukçu olmaya gerek yok. Ayrıca UEFA’da şike olayı nedeniyle soruşturulan gerçek kişilerden de haber yok. UEFA kulüpleri cezalandırdı; gerisi onlar için pek de önemli değil. Ama ilk günden beri söylüyorum. UEFA ve CAS bu olayda hukuku katlettiler. Konunun özü budur.
Kuşlar Ankara’dan haberler uçuruyorlar. Özerk futboldan duyulan rahatsızlık, terimi bağışlayınız, “budamayı” akla getiriyormuş. İnanmak değil, düşünmek dahi rahatsız ediyor. Yazımı bitirirken aydınlık spor günleri diliyorum.