Euroleague’de finalin adı belli oldu. Temsilcimiz Fenerbahçe Beko, bugün Monaco ile karşılaşacak. 20 seneyi aşkın süredir ilk kez İspanyol takımlarının dörtlü finale kalamadıkları bir sezonu final hariç geride bıraktık. Aslında çoğu kişi bir Fenerbahçe-Olympiakos finali bekliyordu. Ama olmadı. Monaco önce Barcelona’yı sonra da normal sezonu birinci bitiren Olympiakos’u saf dışı bırakarak finale çıktı.
Finale gelirsek Fenerbahçe için Monaco’nun “çantada keklik” bir rakip olduğunu düşünmek büyük hata olur. Normal sezonda iki kez temsilcimizi mağlup eden bir takımdan bahsediyoruz. Bence kısaların büyük bir savaşı olacak. Fenerbahçe sezon içinde çok yerinde bir hamle yaptı ve daha önce değindiğim gibi top elindeyken rakip takımlara problem yaratan oyuncu eksikliğini McCollum’u kadrosuna katarak çözdü. Temsilcimizin Monaco’ya karşı en büyük avantajı oyunu bilerek oynayan oyuncu sayısının fazla oluşu. Ama buna karşın Monaco’nun artısı daha atletik dış oyunculara sahip olması.
Böyle tek maçlık finallerde “X faktör” oyunun akışını değiştirir. Devon Hall’ın Panathinaikos maçı gibi. Oyunun kuralları içinde kalarak “sert savunma” yapıp Monaco’nun geçiş hücumunu durdurursak onların atletik üstünlüğünü sınırlarız. Basketbolun adeta postülası haline gelen hangi takım kendi oyununu empoze ederse avantaj sağlar. Bu yıl Monaco maçlarını çoğu kez yorumlayan birisi olarak gördüğüm bir şeyi aktarmak istiyorum. Monaco, skoru önde götürdüğü zaman çok daha tehlikeli bir takım oluyor. Bu konuyu biraz açarsam; bu takıma karşı geri düşüp skorun peşinden koşmak onlara avantaj sağlıyor. Kısacası panik bizim için kötü olur. O zaman onların istediği oyun tarzına mahkûm oluruz.
Fenerbahçe Beko’nun avantajı büyük bir camianın takımı olmanın psikolojik artısı. Bence oyunun kaderini etkileyecek oyuncu sayımız da onlardan fazla. İbre bizden yana. Fenerbahçe’ye iyi şanslar. Artık oyuncuların konuşma zamanı.