Feyzi Açıkalın

Hekimler iki yönlü kıskaçta

25 Eylül 2020 Cuma

Aslında kıskaç iki yönlü değil, birbirinin devamı olarak ilerliyor. Ülkeye egemen olan dinci kapitalizmin gereği olarak, sağlık emekçileri yine hizaya sokulmak isteniyor. 

Dengeleri alt üst eden küresel salgına hazırlıksız yakalanan siyasi irade, liderinden bağımsız bir kriz yönetimi sergileyemiyor. Gerçekleri halkına anlatmayı ahlaki ve mesleki bir görev sayan hekimler devreye girip iktidarın oyunlarını bozunca hedef noktasına konuluyor. Saldırı için de iktidarın ortakçısı olan MHP görev alıyor. 

Bir plan doğrultusunda gelişen linç kampanyası doğal olarak halkı ve en önemlisi sağlık kurumlarını etkiliyor. Siyasi aktörün hedef göstermesinden cesaret alan halk, böylesi bir felaket döneminde canları pahasına çalışan hekimlere fiziki saldırıda bulunabiliyor.

Daha da önemlisi, hekimlerin çalıştığı kurumlar yani hastahanelerdeki yönetimler, aklınıza gelebilecek her türlü yöntem ile, siyasetin cesaretlendirmesi gereğince çalışanlarına baskı uyguluyor.

Bu yöntemlerden birisi olan “mobbing”, yani “psikolojik şiddet” ile sağlık çalışanlarını bezdiriyorlar. Daha da ötesi, uyguladıkları “cinsiyet ayrımcılığı” ile kadınları bastırmaya, onları yıldırmaya çalışıyorlar.

Siyasi iradenin atadığı belli olan niteliksiz, beceriksiz, liyakatsız yöneticiler çalıştığı kurumda gerekli eşgüdümü sağlayıp, küresel salgını yöresel ölçekte yönetemeyince, hıncını sağlık çalışanından alıyor. 

Misal, zaten sırf siyaset böyle istedi diye hibrit bir anlayışla kurumsallaşan ve yönetilen Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki YÖK’ bağlı “hoca!” yöneticiler, canla başla çalışan Sağlık Bakanlığı sağlık personeline mobbing uygulayabiliyor. Bir gurup anestezi uzmanı kadını, “Altın Kızlar” diye alaycı bir ifade ile adlandırıp onları geçici görev ile, o dalda uzman fazlası olan bir ilçeye gönderebiliyorlar. Dört anestezi uzmanı istifa etmek durumunda kalıyor.

Salgın nedeniyle ile yoğun virüs bulaşı tehlikesi altında çalışan reanimasyon odasındaki uzmanları, kendileri için PCR testi istediler diye asi olarak niteleyebiliyorlar. Bu konuda da güçleri, nedense yalnızca kadın uzmanlara yetiyor.

Olayı şöyle toparlıyorum; hani siyasi ağız “Alanya’daki üniversitelere sahip çıkalım” diyor ya, işte tam da sahip çıkmanın zamanıdır. Çünkü Alanya’da bankalardan başlayarak hastahanelere kadar uzanan, çalışanlarının çoğunluğunun şehir dışından geldiği değerli insanlar örgütlü bir çatı altında toplanmıyorlar. Alanya halkından, şehrin sorunlarından bağımsız, kendi içlerinde yalıtılmış bir yaşam sürüyorlar. Şehirle organik bir bağ kurma gereğini hissetmiyorlar. Ama bir yardıma ihtiyaçları olduğunda da arkalarında onları destekleyecek kimseyi bulamıyorlar.

Onun için, siyasi iktidara muhalefet geliştirmekten uzak olan yerel medya ya da başka mecralardan destek aramaksızın, örgütlü bir çatı altında ve halka dayanarak yükseltilen bir savaşımın dışında bir başka çözüm görülmüyor. İşte bu noktada, Alanya’daki demokrat kitlenin ALKÜ’deki hekimlerin haklı mücadelesine sahip çıkarak ön alması, güç birliğinin ancak böyle sağlanabileceğinin gösterilebilmesi gerekiyor. 

Birlik olmanın tam da zamanıdır diyerek…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları