Değişen ne?
Gülengül Altınsay
Son Köşe Yazıları

Değişen ne?

08.05.2025 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Sezen Aksu’nun müzik haklarını 18 milyon dolara sattığı haberi çıktı birkaç gün önce. Bize büyük para gibi gözükse de Sezen Aksu gibi ender yetişen, yılların sanatçısı için pek de abartılacak bir ücret değildi bu. İsterseniz bir kıyaslama yapalım; bildiğiniz gibi Fenerbahçe’nin şampiyonluktan uzaklaşması ve en son Beşiktaş’a yenilmesinin ardından Mourinho’ya karşı bir kampanya oluşturuldu. Hemen herkes “Tazminatı ödensin ve gönderilsin” diyor. İyi de Mourinho’nun 15 milyon Avro tazminatı nasıl ödenecek? Düşünün koskoca Sezen Aksu’nun ömür boyu emeklerinin sonucu 18 milyon dolar ama Mourinho gönderildiği taktirde bir iki yılının tazminatı 15 milyon Avro.

Peki biz bu kadar zengin bir ülke miyiz? Bizim açlık sınırında yaşayan milyonlarca insanımız yok mu? Zaten değerli şeyleri değersizleştirmede değersiz şeyleri ise yüceltmekte üstümüze yok bizim. Ayrıca neden Muorinho’nun gönderilmesi için bu kadar çok çaba harcanıyor ki? Fenerbahçe’nin seçim sürecini anımsayalım; önce Aziz Yıldırım’ın seçim kozuydu Mourinho. Sonra Ali Koç “Biz daha önce konuşmuştuk kendisiyle” deyip apar topar adam ne isterse kabul edip sözleşme imzalandı. Herkes de buna alkış tuttu.

Oysa ki Mourinho’nun nasıl bir futbol anlayışı olduğu baştan belliydi. Şimdi bu “U” dönüşü niye? Aslında asıl sorun Fenerbahçe’nin nasıl bir hocaya ihtiyacı olduğu belirlenmeden sırf ismi var diye Mourinho’nun peşine düşmekte ve hoca ne isterse kabul edip sözleşme imzalamakta. Mourinho’nun basınla ilişkileri de sürpriz olmamalıydı bize. Şimdi alınganlık yapmanın -ki yaptığı eleştirilerin bir çoğu da doğru maalesef- ne anlamı var?

Bir diğer konu da Mourinho’nun gelme haberi üzerine kendisine methiye düzenlerin şimdi nerede oldukları. Çünkü şu an hemen herkes “Mourinho mutlaka gitmeli” diyor. Alkışçılar hiç yok ortada. Ödenecek tazminatın büyüklüğü de bu giden paraların aslında bizim paralarımız olduğu da hiç düşünülmüyor. Ve işte yine aynı noktaya gelip dayanıyoruz; yani kulüplerin yönetilme biçimlerine, kulüp yöneticilerinin yetkinlik düzeylerine.

Bu arada Beşiktaş’ın 11 Mayıs’ta seçimli genel kurulu var. Serdal Adalı yine aday. Yönetimde oldukları 4 ay gibi kısa bir sürede Beşiktaş’ın geleceğine dair önemli adımlar attılar. İyi bir yola girdiler. Solskjaer gibi Beşiktaş’ın bünyesine cuk oturan bir hocayı getirdiler. Dileğim önümüzdeki 3 sezonda ne yönetim ne de hoca değişikliğine gidilmemesi ve Beşiktaş’ta özlenen sürekliliğin sağlanması.