Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir haber, hem üzüntü hem de endişe yarattı. Sosyal medya fenomeni Nihal Candan, hayatını kaybetti. Ölüm nedeni: Anoreksiya. Oysa bu yalnızca bir bireyin değil, binlerce insanın mücadele ettiği, sessizce ilerleyen bir rahatsızlığın trajik sonucu. Sosyal medyadaki yorumları görmüşsünüzdür, ben hayatı ile ilgili değil, hastalığı ile ilgili kısımlardan bahsediyorum. Yeseymiş, yeseymiş geçermiş, şımarıklık gibi, sanki isteyerek yapıyor gibi… Bu öyle bir hastalık ki yaşamayan bilemez. Ama eğer etrafınızda var ise belki biraz daha dikkatli olabilirsiniz. Hatta, birbirimiz hakkında bedenlerimiz ile ilgili yorum yapmasak; ''Sen biraz kilolu musun? Senin de bacakların çok kalınmış''... Bedeninin şekli yüzünden mutsuz olan o kadar çok insan var ki bu yorumları ortadan kaldırsak acaba biraz olsun onların da hayatı daha iyi olmaz mıydı? Bedeninle barışık olmak çok güzel bir duygu değil miydi?
ANOREKSİYA NEDİR? BİR HASTALIKTAN DAHA FAZLASI
Anoreksiya nervoza, kişinin beden algısında ciddi bozulmalar yaşadığı, kilo almaktan yoğun şekilde korktuğu ve bu nedenle ciddi derecede yetersiz beslendiği bir yeme bozukluğudur. Ancak bu hastalık yalnızca “yememek” veya “zayıflamak” değildir. Kontrol ihtiyacı, kaygı, toplumsal baskı, mükemmeliyetçilik gibi birçok psikolojik faktör bu süreci besler.
Yapılan çalışmalar, anoreksiyanın ölüm oranı en yüksek olan psikiyatrik hastalıklar arasında yer aldığını göstermektedir. Kalp ritmi bozuklukları, kas erimeleri, bağışıklık sistemi zayıflığı ve depresyon gibi sonuçlar, zamanla ölümcül hale gelebilir.
'GÖRÜNMEK' BASKISI: MEDYANIN VE TOPLUMUN ROLÜ
Nihal Candan’ın yaşam tarzı, ekran önünde olmakla şekillenmişti. Bu, görünüşe dair baskıyı kat kat artıran bir durum. Sosyal medya, televizyon, influencer kültürü; tüm bu platformlar “ince olmak”la “başarılı ve güzel olmak” arasında yanlış bir bağ kuruyor.
Ne yazık ki “zayıflamışsın, harika görünüyorsun” gibi sözler hâlâ ödül gibi görülüyor. Bu da bireyin kendi sağlığını değil, dışarıdan aldığı onayı merkezine almasına neden oluyor. Özellikle gençler, bu algı tuzağına daha kolay düşüyor.
GENÇ BEDENLER, KIRILGAN RUHLAR
Ergenlik, bedenin ve kimliğin şekillendiği çok hassas bir dönem. Bu dönemde, dış görünüşle ilgili küçük bir yorum bile büyük etkilere yol açabiliyor. Yeme bozuklukları genellikle bu yaşlarda başlıyor ve doğru destek alınmazsa yıllarca sürebiliyor.
NELER YAPILMALI?
- Dilimize Dikkat Edelim: Birine kilo verdiği için övgüde bulunmadan önce iki kez düşünelim. Sağlıklı olmak, her zaman zayıf olmak anlamına gelmez.
- Farkındalık Yaratmalıyız: Anoreksiya yalnızca estetik kaygılarla ilgili değildir; ruhsal bir hastalıktır ve tıbbi müdahale gerektirir.
- Yardım Almaya Teşvik Etmeliyiz: Psikolojik destek almak hâlâ toplumda bir tabu. Bunu değiştirmek için konuşmalı, anlatmalı, normalize etmeliyiz.
Nihal Candan’ın kaybı, tekil bir trajedi değil. Görünmez gibi görünen bir toplum sağlığı sorununun acı bir hatırlatıcısı. Bu olay vesilesiyle belki ilk defa yeme bozukluklarını, beden algısını ve medya etkisini açık açık konuşacağız.
Sessiz kalmamak, konuşmak, farkında olmak zorundayız. Çünkü bazı kayıplar, sustukça çoğalıyor.