Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bugün, Yarın ve Daima...

22 Mart 2015 Pazar

AKP hükümetinin eğitim alanında gittikçe hız kazanan girişimlerinin amacı dinsel bir rejimi kalıcı kılmaktır. İmam hatiplerin yaygınlaşması, zorunlu din dersleri, okullarda kızerkek ayrımının, tesettürün “doğal durum” olarak tescil edilmesi bu kapsamdadır. Bu çabaların sonuç vereceğinden emindirler. Daha vahim olan ise muhalefet partilerinin hemen hepsinin de bu “doğal durumu” kabul etmeleridir. Muhalefet terk ettiği siperlere geri dönmeyi düşünmüyor bile. Bu tutumun bir başka türü de solda görülüyor. Soldaki kimi arkadaşlar da “Cumhuriyetin ortadan kalktığını, şimdi her şeyin sıfırdan ve bu kez daha farklı kurulması gerektiği” kanısındalar.

***

Bu tutumlardan birincisi kesin ideolojik bir yenilgiyi, ikincisi ise harekete geçmeyi öngören devrimci bir yorumu ifade ediyor. Muhalefet partilerinin geri bir mevzide kendilerine yer araması sosyal demokratların Batı’da reformculuktan da vazgeçerek neoliberal politikalara savrulma hikâyesi ile yakından bağlıdır. Bizimkilerin farkı, ekonomik politikalarda neoliberalizme savruluşun dini bir karakter kazandığını, laik Cumhuriyete saldırdığını görememeleridir. Görseler ne olurdu? Geçmiş olsun; geriye dönüp tarihi yeniden yazmak bilim kurgunun alanına girer.

***

İdeolojik teslimiyet bundan sonrası için de kapıları kapatıyor. Sosyal demokrasinin gerilemiş çizgilerinden, Blair- Schröder “öğretilerinden” yola çıkan CHP’nin, devrimci bir program çizmesi artık neredeyse imkânsızdır. Çünkü yeni bir programın ilk cümlesine “neoliberalizme hayır” diye yazmak, sistemle hesaplaşmak zorunludur. Var mı böyle bir ihtimal? CHP’nin ekonomi politikasını gizlisi saklısı olmayan neoliberal bir prof’a emanet etmesi bu açıdan umut kırıcıdır ama gelecekte bu partide kendini korumayı başarmış solcularla, Dervişçi- Babacancı prof’lar arasında bir kavga da ihtimal dışı değildir.

***

Menderes’in, Demirel’in, Özal’ın, Ecevit’in, Erbakan’ın kendi meşreplerine uygun ideolojik çıkışları bu sistemin gerçek sahiplerini hiçbir zaman ürkütmedi. Alarm zilleri çaldığında çaresine bakmayı hep bildiler. Ama bu kez kendilerini dinlemeyen, kitle gücüne, cesaretine sahip, projeleri gibi çılgın bir ekiple karşı karşıyalar. AKP, Cumhuriyeti sıfırlamakta kararlıdır. Sistemin gerçek sahipleri ise bunun bir aptallık olduğunu, bu gidişle piyasacı sistemin tehlikeye gireceğini düşünüyorlar. Aynı kanı Erdoğan’ı kuşkuyla izleyen Batı’da da güçleniyor.

***

Türkiye tehlikeli bir dönemeçtedir; iktidarın ayakta kalabilmek için her şeyi göze aldığı ortada. Bu da ülkeyi zorbalığın, adına ne derseniz deyin, ciddi bir tehdit olduğu gerçeğiyle baş başa bırakıyor. Gerçek şu ki; daha sonrası için hazırlık yapmayanlar bu yakın tehlikeyle de tutarlı bir mücadeleyi yürütemezler. Solun “Cumhuriyet sıfırlandı onu yeniden ve bu kez farklı kuracağız” söyleminin arkasındaki düşünceyi böyle anlıyorum ben. Cumhuriyeti gerileyerek kurtaracaklarını düşünenler ise geleceğe yine “nevi şahsına münhasır”, halka hak tanımayan sayaklı söyekli liberal politikalarla hazırlanıyorlar.

***

Onlar hazırlansınlar, biz de hiç ilgisiz bir konuya geçelim tam burada. ABD Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ni Ortadoğu politikalarında yeniden nüfuz kazanabilmek için Amerikancı kadro yetiştirme üssü olarak planlamıştı. Çok da çaba harcadılar bunun için. Başaramadılar. ODTÜ devrimci gençlerin sisteme en güçlü itirazları dillendirdiği yer oldu. Tamam konudan biraz uzaklaşmış olabilirim ama kilometrelerce uzağa da düşmedim herhalde.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları