Bazen o gencecik ölümleri, zindanları, çocuk sanıkları, hukuku, adaleti, eşitliği düşünürüm...\n

Pozantı Cezaevi’nde bir çocuğun başına gelenleri...\n

Hayatların üzerinden silindir gibi geçenleri.\n

Neden, niçin sorularını sorduğunuzda verilen yanıt basittir:\n

“Milletimizin birliği, tümlüğü, terörle mücadele...”\n

Önceki akşam televizyon ekranlarında gazeteci Soner Yalçın, Silivri’den çıkışında oğlu Aren’e sarıldıktan sonra şöyle dedi:\n

“Kokusunu özledim!”\n

O anda yüreğimde kopan fırtına, beni bir başka evrene götürdü sanki...\n

Soner, kin ve intikam duygularının doruğa çıktığı bir dönemde, kimseye kırgın olmadığını anlatırken önemli bir noktanın altını çizdi:\n

“Prof. Dr. Mehmet Haberal, Yalçın Küçük, Fatih Hilmioğlu gibi adlar hâlâ niye tutuklu?”\n

Bu soru karşısında vicdan sahipleri ne düşündü, merak ediyorum.\n

Gazetecinin işi kamuoyunu bilgilendirmektir...\n

Sızıntı gazeteciliğinin geçerli olduğu bu dönemde ya cemaatçi olacaksın ya da iktidar yanlısı...\n

Demokrasimiz ve basın özgürlüğümüz ne yazık ki bu çizgiye gelip yerleşti.\n

***\n

İktidar bugün yeni bir yöntemi uyguluyor, öğrenci hareketlerinin arkasında mutlaka bir terör örgütü görüyor.\n

ODTÜ’de meydana gelen olaylarda, Başbakan ve yakın çevresi aynı mantıkla hareket ediyor:\n

“İllegal örgütlerin, onların uzantısı olan birtakım yapılanmaların öğrenci hareketleri üzerinde daha etkili olduğu görülüyor ODTÜ’de.\n

ODTÜ yönetiminin ise adeta bu örgütlerle bağlantılı öğrencilerin esaretine girdiği anlaşılıyor. Burada bir vandalizm var, tepki gösterilmeli...”\n

Bu sözlerden ne anlıyorsunuz?\n

ODTÜ’de yasadışı bir terör örgütü var, başta rektörler, dekanlar olmak üzere öğrencilerin içinde bulunduğu illegal örgütlerle işbirliği yapıyor.\n

Bu çok ağır bir suçlamadır...\n

Öğrenci eylemlerini muhabirlik dönemimde çok izledim...\n

1970 öncesi ve sonrası...\n

Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Necmettin Erbakan, rektörlere, dekanlara böylesine ağır bir suçlamada bulunmadı.\n

Üniversiteler bilim yuvasıdır...\n

Elbet orada siyasi görüşü olan, örgütlere sempatisi olan, hatta örgüt içinde yer alan öğrenciler bulunabilir.\n

Bu doğaldır...\n

***\n

İktidar yanlısı kimi gazetelerin beş-altı yıl önce adını sanını duymadığımız köşecileri, gazetecileri ODTÜ’den sonra Galatasaray Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki öğrenci olaylarını 12 Eylül 1980 darbesi öncesine benzetiyor.\n

Ben bunlara sadece “şapşal” demekle yetiniyorum...\n

Artık “askeri vesayet” dönemi bitmiş, “sivil vesayet” dönemi başlamıştır...\n

Bugün kin, intikam duyguları öne çıkmış, insan sevgisi, gençlere değer vermek bir kenara itilmiştir.\n

700 üniversite öğrencisi zindandadır...\n

Suçları terör örgütlerine üye olmak, yardım ve yataklık yapmaktır.\n

Poşu takmanın, parasız eğitim istemenin cezası gözaltına alınıp tutuklanmaktır.\n

***\n

Ülkemizde çokkültürlülük, inançlar, kimlikler yok sayılıyor, mezhep ayrımcılığı körükleniyor.\n

Sızıntı gazeteciliği yapanlar alkışlanıyor. Özel yetkili savcılara bavul bavul sızıntı belge taşıyanlar korunup kollandığı gibi, el üstünde tutuluyor.\n

Ben de Soner Yalçın gibi düşünüyorum...\n

13 sanıklı davada salt iki tutuklu kaldı...\n

Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı...\n

Ayrıca Hanefi Avcı, Devrimci Karargâh davasında da tutuklu yargılanıyor.\n

Üstelik davanın sanıkları, Hanefi Avcı’yı “İşkenceciyi istemiyoruz” diye duruşma salonuna sokmuyor.\n

Hanefi Avcı’nın yardım ve yataklık ettiği kişi ise tutuksuz yargılanıyor.\n

Güler misin ağlar mısın?