Ben bugün gamlı baykuşum!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Ben bugün gamlı baykuşum!

06.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Arka arkaya gelen, herhangi bir tanesi başka bir ülkede olsa devletin parasını tıkır tıkır ödeyip vatandaşlarını psikiyatristlere yollayacağı olaylar, hepimizi şapşala çevirdi. Nereye el atacağımızı şaşırdık. Geçenlerde Ataşehir Belediyesi Kısa Film Atölyesi’ndeki öğrencilerimle çekimden dönerken bir özel arabanın dönüş yapılmayacak bir yerde dönmeye çalışırken bir kurye motoruna şiddetle çarptığına tanık olduk. Kurye yere yuvarlandı, çocuk kalkamıyor, gözleri kaymış; neyse ki çevrede birkaç motokurye var, onlar derhal işlerini bırakıp arkadaşlarının yardımına koştular, tabii biz de. Ambulans çağrıldı, polisler geldi özel arabayı kullanan zat, “Benim suçum yok, suç onda” diye neredeyse tüm yardıma koşanları azarlamaya başladı. Öyle mi, meğer benim içimde nasıl bir öfke birikmişse adama resmen saldırdım; bir şey olmadı, öğrencilerim beni tuttular. Hafiften kontrolü yitirmeye başlamışım. Kendimi toparlamalıyım çünkü bize kimse psikiyatrist parası vermez.

Böyle başladım, devam edelim; durup dururken kendim görmeyeceğim ama ülkemin 20 yıl sonrasına kafa yormaya başladım. Başlığımda da söyledim, “Ben bugün gamlı baykuşum”. Ülkemin 20 yıl sonrası pek parlak değil. Yıllarca sağ iktidarlar tarafından yönetilen, emperyalist ülkelerin düşüncesi “Aman bunlar fabrika filan kurmasınlar ama çok da yoksullaşmasınlar çünkü bu ülke 85 milyon; son model arabalarımız için, GDO’lu gıdalarımız için, eskimiş teknolojimiz için, nükleer atıklarımız için, depresyon ilaçlarımız için ve de yaşlılarımızı ucuz tatile göndermek için bize lazım. Ayrıca bir özellikleri var, ayaklarını yorganlarına göre uzatma kabiliyetleri yok. Sürekli tüketiyorlar ve çok kolay satın alabileceğimiz binlerce eleman var.”

Geldiğimiz noktaya bakıp geleceği görme şansımız var. Hiçbir enerji politikamız yok. Güneş tepemizde parlarken, dalgalar kıyılarımızı döverken, binlerce kilometre arazimiz bomboş beklerken nehirlerimizi, derelerimizi kurutan HES’lerle bir şey yaptığımızı sanıyoruz. Oh sırtımızı dayamışız Rusya’nın, İran’ın doğalgazına. Şimdi bakın Rusya gene eski Rusya. Çok haklı olarak Ukrayna sınırında NATO füzeleri istemez. Sen kalkmış Ukrayna’ya insansız hava aracı satıyorsun, kapattığın şeker fabrikaları ve kısıtladığın şekerpancarı üretiminden ötürü ülkende biten şekeri Ukrayna’dan alıyorsun. Üstelik Suriye ve İran, Rusya ne derse onu yapıyor. İşte İran “Arıza var” dedi, doğalgaz akışını yarı yarıya düşürdü. Bir de her olaya maydanoz olma alışkanlığımız var, Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapacakmışız. Enerji politikamız olmadığı gibi komşularımıza karşı ülkemizi nasıl koruyacağımıza dair de bir politikamız yok. Bugünleri görünce Atatürk’ün bir dâhi olduğunu düşünüyorum. Yukarıda Rusya, uzakta İngiltere, taşeronu Amerika, aşağıda İran, Suriye hemen şöyle demiş: “Yurtta sulh cihanda sulh.”

Devam edelim, bizde petrol yok! Gene arkamıza yaslanıp “Araplardan alırız” demişiz. Araplar babamızın oğlu mu? Ver deyince verecekler, tıpkı İsrail’in Filistin’e yaptığını yapmaya başlamışlar. Gülerek, sırtımızı sıvazlayarak şöyle demişler: “Öyle bedavaya, Müslüman kardeş ayaklarına yatarak bizden petrol alamazsınız. Sizde çok var, ne olacak, verin Karadeniz yaylalarını, ne olacak, verin en baba işletmelerinizi, verin limanlarınızı!” Biz de “buyurun” demişiz, son model arabalara meraklıyız ya. Ne oldu dünyada akaryakıt ucuzlarken bizde bahse girerim mart bitmeden 30 lira olacak. Daha da artacak çünkü satılacak yerler azaldı.

20 yıl önce dünyada bir para bolluğu oldu. Bize de epey bir para girişi oldu ama hiçbir plan olmadığı için devamlı hapishane gibi gökdelenler, pahalı köprüler, havaalanları, her köye dört cami yapıldı ve şimdilerde para bütün dünyada suyunu çekti, bizde ise bitti. Ayrıca mazot, gübre ve her yıl yenilenmesi gereken, İsrail’in genetiği değiştirilmiş fideleri acayip pahalandı. Tarım yapamayan insanlar topraklarını yazlık şımarıklığına kapılmış insanlar için ev yapan müteahhitlere sattılar. Bir zamanlar kuruyemiş cenneti olan yurdumuzda yeni bebeler ne yazık fındığın, sucuk pekmezin, fıstığın tadını bilmeden büyüyecekler. Zaten eğitim diye bir şey yok. Doktorlarımız Finlandiya’da kasiyer olmak için kapağı yurtdışına atıyorlar. Birazcık iyi okullarda eğitim görenleri kuzey ülkeleri ve Almanya buyur ediyor. Hele de biraz teknolojiye vâkıf olanlar pek revaçta.

Devam edelim, eski zamanlarda beslenmeyi özellikle hamsi kurtarırdı. Balık, etten ucuzdu; şimdi balık bile kalmadı; dört tarafımız deniz olmasına rağmen bir deniz ulaşımı ve balıkçılık politikamız yok. Yunanistan 40 metrenin aşağısı yasak demiş. Çok ağır cezalar uyguluyor, bizde Allah ne verdiyse sıyır denizin dibini. Yazık bebelere, balığın da tadını bilmeden büyüyecekler.

Dedim ya bugün kötücül bir günümdeyim, gözlerimi kapatıyorum ne yazık ki bu güzelim ülkenin 20 yıl sonra da kıtlıkla, yoksullukla boğuştuğunu, her gün 34 (bu rakamı devlet açıkladı) çocuğun çocuk pornosu ve organ mafyasının eline düştüğünü, ucuz yolla kafa bulmak için genç insanların sürekli haplandığını, emeklilerin pazar çöplerini yağmaladığını ve bizim şimdi yaptığımız gibi o günlerde de insanların cep telefonlarında sürekli yakınma mesajlarının, intihar haberlerinin dolaştığını görüyorum. 

Gözlerimi açmam lazım, yazdıklarımdan ben bile korktum. Bir çığlık, bir çoban ateşi yok mu? 

Not: Haftanın en yaman olayı kuryecilerin direnişi. Neyse ki yanlarında devrimci geçinen, tek amaçları Meclis’e kapak atmak olan sendikacılar yok. İYİ Parti, CHP de yok; sadece HDP, TKP ve yaşlı genç direnişi özlemiş yurttaşlar var. Seviyorum işçilerin kendi kendilerine sahip çıkmalarını. Oh be!

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025