Bu Bir Korku Filmi Değil!

06 Kasım 2011 Pazar
\n

\n

Arkanıza yaslanın, size bugün bir korku filmi izleteceğim. Duvar sıvaları yer yer dökülmüş bir oda, sinek lekeleriyle dolu pis bir ampul odayı anca aydınlatıyor, odanın tam ortasında yerde bir yer minderi, çarşafları buruşuk, lekeli ve kürek kemikleri sayılan, zayıf, kara kuru bir kız çocuğu yer minderinde adeta secde etmiş, dua ediyor.

\n

Çırılçıplak.

\n

Kız dua ediyor: Tanrım, ne olur bitsin, artık bitsin…”

\n

Çarşafları lekeli minderin bulunduğu odanın kapısı önünde bir erkek kalabalığı bekliyor. Her meslekten, her yaştan, az önce hepsi başı bağlı, şişman bir kadına bir miktar para ödediler ve kadın onlara tembih etti:

\n

Kız 13 yaşında, bekâretini henüz kaybetmedi, kaybetmesi bizim başımızı belaya sokar, ona göre muamele edin.

\n

Her meslekten, her yaştan erkek kalabalığı bu sözler üstüne başını sallıyor.

\n

Onlar ne yapacaklarını bilirler. Onlar erkek!

\n

Ve teker teker, birbirlerinin sırasını gözeterek, çarşafları lekeli minderin bulunduğu odaya giriyorlar.

\n

Kız çocuğu orada, adeta secdeye durmuş gibi.

\n

Ve odaya giren erkekler tekek teker küçük kız çocuğuna, bekâreti zarar görmesin diye

\n

Bu korku filminin, çok gerçek erkek elemanları kimlerdir, ne iş yaparlar, kızın hikâyesini çok sonraları öğrenen bir yazar, merak ediyor: İşte yazarın elindeki liste: Recep Sakız (Kızıltepe Kaymakamlık Yazıişleri Müdürü), Ersun Erdemir (ordudan ihraç edilen yüzbaşı), Selman Aydın (devlet memuru), Enver Adanç (zabıta memuru), Şeyhdavut Dora (zabıta memuru), Şeyhdavut Oruç (belediye memuru), Cuma Uras (Mardin Vakıflar Şube Müdürü), Mahmut Temelli (Ziraat Odası Başkanı), Azat Aydın (astsubay), Ümit Ergin (ilköğretim okulu müdür yardımcısı), Mehmet Seyitoğlu (veznedar), Teyyar Salman (Orman İşletme Müdürlüğü şefi), Hamit Aydın (veznedar), Hamit Abdulsametoğlu (işyeri sahibi), Ali Aksoy (serbest meslek), Ahmet Günay (TEDAŞ işçisi), Osman Çakır (üniversite öğrencisi), Harun Uras (muhtar), Selahattin Kuray (serbest meslek) ve meslek belirtmeyen Şemsettin Aslan, Burhan Ertaş, Şeyhmus Cansin, Şeydavut Anuk, Nizam Denli, Sabri Ajak, Rıdvan Bayraktar, Rıdvan Abdulsemetoğlu, Süleyman Gök

\n

Küçük kız titriyor, artık dayanma gücü kalmadı

\n

Doktorlar daha sonraları küçük kız oturabilsin diye tam dört ameliyat yapmak zorunda kalıyorlar. Küçük kızın küçücük bedeni, ağır hasarlı, küçük kızın küçücük yüreği insanlardan korkuyor ve şaşkın bakıyor, Dünya bu kadar kötü bir yer mi?

\n

Mardinli küçük kızın hikâyesini daha sonraları öğrenen yazar, en çok bir ifadede donup kalıyor: Yukarıdaki adları ve meslekleri belli erkeklerden biri, bir işyeri sahibi, işini bitirdikten sonra kıza şöyle sesleniyor: Kızım, kusura bakma şeytana uydum; benim de senin kadar bir kızım var. Ramazanda bana gel de karnını doyurayım.

\n

Bu çok erkek beyefendiler, işin kolayını da bulmuşlar, işte asıl korku filmi burada başlıyor: Ramazanda bir kap yemek, cuma namazında bir rekat namaz ve işi şeytana havale ederek, pür-pak evlerine, işyerlerine ve kahvelerine dönecekler!

\n

Öyle ki memurların haklarında işlem yapılmayacak, şube müdürleri, oda başkanları, zabıta memurları bu satırların yazarının en sevdiği kadim uygarlık kenti Mardinin sokaklarında başları dik dolaşacaklar!

\n

Çünkü bu ülke fazlasıyla erkek. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13 yaşında 26 erkeğe satılan küçük kızın, bu kişilerle kendi rızasıylabirlikte olduğu yorumu, anlı şanlı Yargıtayın 14. Ceza Mahkemesinde onay gördü.

\n

Ey ağır ceza mahkemesi hâkimleri, Yargıtay üyeleri, bu verdiğiniz kararla siz de bu korku filminin ana kahramanlarının yanında yer aldınız.Kanunlar böylediye kestirip atmayın, küçücük bir kız çocuğunu savunamayan hukuk ve sizlerin bunun arkasına sığınmanız, bu korku filminin en utanç verici bölümü.

\n

Hukuk, yazılı kanunların, insan haklarına uygun uygulanmasından başka nedir ki? Hukuk fakültelerinin birinci dersinde bu öğretilir.

\n

Sizin kızınız yok mu?

\n

\n

Not: Benim bayramlarda şeker niyetine şen şakrak hikâyeler yazmayı sevdiğimi bilen okurlarım, bu kez öyle olmadı, çünkü canım yanıyor ve çaresizlik beni ağlatıyor, bayramınız kutlu olsun.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları