Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nde 2010 yılından beri ders veren Güney Koreli seramikçi Kim Yongmoon bir süredir mücadele ettiği kansere yenik düşerek yaşamını yitirdi. Türkiye’yi vatan belleyen Yongmoon vasiyeti üzerine Karşıyaka Yabancılar Mezarlığı’nda toprağa verildi.
H.Ü. Seramik ve Cam Bölümü’nde 15 yıldır ders veren Kim Yongmoon, gerçek bir çanak ustasıydı. Kore kültüründe “macsabal” adını taşıyan ve yaşamın bir parçası olan çanakları, 30 yıldan daha uzun bir süredir düzenlediği sempozyumlarla tüm dünyaya tanıtmaya çalışıyordu. 1998-2020 yılları arasında 50’den fazla kişisel sergi açtı. Kore, Çin ve Türkiye’de, yaratıcısı olduğu Macsabal sempozyumlarını 24 kez organize etti. Hacettepe Üniversitesi’nde her yıl düzenlenen Macsabal sempozyumlarında bir araya gelen çağdaş sanatçıların yapıtlarının törensel bir biçimde pişirildiği fırını da o inşa etmişti.
ANADOLU’DAN ETKİLENDİ
Yongmoon’un Türk seramiği ile ilgili ilk izlenimleri Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki seramikler ve pişmiş toprak figürinlerdi, bunlardan çok etkilenmişti. Sanatçı sadece tornada şekillendirdiği çanaklar yapmıyor, seramik karolar üzerine çok renkli doğa resimleri ile geleneksel Kore kâğıtları üzerine siyah mürekkeple soyut doğa desenleri de çiziyordu. Modern bir şaman diyebileceğimiz Kim Yongmoon’un doğayla derin bir bağı vardı ve bu tüm yapıtlarına yansıyordu. Zaman zaman gerçekleştirdiği performanslarda doğa ve insan arasındaki bağı vurguluyordu. Geçen yıl Uluslararası Seramik Bienali sırasında Bursa’daki Tofaş Anadolu Arabaları Müzesi’nin bahçesindeki 700 yıllık bir anıt ağacın altında bir başka Koreli sanatçı Kim Hyeokyoung ile bir performans sergilemişti. “Bu ağaç 700 yıldır bu topraklara enerji veriyor. Aynı şekilde insanlar bu ağaçtan enerji alıyor” derken kendisi için de bir tür şifa ritüeli olmasını dilemiştik. *
‘SAF VE KORUNMASIZDI’
H.Ü. Seramik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mutlu Başkaya dostu Kim Yongmoon’a hastalıkla mücadele etmeye başladığından beri en büyük desteği veriyordu. Aslına bakılırsa sadece hastalık sürecinde değil, Türkiye’deki yaşamı boyunca desteğini hiç eksik etmedi. “Paylaşımcı ve insanlara kolay güvenmesinden olacak ki bana kendisini hep saf ve korunmasız hissettirmişti. Bu yüzden onu her şeyden koruyup kollamaya çalıştım” diyen Başkaya, meslektaşının ne kadar üretken ve çalışkan olduğunu da vurguluyor: “Kim’in sabahları beni ilk gördüğünde günaydın dedikten hemen sonra ‘I have an idea’ (Bir fikrim var) diyemeyeceğini düşünmek, beni uzay boşluğundaymışım gibi bir hisse sürüklüyor. Aslında her gün yeni bir fikrinin olması ve bu fikirleri gerçekleştirme isteği kanserle mücadelesinde kendisine avantaj sağlamış ve beklenenden daha uzun yaşamıştır diye düşünüyorum. Yeni fikirlerini gerçekleştirmeden rahat edemeyen, çalışmadan mutlu olamayan bir kişiliğe sahipti. Eğlenceliydi ve keyifle çalışırdı ama işini yaparken ve öğretirken çok ciddiydi.” H.Ü. Seramik ve Cam Bölümü, Kim Yongmoon’a kendisinin inşa ettiği Macsabal Odun Fırını’nın önünde veda etti. Ardından cenazesi Karşıyaka Yabancılar Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bu tam da kendisinin istediği şeydi, vatan bellediği Türkiye topraklarına gömülmek. Kim Yongmoon bu ülkeyi çok sevdi, biz de onu. Unutulmayacak.