Hans’ın, Helga’nın radyo senfonisi var
Konuk Yazarlar
Son Köşe Yazıları

Hans’ın, Helga’nın radyo senfonisi var

22.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

53. İstanbul Müzik Festivali (İMF), tüm canlılığıyla şehrin çeşitli sanat ortamlarında sürüyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kendi rotasında ve etrafında topladığı enerjiyle, başta İMF olmak üzere şehre etkinlikler sunmaya devam ediyor. 19-20 Haziran’da Alan Gilbert yönetimindeki NDR Elbphilharmonie Orchester, iki büyük solistle, ilk akşam Alman keman sanatçısı Peter Zimmermann, ikinci akşam Leh Piyanist Rafał Blechacz ile Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) müzikseverlerin karşısına çıktı. Blechacz konserinde, izleyicilerin sanatçılardan daha heyecanlı olduğu dikkatlerden kaçmadı.

40. yaş günü

Hamburg merkezli (eski adı Kuzey Almanya Radyo Senfoni olan) orkestra, 40. yaş gününü kutlamaya hazırlanan (Deutsche Grammophon solisti ve bol ödüllü) Blechacz ile, Frédéric Chopin’in mi minör “Op. 11 1. Piyano Konçertosu”nu yorumladı. 1. ve 2. kemanlar iki kanatta, çellolar 1. kemanların yanında, viyolalar ise alışıldık yerlerindeydi. Solist, 2009’da Jerzy Semkow yönetiminde Royal Concertgebouw ile kaydını yaptığı yoruma sadık şekilde, ustaca, dingin, şefle uyumlu bir seslendiride bulundu. Alkışlar üzerine Chopin’in la minör “Op. 17 4. Mazurkası”nı adeta 12 yıl önceki yorumuna benzer sundu ve keyif verdi. Blechacz’ın tuşesinde kolay anlam verilemeyecek, dinleyiciye yansıyan ve belki de kişiliğinden işlemiş bir rahatlık, pedallara bir özen var.

Grammy ödüllü Şef Gilbert, bugünlerde çok çalışkan, son ay içinde inanılması zor programlar düzenlendi. İstanbul konserine özen göstermesi, özel repertuvar ve solistlerle sahneye çıkması memnuniyet vericiydi. (“Beethoven 10. Senfoni” benzetmesi yapılan) Johannes Brahms’ın do minör “Op. 68 1. Senfonisi” için farklı yaklaşımı; adeta Solti yönetimindeki Chicago Senfoni havası estirdi. Özellikle Beethoven etkisinin çok belirginleştiği, hatta “9. Senfoni”ye atıf niteliğinde görülebilecek üçüncü bölümde, Alman orkestralarına has tempolarla renklerden ziyade, daha Romantik bir üslubu tercih etti. Kimi vuruşları çok altta vermesi, provada pek çok şeyin zaten halledilmiş bulunduğunu, bunda yaylı çalgı ustalığının da etken olduğunu ortaya koydu. Duyuluş anlamında, sahne özelliğinden kaynaklı olabilecek bir uzakta kalma söz konusuydu, kimi ara partiler işitilmedi. Tahta ve bakır nefesliler dengeliydi. İkinci kemanların birlere göre daha çalışkan ve uyumlu olduğu, çello grubunun da benzer başarısı dikkat çekti. Böylesi bir orkestranın flüt sehpasında Denizcan Eren’in yer alması, konsere ayrı bir güzellik kattı. Zira gençlerimiz, birkaç kuruluşla kişinin desteğiyle büyük işler başarıyor. Eren’in bu konserdeki varlığı, eminiz ki (içinden “Yaşa Denizcan” diye haykıran) birçok gizli kahramanın gururlanıp gözlerinin yaşarmasına vesileydi.

Alkışlar İKSV’ye, Blechacz, Gilbert ve NDR’ye, İstanbullu sanatseverlere, AKM yönetimine…

YO-YO MA VE KAYHAN KAHLOR KONSERİ YAKINDA...

NDR Elbphilharmonie Orchester, bir radyo topluluğu… Yakında Yo-Yo Ma ve Kayhan Kalhor ile büyük konserleri var. Seslendirme bakımından bu tür orkestraların her zaman daha farklı ve kayda yatkın özellikleri bulunuyor. Üyeleri daha dikkatli olmak, kondisyondan düşmemek durumunda. Esasen ülkemizde hem Ankara’da hem İstanbul’da radyo senfoni orkestraları çok önceden vardı ve NDR’den daha eskiydiler. Ek olarak caz orkestraları ile korolar vardı, yıllar önce son buldu. Şimdi yalnız İstanbul’da TRT Caz Orkestrası, Ankara’da Çoksesli Koro var. CSO ile İDSO konserlerinde salona yerleştirilen ve TRT’nin fedakâr ekibinin almaya özen gösterdiği kayıtlarla televizyonda, radyoda yayın iletilmeye çalışılıyor. NDR gibi turneye çıkacak, daha farklı bir titizliğe sahip olacak radyo senfoni orkestralarımız şu dakika itibarıyla yok! Avrupa’da şehir yönetimlerinin orkestraları da var. Bizde İzmir’de, Karşıyaka Oda Orkestrası yakın zamanda büyükşehre kadrolu geçti, Bursa’da bir oda orkestrası temelleri atılıyor, umarız kadrolu olur. Yılmaz Büyükerşen Hoca’nın kurduğu Eskişehir BB Senfoni Orkestrası’ndan başka neredeyse kadrolu belediye orkestramız yok! Ankara’nın, İstanbul’un, Kocaeli’nin, Ordu’nun, Muğla’nın, Trabzon’un, Mersin’in neden şehir orkestrası olmasın? Öyle ya! Hans’ın, Helga’nın var, bizim neden yok? (Mümkünse bir de mikrofona ihtiyaç duyulmayacak geniş kapasiteli konser salonları da olsun.) 

(ersin@muzikoloji.org)