Son günlerde bir ‘askıda buğday’ tartışmasıdır gidiyor. İktidar blokunun küçük ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından gündeme getirilen bu öneri, gözlerin çiftçi kesimine çevrilmesine neden oldu. Bu vesileyle, tarımın ve çiftçinin sorunları kamuoyunda tartışılıyor.
Tabii çiftçi kesiminin sorunları ile birlikte gıda enflasyonu da gündemde önemli bir yer tutuyor. Satın alma gücünün düşmesi ile birlikte hane halkının en büyük gider kalemini gıda harcamaları oluşturuyor. IPSOS araştırmasına göre, alışveriş yapan tüketicinin her 100 lirasının yaklaşık 83 lirası gıdaya gidiyor.

YOKSULLUĞUN SİMGESİ
Aslında uygulanabilirliği tartışmalı böylesi bir kampanyanın gündeme gelmesi, aynı zamanda içinde bulunulan ekonomik koşullar açısından da bir uyarı anlamına geliyor. Tarımsal konulardaki çalışmalarıyla tanınan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ‘Bu kampanya, ülkedeki derin yoksulluğun görülmesi ve tarımın sorunlarının konuşulması adına iktidara bir uyarıdır’ dedi.
Çiftçiden destek istenmesi ile ilgili olarak bir değerlendirme yapan Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, bu projelerin kamuoyunda farkındalık yaratmanın ötesine geçemeyeceğini söyledi. Çözümün kamu politikalarında olduğunu belirten Suiçmez, ‘askıda buğday' kampanyasının uygulanmasının ve bir sonuca ulaşmasının çok zor olduğunu ifade etti.
ÇİFTÇİNİN KRİZ YILI
Geçtiğimiz 2024 yılı, ülkemizde tarım ve gıda sorunlarının büyüdüğü bir yıl olarak belleklere kazındı. Tarımda ve kırsalda yaşanan sorunlardan en çok etkilenenler de doğal olarak çitçiler oldu. Çiftçi kesimi ekonomik açıdan çok zorlu bir kriz yılı yaşadı.
Tarımsal girdilerdeki olağanüstü artışlar, buna karşın üreticinin yetiştirdiği ürünleri değer fiyatına satamaması, çiftçiyi mağdur etti. Üreticiler, özellikle hasat dönemlerinde sık sık alanlara çıktılar ve yolları traktörlerle kapattılar. Binbir emek ve zahmetle ürettikleri ürünlerini, sembolik olarak yerlere döktüler ve fiyatları protesto ettiler.
GIDA ENFLASYONU
Tarımda yaşanan olumsuzluklar, çitçinin yanı sıra özellikle büyük kentlerde yaşayan tüketicileri de vurdu. Başta mazot fiyatı olmak üzere nakliye giderlerindeki olağanüstü artışlar, çarşıyı pazarı adeta yangın yerine çevirdi. Gıda fiyatları dünya genelinde düşerken, ülkemizde gıda enflasyonu rekor düzeylere ulaştı. Temel sorunun uygulanan politikalarda olduğu ve çözümün orada aranması gerektiği bir kez daha görüldü.
Ramazan ayının başlaması nedeniyle TBMM’deki grup konuşmasında pide fiyatları üzerinden bir değerlendirme yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel; ramazan pidesinin 23 yılda yüzde 3900 arttığına dikkat çekti. Birleşik Kamu-İş Ar-ge birimi KAMUAR, yıllık gıda enflasyonunun yüzde 52.8 olduğunu açıkladı. Görüldüğü gibi bu ramazan ayı, ister üretici isterse tüketici olsun tüm dar gelirli yurttaşlarımız için oldukça zorlu geçecek.
***
Fuar’ın simgesi; mini tren
İzmir’in sosyal ve kültürel yakın tarihi üstüne yazdığımız kimi anılar ve gözlemler, dostlarımızdan, okurlarımızdan oldukça ilgi görüyor. Yazılarımızla ilgili aldığımız görüş ve önerilerde, bu konulara da yer vermemiz isteniyor. Biz de fırsat buldukça bu konuları köşemize taşıyacağız. Bu hafta da sizi eski görkemli İzmir Fuarı günlerine götürmek istiyoruz.
Çocukluk yaşlarımızda Fuar’da en çok hoşumuza giden şey, mini trene binip Fuar’ı dolaşmaktı… Çocuklar için Fuar’ın simgesi mini trendi… Bırakın çocukları, büyükler bile trene binmek için neredeyse birbirini ezerdi… Kimi büyükler de trene binmek için çocuklarını bahane ederler; çocukların peşine takılır, ama onlardan önce trene atlarlardı...

UNUTULMAZ ANILAR
Fuar günlerinde trene binmenin hiç de kolay olmadığını anımsıyorum… Tren gişesinin önünde uzun kuyruklar oluşur, izdiham yaşanırdı. Tren durmak için kalkış peronuna geldiğinde de; trene önce atlayıp vagonlarda yer kapabilmek amacıyla insanlar neredeyse birbirlerini ezerlerdi… Mini tren de sanki gördüğü bu ilginin keyfini çıkarırcasına, yeni seferlerine doğru tıpkı nazlı bir gelin gibi süzülürdü; çuh çuh, puf puf!..
Bu sırada ne ilginç görüntüler yaşanırdı? Kargaşada çocuğunu kaybedenler, vagonda yer kapma mücadelesine girişip birbirlerini itekleyenler, trende yer bulamayıp bir sonraki sefere kaldığı için, sanki hiç trene binemeyecekmiş gibi ağlaşan çocuklar… Kimi zaman çocuklarıyla, kimi zaman da birbirleriyle bağrışan, çekişen büyükler… Daha neler neler!..
Ama sonunda mutlaka o trene binilirdi… Çünkü o trene binmeden gitmek olmazdı… Ah o mini tren; ne anılar, ne hikâyeler saklıdır onun küçücük vagonlarında…
FUAR MÜZESİ VE TRENİ
İzmir Fuarı’nın genel müdürlüğünü üstlendiğimiz dönemde; Kültürpark’ta bir ‘Fuarcılık Müzesi ve Belleği’ oluşturmak istemiştik. Bu müze, Türkiye’nin ilk ve tek fuarcılık müzesi olacaktı ve doğrusu Kültürpark’a da çok yakışacaktı. Bu bağlamda aklımıza eski fuar günlerinin simgesi mini tren geldi. Mini trenin akibetini merak edip peşine düştük. Amacımız bu mini treni bulup fuar müzesinin bahçesine yerleştirmekti. Fuar’ın mini trenli günlerini yaşamış olanlara anılarını hatırlatacak ve o anılarını çocuklarıyla, torunlarıyla paylaşmalarını sağlayacaktık.
Eski fuar treninin lokomotif ve vagonlarını Erzincan’da bulduk. Yıllar önce eski yönetimler döneminde bedelsiz olarak Erzincan belediyesine verilmişti. Onlar da İzmir için çok anlamlı olan bu treni, hurdalığa bırakıp kendi kaderine terk etmişlerdi. Trenin getirilmesi için ilk temasları kurmuş ve yazışmaları yapmıştık. Bildiğim kadarıyla bizden sonra proje sahiplenilmedi ve konu takip edilmedi. Biz de o eski mini trenli fuar anılarımızı belleklerde ve fotoğraflarda bıraktık!..
***
İzmir’de ekonomi gündemi
Ülkede yaşanan siyasal ve sosyal gelişmelerin ekonomi ile olan ilişkisi yadsınamaz. Tıpkı ülke ölçeğinde olduğu gibi yerelde de ekonomik gündem siyasal / toplumsal gelişmeleri belirleyici ve tetikleyici bir önem taşıyor.
İŞ DÜNYASINDAN ÖNEMLİ ÇIKIŞLAR
Bu bağlamda son günlerin İzmir gündemine göz attığımızda ekonomi alanında önemli gelişmeler yaşandığına tanık oluyoruz. Ege İhracatçılar Birliği Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, yine önemli bir çıkış yaptı. Hazır giyimcilerin ödül töreninde konuşan Eskinazi; “Donkişot’un yel değirmenleri ile mücadelesinde dediği gibi; üç dev ile savaşıyoruz: adaletsizlik, korku ve cehalet” diyerek günümüz koşullarını vurguladı.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO) son meclis toplantısında da önemli çıkışlar ve konuşmalar yapıldı. EBSO Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu, TÜSİAD soruşturmasına tepki gösterdi. Anayasayı ve temel hukuk ilkelerini referans alan Gökçüoğlu; "Paranın uygun koşullarda gelebilmesi için hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ekonomik istikrar şarttır" dedi. Gökçüoğlu, konuşmasıyla İzmir iş dünyasının duyarlılığını dile getirmişti. Muhalefetin ve iş dünyası temsilcilerinin, bu anlamlı çıkışlara daha güçlü destek vermesi gerektiğini düşünüyoruz.
İZMİR’İN BAROMETRESİ YOKSULLAŞMAYI GÖSTERİYOR
Bir Arada Yaşarız Eğitim ve Toplumsal Araştırma Vakfı’nın (BAYETAV) hazırladığı ‘İzmir’in Barometresi’ şubat ayı raporu yayımlandı. Bu raporun ana temasını yoksulluk oluşturuyor. Biz aslında İzmir’le ilgili böylesi kapsamlı ve düzenli sosyal raporları, öncelikle İZPA’dan beklediğimizi ifade etmek istiyoruz.
Rapora göre, son üç ay içinde gıdaya erişememe endişesi taşıyanların oranı yüzde 30’u aşıyor. İzmirlilerin ekonomik durumlarıyla ilgili en yüksek düzeyde hissettiği üç temel duygu; stres, kaygı ve öfke olarak sıralanıyor. Araştırmanın her 10 katılımcısından 7’si, yoksulluğun nedeninin başarısız politikalar ve toplumdaki adaletsizlikler olduğunda birleşiyor. Sözün özü, İzmir’in barometresi toplumsal hayatta yoksullaşmayı gösteriyor.