Değerli dostlar anımsanacağı gibi Erdoğan, “AKP’li olanlar”, “AKP’li olmayanlar” doğrultusunda toplumu bölüvermişti; şimdi de öğrencileri mi bölecek dersiniz, “Boğaziçili öğrenciler” ya da “Boğaziçili olmayan öğrenciler” ayrıştırmasıyla?

Ne ki insan şaşıyor, gençliğe yaşatılanlar karşısında...

Öte yanda siyaset bağlamında insan ister istemez Erdoğan’ın, Trump’ın “Başkan” seçildiğinde yaptığı gibi, eşi Emine Hanım ile birlikte, “Biden Ailesi”ni de kutlamak için ABD’ye giderler mi? diye düşünmekten kendini alamıyor. Her ne kadar o gidişte, “Trump’a bir mektup vermek” bahanesi söz konusu olsa da.

Trump ve Erdoğan’ın, eşleriyle birlikte poz verdiği, o görünümü insan unutamıyor doğrusu(!).. “Virüs” durumu olmasaydı, böyle bir “Biden” ziyaretinin tam zamanıydı; “neden” derseniz, “mutfaklar alev alev yanarken”, “doların” ekrandaki değeri “yedi (7) lira”, gerçekte ise “on üç (13) lira”dan işlem görüyor olması, işsizliğin de “yüzde 10”dan, “yüzde 12.94”e fırlaması karşısında böyle bir “ziyaret”, bu olumsuzluklarla dolu gündemi değiştiremez miydi?

Değiştirirdi kuşkusuz!..

Ama ne gam!; “Ay’a gidiyoruz!”; “Ay’a!..”

Değerli dostar, “16. yy”ın düşünürlerinden Rotterdam’lı (Hollanda) “Desiderus Erasmus”u, şu sıralarda “TV” izlerken hep anıyorum; özellikle de devletin başındaki Erdoğan’ın, “İşte yaptıklarım!” diyerek bir bir sayıp dökmesi, övünmesi karşısında...

“İnsanın her yaptığından memnun olmasından daha ‘akıldışı’ bir şey olur mu” diyen “Erasmus Usta” dirilip, televizyonlarımızı izleseydi neler söylerdi acaba?

Ve değerli dostlar, “17. yy”ın ünlü şairlerimizden Nef’i, hicivlerini (eleştirilerini) topladığı yapıtı (eseri) “Sihamı Kaza”da, özellikle “yolsuzluklar”ı yerip, devleti yönetenleri, ünlü söylemiyle:

“Böyle kalır mı soysuzlar elinde ‘Devlet’!” diyerek, büyük bir cesaretle ortaya koyar...

Öte yandan Erdoğan’ın “Muhalefet”e, CHP’ye -özellikle- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptığı eleştirilerin, verdiği yanıtların dili, yer yer inanılmaz ölçüde düşük düzeyde.

“Cumhurbaşkanı” olmak bir kenara, böyle bir dile getiriliş, böyle bir söylem, hele toplum karşısında konuşan hiçbir insana yakışmadığı gibi, kimsenin de hakkı olmamalı; şöyle sesleniyor Erdoğan: “Bu zat söylediği sözlerle kanalizasyon çukurunda debeleniyor!..”

İnsan okurken utanıyor (!)..

Erdoğan dilini kontrol altında tutmalı; belki böylece TV’deki, kızgınlığının yüzüne vurmasından doğan görünümünden de kurtulmuş olur...

Ülkemizin de şu günlerde, “Covid-19” günlerinde, “birlik, beraberlik” içinde savaşması gerektiği apaçık ortada... Öyle değil mi, değerli dostar?