Bir annenin çığlığı
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Bir annenin çığlığı

27.12.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Bu yazıyı, onlarca avukat müridi olan Adnan Oktar Organize Silahlı Suç Örgütü’nü “tamamen duygusal nedenlerle” yazdıkları “hukuki mütalaa”larla aklamaya çalışan hukuk profesörlerine ve “herkesin savunulmaya hakkı var” gerekçesine sığınarak mahkemelerde savunan para canlısı, ilkesiz, oportünist avukatlara ithaf ediyorum!  

İlişikte okuyacağınız satırlar, evladı Adnan Oktar örgütünün suç çarkında öğütülen, adı bende saklı bir annenin mektubundan alıntıdır: 

Kızım üniversite 3. sınıf vize sınavına girdiği gün, evde bıraktığı taşınır bilgisayarın yanında bir tomar kâğıt gördüm. Nedir diye baktığımda, kızımın on kişilik bir avukat grubuna genel vekâletname verdiğini hayretler içinde okudum. Bütün kişilik haklarını avukatlara devrediyordu. Dehşete düştüm. Bizden habersiz vermesi bir yana, yıllarımı verdiğim bankacılık mesleğinde elimden çok vekâletname geçmiş ama bu kadar kapsamlı bir vekâletname görmemiştim. 

On dokuz yaşında ve yönetecek geliri olmayan bir üniversite öğrencisinden, ailesinden habersiz böyle bir vekâletnameyi ancak kötü niyetli kişiler almış olabilirdi. Hemen banka müdürü olan babasına haber verdim. Karı koca vekâletnameyi dehşetle okuduk. 

Kızımın, bir çete tarafından kandırıldığını anladık. Sınavdan dönünce sorguladığımız kızımız, “Erkek arkadaşım... ile evlenmek için verdim” dedi. Kendisine aldatıldığını, evlenmek için böyle bir vekâletname verilmeyeceğini, derhal iptal etmesi gerektiğini anlatmaya çalıştık. İkna etmek mümkün olmadı. 

Adnan’ın çocuk avcısı avukatları

Eşim, vekâlet verilen avukatlardan birini arayıp hesap sorunca “Benim muhatabım müvekkilimdir, siz kim oluyorsunuz!” yanıtıyla telefon yüzüne kapatıldı. Dayanamayıp ben de aradım, “kimin için çalışıyorsunuz, amacınız nedir” diye sordum. Aynı yanıtı aldım.   

Başladık kızımın evleniyorum dediği genç adamı araştırmaya. İnternette adını yazınca karşımıza başka bir ad altında, başka bir gencin Facebook sayfası çıkıyordu. 

Yaşadığımız kâbusun adını, bir gazete haberi sayesinde koyabildim. Haberde, “Kızımın ruhunu çaldılar!” diye feryat eden bir baba, evladının Adnan Oktar avukatları tarafından helikopterle kaçırıldığını anlatıyor ve evladını kaçıran üç avukat ile evlenecek olan kişinin adlarını veriyordu. Sözü edilen üç avukat, benim kızımın vekâletname verdiği on avukat arasında yer aldığı gibi kaçırılan kızla benim kızımın “evleneceğiz” dedikleri, aynı kişiydi!

Kızımızın, Adnancıların tuzağına düşürüldüğünü artık biliyorduk. Adnan Oktar hakkında fazla bilgimiz yoktu. İllegal bir örgüt olduğu düşüncesiyle, İstanbul Organize Suçlar Şubesi’ne giderek ifade verdim. Üsküdar savcılığında açılmış bir dosya olduğunu öğrenince, müdahil olmak için ilgili savcılığa başvurdum, yaşadıklarımızı anlatarak şikâyetçi oldum. Ancak o savcı beni dosyaya eklemeyi reddetti ve kızımla ilgili kovuşturmaya yer yoktur kararı verdi. 

Örgüte devredilen mülkler

Pes etmedim. Başvurumu reddeden (Y.N. FETÖ’cü) savcıyı ağır ceza mahkemesine şikâyetle, kovuşturmaya yer yoktur kararının kaldırılmasını talep ettim. 

Üsküdar’da dahil olmak istediğim dosyanın tamamı elime ulaşınca, Adnan Oktar örgütü hakkında bilmediğim, duymadığım dehşet verici gerçekleri şikâyetçi ifadelerinden öğrendim.

Kahroldum.

Şikâyetçilerden yedisi çocuk yaşta cinsel istismara uğramış, çocuklarını Adnan Oktar örgütüne kaptıran şikâyetçi ailelerin öyküleri, bizim başımıza gelenle bire bir örtüşüyordu.

Adnan Oktar, kandırılan kızları erkek müritleriyle evlendiriyor, önce ailelerinden sonra sosyal çevrelerinden kopartıp eğitimlerini bıraktırıyordu. Amaç, kız ya da erkek müridi gençlerin üzerlerine kayıtlı mal, mülk varsa infak yoluyla örgüte devri; aileleri ölünce de miraslarını ele geçirmekti. 

Adnancı hukukun şahidi FETÖ’cü yargı

Şikâyetçi olduğumu öğrenen Adnan Oktar ve örgütü, susturmak için yıldırma operasyonu başlattı. Hemen her gün beş altı ilçeden hakkımda düzmece şikâyet dilekçeleri yağıyor, kapıma şikâyet sayısı kadar polis geliyor, ifadeye çağırıyordu. Ömrüm karakollarda geçiyor, kurmaca şikâyetlerin hangisine yetişeceğimi şaşırıyordum. En acısı, “Ben böyle bir şey yapmadım, bu şikâyet şu nedenle, bu örgüt tarafından düzmecedir” dediğim hiçbir savcı bana inanmıyordu. Daha doğrusu inanmıyormuş gibi yapıyordu. Gerisini siz tamamlayabilirsiniz: Benim haklı şikâyetime kovuşturmaya yer yoktur kararını veren savcılar, Adnan Oktar örgütünün her düzmece şikâyeti için dava açmaya karar verdiler! 

Hakkımda onlarca dava açıldı. 

Eşimle birlikte, kazandığımız her kuruşun hesabını bile verebilecek dürüstlükte saygın kişileriz. Evimize bir polisin gidip ötekinin gelmesi, itibarımızı zedeliyordu elbet ama kızımızı kurtarmak için verdiğimiz mücadeleden vazgeçiremediler. Hukukun üstünlüğüne inancımız tamdı.

Hukuka inancımı kaybettiren hiç kimseyi affetmiyorum.  

Onca yıl, benim ve mağdur ailelerin sesini duymazdan gelen savcıları, hâkimleri affetmiyorum.

Kayıp hayatlar, yiten inançlar 

Hayatının baharında, on dokuz yaşında üniversite öğrencisi kızının elinden kayıp gidişini haykıran bir anne babaya karşı, nasıl oldu da bu kadar çok vicdansız insan bir araya gelip kenetlendi? Kovuşturmaya gerek yok kararı vereni, onlarca düzmece şikâyete dava açanıyla o yargı mensuplarının çocukları, kimlere hizmet ettiklerini bilseler velileriyle övünür mü acaba?     

Ama benim kızım onu kurtarmak mücadelesinde yıldırılamayan annesiyle hep övünecek!

Adnan Oktar örgütü, çocuklarımıza karşı suç işledi ve onlara suç işletti. Kızımızdan vazgeçmemizi ister gibi bütün kapılar yüzümüze kapandığında, uykusuz geceler boyu ağladık ama ne yavrumuzdan geçtik ne hukuk mücadelemizden.   

Kızım o benim, canım. Nefes aldığım her an, her koşulda seviyorum. Ne onun ne bizim heba olan yıllarımızı kimse geri verebilir ama adalet yerini bulmalıdır! 

Şimdi adalet günü. 

Bekliyorum.

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025