Türkiye, yana yakıla seçimleri bekliyor. 2023’e daha iki yıl var, ama cumhurbaşkanı aday adaylarının girdiği gençlik yarışına bakılırsa, erken seçim olasılığı da var. 

Kıyasıya bir “hâlâ gencim, hâlâ iş var” yarışı bu. 

Kendi makamına adaylık yoklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gıdılı göbekli birtakım muktedirlerle basket oynarken video çektirip yayımlıyor. Gerçi kendisi de göbekli, zaman zaman yürüme zorluğu çekiyor, zaten videoda koşarken falan da görünmüyor, topu pıt diye sepete geçirdiği farz ediliyor, ama olsun. Verdiği mesaj “Haftada üç gün spor yaparım.” Meali yukarda yazılı. 

Erdoğan’ın basket videosuna, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, kameralar eşliğinde Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşünü anımsatan 7 km’lik sabah yürüyüşü yaparak karşılık veriyor. Tempo hızlı, baş dik, verdiği mesaj “İnsanlar sabah yürüyüşü yapıyorlar, biz de yapıyoruz.” Meali yukarda yazılı. 

Aslında her iki lider de ebedi gençliklerini birbirlerine değil, gençlere kanıtlamaya çalışıyor. Çünkü tarihsel gerçeklik ve siyasal gerçekçilik, önderlerin genç, akıl hocalarının yaşlı olmasını gerektirir. Çünkü “Gençlik bilseydi, yaşlılık yapabilseydi” demiştir, şair.

Oysa Türkiye’de durum tam tersi: parti liderleri yaşlı, akıl hocaları genç! 

Antrenörlerin sırım, forvetlerin sicim olduğu berbat bir maç daha başlıyor, siyasal arenada. Oysa seyirci genç ve seçim sonuçlarını benim Zorro’lar dediğim Z kuşağı, 2000 sonrası doğan altı milyon hakem belirleyecek.

Bakalım siyasal dinozorlar, acul Zorro’ları geçmişte kalan geleceklerine inandırabilecek mi?

Gençlerin yaşamak için dağıtmak istediği evi, yaşlılar ölmek için toplar mı?