Koltuklara Karşı Bir Kaltak
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Koltuklara Karşı Bir Kaltak

17.12.2014 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Fransa’da bugün kadınların sahip olduğu tüm yasal ve sosyal hakların temelinde, Feministlerin “kürtaj yasağı”na karşı verdikleri mücadele vardır. 1920 tarihli bir yasaya karşı kazanılan bu mücadele, salt yasanın iptalini sağlamamış, topluma egemen “erkek” zihniyetini de değiştirmiş ve ortak bilince kadının hem erkeğe eşit hem de vücuduyla özgür, iradesiyle özgün bir varlık olduğunu yerleştirmiştir.
1971’de Simone de Beauvoir’ın hazırlayıp ünlü kadınların imzaladığı “343 Kaltak Manifestosu” ile başlayan sivil itaatsizlik sürecinin zirve yaptığı olay, 1972’de “Bobigny Davası” diye adlandırılan mahkeme sürecidir.
Bu davada, uğradığı tecavüz sonucu hamile kalan bir genç kız yasadışı kürtaj yaptırmaktan, doktoru yapmaktan, kızın annesi ve annesine kürtaj için borç para veren üç arkadaşı da “yardım ve yataklık” etmekten yargılanıyordu.
Avukat Gisele Halimi ve yazar Simone de Beauvoir, kamuoyuna taşıdıkları mahkemede davalıları değil, kürtajı yasaklayan yasayı yargılatmayı başardılar.
Öyle ki, duruşmalardan birinde genç kızın annesi, mahkeme heyetine karşı “Suçlu olan ben değilim, sizin yasanız!” diye haykırıyordu.
Davanın ara kararı, tutuklu yargılanan genç kızın salıverilmesi oldu. Ana kararında ise bazı cezalar verildi, ama hiçbiri uygulanmadı ve daha önemlisi, mahkeme heyeti “1920 yasasının uygulama niteliğini yitirdiğine” hükmetti.

***

Tarih sahnesine öteki Simone’un çıkış saati çaldı.
1974 yılında muhafazakâr sağın adayı Giscard d’Estaing, rakibi sosyalist Mitterrand’a epeyce fark atarak cumhurbaşkanı seçildi.
Başbakan atanan Jacques Chirac, sağlık bakanlığı koltuğunu bir kadına teslim etti: Simone Veil.
Garip ama gerçektir, Fransa tarihindeki en ilerici reformları gerçekleştirecek, seçmen yaşını 18’e indirerek gençlerin politikaya taşınmasından kadın haklarına, ülkeyi her alanda özgür ve modern kılacak bu hükümet; solcu değil, sağcı ve muhafazakâr çoğunluğu temsil ediyordu.
Oysa Fransa’yı bir sonraki yüzyıla taşıyan ve sosyalistlerin hayallerini bile sollayan reformları yaparken, kendisini iktidara getiren tutucu seçmenin suyuna gitmedi. Tam tersine, o tutucu seçmeni zihniyet değiştirmeye, çağ atlamaya zorladı!
1974 tarihinde Fransa’nın o güne kadar seçilen en genç cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing, ilk kez dört kadının bakan olduğu Chirac kabinesi de en devrimci hükümetti.
Sağlık Bakanı Simone Veil, olağanüstü güzel bir kadındı. Annesi, babası, erkek kardeşi Alman konsantrasyon kamplarında ölmüş, kendisi de kız kardeşiyle birlikte ölmeden kurtulduğu Auschwitz-Birkenau konsanstrasyon kamplarının numarasını taşıyordu bileğinde. Ağır ceza yargıcı ve üç çocuk annesiydi.

***

Solcu Simone’un tersine, merkez sağın Fransa’yı kurtaran efsane lideri De Gaulle’ün “yurtsever” çizgisini benimsemişti. Ama kadın özgürlüğü ve hakları için verilen mücadelede, bayrağı Simone de Beauvoir’dan alıp zirveye dikmek için en ağır yolu kat eden oldu.
Bakanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk işi, kürtajı serbest bırakan ve devlet hastanelerini ücretsiz kürtaj yapmakla yükümlü kılan bir yasa tasarısı hazırlamak oldu. Tasarı tıp, hukuk ve etik uzmanlarının üzerinde anlaştıkları, titiz ve ayrıntılı bir çalışmaydı. Hiçbir olasılık kural dışı, hiçbir kural da yoruma açık bırakılmamıştı.
Simone Veil, 26 Kasım 1974 günü kürtaj yasa tasarısını savunmak için Fransa’nın altın yaldızlı simgelerle süslü tarihi meclis kürsüsüne çıktığında; karşısındaki kırmızı kadife koltuklarda 481 erkek, 9 kadın milletvekili oturuyordu. Veil, “Geniş geneli erkek olan bu meclis bilmelidir ki, hiçbir kadın isteyerek kürtaj yaptırmaz, mecbur kalır...” diye başladı sözlerine.

***

25 saat süren tasarı tartışmaları sırasında, ağızlarından köpükler saçarak saldıran vekillerin şiddet söylemine, ağza alınmayacak saldırılarına maruz kaldı.
En ağır hakaretler, en belden aşağı vuruşlar, en ırkçı küfürler, kendi partisinin vekillerinden geliyordu.
Ne kaltaklığını bıraktılar, ne orospuluğunu. Annesini, babasını ve erkek kardeşini öldüren Almanlardan hamile mi kaldığını soran da oldu, kaç kez çocuk aldırdığını da. Yahudi dölü olduğu tabii ki unutulmadı. Fransız soyunu kurutmakla görevli hain İsrail ajanı olmakla itham edildi.
Ama Simone Veil, mıh gibi durdu. İradesi bir an bile sendelemedi. Meclisteki bir azgın erkek azınlığının, kudurmuş gibi sürdürdüğü saldırılara soğukkanlılığını, zarafetini yitirmeden göğüs gerdi.
İktidar partisinin çoğunluğu kendisine düşman, kürtaj tasarısına da karşıydı. Ama Başbakan Chirac da Sağlık Bakanı’nın yanında ve serbest kürtajın arkasında…
Tasarı, hükümete destek veren sosyalist muhalefetin oylarıyla yasalaştı. Kürtajın serbest bırakılıp ücretsiz kılınması, kadınlara istedikleri zaman, istedikleri için çocuk yapmak hakkını vermekle kalmadı.
Kadının vücudunun tek sahibi ve özgür olduğunu tanımladı.
Bugün Fransa’da kadın erkek eşitliğiyle kişisel özgürlükleri tam katılımla benimseyen toplumsal zihniyet, bu yasanın ürünüdür.

 

G NOKTASI
Simone Veil, bugün Fransa’da aşırı sağcısından aşırı solcusuna halkın en saygı duyduğu siyasal kişilik.
“Veil Yasası” diye anılan kürtaj yasasının 40. yılı, 26 Kasım 2014 günü Fransız parlamentosunda, özel bir oturumla kutlandı.
Yasa, bütün parti grup başkanlarının verdiği ortak önergeyle yeniden oylamaya sunuldu. 143 olumlu oya karşı 7 olumsuz oyla kabul edilen önergeyle, serbest kürtajın Fransa, Avrupa ve dünya kadınları için temel hak olduğu vurgulandı. Milletvekilleri, artık çok güzel ve yaşlı bir “hanımefendi” olan Simone Veil’e saygılarını, 40 yıl sonra ayakta alkışlayarak gösterdiler. 

“Kadına egemen olan, her şeye egemen olur. Kilise, bu yüzden kadına egemen olmak ister ve demokrasi, tam da bu yüzden kadını Kilise’nin elinden kurtarmalıdır.” 
JULES FERRY

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025