Çöpçüsün sen çöpçü kal
Miyase İlknur
Son Köşe Yazıları

Çöpçüsün sen çöpçü kal

07.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İzmir Belediyesi işçilerinin başlattığı grev bir hafta sürdü. Bitmeyen grev yoktur zaten. Grev, uyuşmazlık iş yaşamının doğasında var ve anayasal bir hak. Hiç kimse bu grevin uzun süreceğini beklemiyordu zaten. Ama asıl beklemediğimiz muhalefet cephesini destekleyenlerin ruh hali. Daha doğrusu toplu cinnet hali. Aman Allah’ım neredeyse falçatayla sahaya inip işçileri kovalayacaklar. Sadece belediyeden de değil İzmir’den kovacaklar. Üstelik kovarken de sicillerine bakacaklar. Nereli oldukları, hangi inanç ve etnik kökene bağlı oldukları onların İzmir’de kalıp kalamayacaklarının nişanı olacak.

NE BU ŞİDDET BU CELAL?

Önce işçilerin maaşlarını kafaya taktılar. Hiçbir eğitimi ve vasfı olmayan işçilere bu kadar para verilir miymiş? Kendileri onun yarısı kadar alıyormuş. İşçi eylemselliğinin zirvede olduğu 70’li yıllarda durum farklıydı sanki. Bir de bunu söylerken “Alt tarafı çöpçü, istediği maaşa bak” denmesi tam bir üstenci bakış açısı. Çok istiyorsanız gidip çöpçü olabilirsiniz. Sizi tutan yok.

Bir de “Sıkıysa AKP’li belediyelerde yapın da görelim” argümanı var bu grubun. AKP’li belediyelerin göreve gelir gelmez yaptıkları ilk iş, işçileri DİSK, hatta Türk-İş’ten istifa ettirip Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş sendikasına üye yaptırmak. DİSK’le üyeliğini sonlandırmayan işçiler kendilerini kapı önünde buluyor. Bu durumda DİSK, örgütlü olmadığı AKP’li belediyelerde nasıl grev yapacak ki?

İşçilerin istediği İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı iştiraklerde örgütlü olan Türkİş’e üye işçilerin ücretleri ile kendi ücretlerinin eşitlenmesi. Belediyenin, “Ama o zammı bizden önceki başkan, seçim öncesinde giderayak yaptı” savunması haklı bir gerekçe sayılmaz. DİSK’li işçiler de “Ha öyle mi? O zaman biz de eski başkanın sokağındaki çöpleri toplamayalım” mı diyecekler. Devlette devamlılık esastır. Önceki dönemde alınan kararı, hatalı da olsa yanlış da olsa geri alamayacağınıza göre diğer işçilere de o seviyede ücret vermek zorundasınız.

CHP’li belediyelerin işi elbette kolay değil. 25 yıldır iktidar yüzü görmeyen sosyal demokrat kesime kamu işyerlerinde ekmek yok. Doğal olarak muhalefete oy veren halk yığınları CHP’li belediyelerin kapısına dayanıyor. O nedenle belediye kadroları şiştikçe şişiyor. Asıl sorun burada. Ancak CHP’li belediyeler de il başkanı, ilçe başkanı, sendika başkanı, milletvekili parti yöneticilerinden gelen taleplere “Dur” demesini bilmeli. Belediye bütçesinden de diğer kalemlerden tasarruf yapılırsa sorun büyük ölçüde giderilir.

Bu arada sendika temsilcilerinin de açıklamaları özellikle de belediye başkanı Tugay’a karşı kullanmış oldukları ifadeler oldukça nobran ve saygısızca idi.

Sendika yöneticilerinin siyaset yaptıkları iddialarını gelince bu yolu CHP açtı. Baykal döneminden beri işçileri değil sendika başkanlarını milletvekili yaparsan bütün sendikacılar bu hayali görür.

CEMİL TUGAY'I DA KOVALIM MI?

Asıl şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gereken şey bu da değil. İşçilerin etnik ve inanç aidiyetine göre kategorize edilip “Bunlar İzmirli değil. Hepsi Kürt, Tuncelili ve Alevi. Bunları İzmir’den kovmak lazım” denmesi. Bu kafaya nasıl çözüm bulacağız bilmiyorum.

Tuncelileri kovalım; eyvallah da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ı ne yapacağız peki? Zira o da aslen Tuncelili de... Bergamalı ve Narlıdereli Alevileri de kovacak mıyız mesela? İzmir Türk yurdu olduğundan beri orada yaşıyorlar. Narlıdereli Tahtacılar mesela. Belki de onlar bizi kovarlar.

Bizim basında İzmirli gazetecilerin sayıca fazla olması nedeniyle bir İzmir fetişizmi var. Sanırsın ki İzmir, ezelden beri sosyal demokrasinin, laikliğin, çokkültürlülüğün kalesi. O “Hepsi defolup gitsinler” denen ötekiler, 70’li yıllarda aş için, 90’lı yıllarda da köyleri boşaltıldığı için İzmir’e gelmeseydi İzmir hâlâ sağın kalesiydi. Çeperdeki ilçeler yeni yeni değişiyor. İzmirlilerin çok övündüğü Tariş olaylarında direnen işçilere, Gültepe’de faşistlere karşı direnenlere dönüp bir baksınlar bakalım. Ötekiler olmasa tarikatçı Burhan Özfatura hâlâ İzmir’i yönetiyor olurdu.