Murat Ağırel
Murat Ağırel murat.agirel@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir an önce müdahale edin

04 Temmuz 2023 Salı

Şimdi size yaşanan bir dizi olayın koca bir ülkeyi nasıl etkilediğini, demografi tehlikesi derken neyi kastettiğimi anlatacağım. 

Adı: Emre Özmen.

28 yaşında genç bir avukat. Kardeşim gibi sevdiğim bir isimdi. En son cezaevine girdiğimde tanıştım kendisi ile... Av. Hüseyin Ersöz ile birlikte Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın avukatlığını yaptı.

Pandemi döneminde cezaevinde sadece Barışlara değil elinden geldiğince bizlere de yardımcı oluyordu. Uzun uzun sohbet ettik. Cezaevinden çıkınca bir araya gelmiş ve kucaklaşmıştık. 

Hayat dolu, zekâ doluydu.

Emre, geçen nisan ayında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Kazada aynı araçta bulunan meslektaşı Doğukan Küpeli ve diğer araçta bulunan 3 kişi de öldü. Kaza tespit tutanağına göre Emre ve Doğukan’ın kullandığı araç sebebi bilinmeyen bir nedenle orta refüje çarpıyor. Arkasından gelen araç da ona çarpıyordu.

Ancak olayın böyle olmadığı Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasına giren bilirkişi raporu ile ortaya çıktı.

Olay aslında bir cinayet.

Emre ve Doğukan havaalanı yolunda normal bir hızda karayolunda seyir halindeyken ters istikametten gelen araçla çarpışmış! Tüm haber ajansları, önce bir kaza yaptıklarını yolda beklerken başka bir arabanın onlara çarptığını yazmıştı. 

Bilirkişi raporu ulaşınca anladım. Meğer ehliyetsiz Suriyeli Maadal Ahmad’ın kullandığı araç ters yönden otobana girdiği için kaza gerçekleşmiş. 

Özetle bilirkişi raporunda şunlar yazıyor:

(Maadal Ahmad’ın kullandığı) 33 AGG 839 plaka sayılı ağırlıklı ön kısımları sol ön kapısının hasarın olduğu da göz önüne alındığında ters yönden seyirle viraja giren aracın yolun karşı yönünden gelen 27 AIN 123 plaka sayılı aracın fark etmesi akabinde, çarpmadan kurtulmak için sağa manevra ile kaçmaya çalıştığı esnada karşılıklı çarpışmanın meydana geldiği, olaya etken asıl unsurun ve ihlalin sürücü tarafından ihlal edildiği değerlendirilmiştir.” 

Aylar sonra ciğerimizi yakan bu ölümlü kazayı neden hatırlattım?

Kocaeli Dilovası’nda son birkaç gündür yaşananları duymuşsunuzdur. 

Bir grup yabancı uyruklu kişiler evcil bir hayvanı zehirleyerek öldürdü. Bunun üzerine büyük tepkiler gösterildi. Zaten yıllardır yaşanan rahatsızlıklardan dolayı bardağı taşıran son damla oldu. “Suriyeliler ev bastı” iddialarının yayılması kızgınlığı daha da artırdı. Emniyet bu iddiayı yalanlasa da vatandaşlar sokağa çıktı. Linç girişimi yaşandı. Emniyet önlem alıp havyanları zehirleyenleri yakaladı ve resmi açıklamaya göre hepsi sınırdışı edilecek. 

Bakın bu en basitinden bir olay. Fakat kimse bu olayların ülke çapında yaşanmayacağının garantisini veremez. 

Bu ülke 6-7 Eylül olaylarını yaşadı. “Atatürk’ün evi bombalandı” provokasyonu ile neler yaşandığını gördük. Binlerce kişi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 

Önceki gün AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Fransa’da yaşanan göçmenler ile polislerin yaşadığı çatışmaları hatırlatarak aynısının Türkiye’de olmayacağını söyledi. 

Dedi ki: “Türkiye Cumhuriyeti’nin haysiyetli ve ahlaki temele dayanan insani yaklaşımı ile başka ülkelerin sömürgecilik, ırkçı şiddet ve insani dramlarla dolu politikalarını yan yana getirmek bir provokasyondur.

Fakat biz de iç savaş çığırtkanlığı yapmadan diyoruz ki bakın Türkiye’de Fransa’dan görmediğiniz daha tehlikeli bir durum var. 

Cumhuriyet’in cengâver gazetecilerinden Çağdaş Bayraktar, günlerdir herkesin unuttuğu Antakya’da. Yabancı uyrukluların gruplaşarak asayiş olaylarını artırdığını söylüyor. 

En son Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları aktardı:

Foncu tayfa gönül koyacak, sol görünümlü liboş tayfa ırkçı diyecek ama yazalım. Mahalle değişiyor, olay ve grup aynı. Hatay’da sığınmacılardan oluşan çeteler hırsızlık için sokaklara adeta pusu atıyor. Mahalle sakinleri onları püskürtmeye çalışıyor. Bu akşamki olay yeri de Odabaşı Mahallesi.

Arayıp sordum neler olduğunu. Vaziyetin şehirde hiç de hoş olmadığını aktardı. İzlenimlerini takip etmenizi öneririm. 

Gelelim Fransa’da yaşananlara...

Fransa’da göçmenler isyan başlatınca sadece polisler ve çevik kuvvet müdahale ediyor. Eğer benzer bir isyan Türkiye’de olursa polisten önce halk müdahale eder ve felaket yaşanır. 

İnsanlar bütün hıncını masum insanlardan alır yaşananların hesabını veremeyiz. İşte sırf bu yüzden demografik yapıyı bozmadan göçmen politikasını uygulayın. İlk aşamada şehirlere kota getirin. Serbest dolaşım hakkını bildirimlere veyahut vize benzeri uygulamalara bağlayın. Dikkat edilmesi gereken yabancı uyruklulara karakollara imza atma mecburiyeti getirin. İlk fırsatta da hepsini geri gönderin. 

Maalesef şu anda yabancı uyruklular Türk vatandaşlarından daha az denetime tabi tutuluyor. Evli olmayan kadın ve erkeğin aynı evde yaşaması tartışılırken Suriyeliler, aynı evde iki üç aile kalıyor. Üstelik bu evde ortalama beş çocuk yapıyorlar. 

Bu anlattıklarım ırkçılık değildir. İşte tam da bu sosyolojik bozulmanın kendisidir. Ve bir an önce müdahale edilmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları