CHP’den beklenen...

03 Aralık 2022 Cumartesi

Bugün, fiilen başlamış bulunan seçim sürecinin önemli bir günü. Kılıçdaroğlu’nun “Ey dünya, 3 Aralık’ı bekle, İstanbul’da açıklayacağım” sözlerinin ardından Erdoğan da “3 Aralık’da sen beni dinle, Şanlıurfa’dan sesleneceğim” çıkışını yaptı.

Böylece uzunca bir zamandır ilk kez iki liderin aynı gün içinde karşılaştırmasının yapılacağı bir tablo oluştu. 

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu küçümseyen sözlerine karşın, CHP liderinin oluşturabileceği algıyı gölgeleme çabası içine girdiği söylenebilir. 

Saray’ın önümüzdeki seçimler için tek çıkışı şu:

Halkı seçeneksiz olduğuna inandırmak!

“Ben bozdum ama benden başka yapacak kimse yok” diyebilmek.

Çünkü söyleyecek sözü kalmadı. Ufuk bitti. 

Bunun en somut örneği 28 Ekim’de Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye yüzyılı” deklarasyonu idi. Günler öncesinden davul zurna ile ilan edildi, yeni bir ufuk havası estirilmeye çalışıldı ama olmadı. Elde var, “Bugüne kadar yaptıklarımız”! Onların da artısı eksisi ortada. 20 yıl sonra hâlâ “Yeni bir zihniyet devrimi” vaadi! 

***

Kılıçdaroğlu zaman zaman “randevu sistemi” ile siyaset yapıyor. “Saat 22.00’yi bekleyin”, “Salı günkü grup toplantısında açıklayacağım”, “3 Aralık’ta ilan edeceğiz”, son zamanların ön uyarılı adımları.

Bunlardan hayal kırıklığı yaratanlar oldu, büyük yankı uyandıranlar oldu. Başta vurguladığımız gibi seçim dönemine girildiği için olası hayal kırıklıklarının telafisi çok zor. 

Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerine giderken artı hanesinde yer alan üç kilometre taşı var:

2017 referandumunda oluşturulan “hayır” bileşenleri...

2017 Adalet Yürüyüşü’nde yaratılan “hak, hukuk, adalet” arayışı...

2019 yerel seçimlerinde büyük kentlerde elde edilen başarı...

Bu artıların yanında 2018 seçimlerinin kaybedilmesiyle birlikte bugünkü sistemsizliğe sürüklenişin de altını çizmek gerekir. 

20 yıldır devam eden bir iktidar varsa, 20 yıldır seçenek olamamış muhalefet var demektir.

Kılıçdaroğlu’nun bugün açıklayacağı “İkinci Yüzyıla Çağrı” deklarasyonunda şunların olacağı anlaşılıyor:

-Bütün dünyaya güven veren bir iktidar olarak ülkemize sermaye çekeceğiz. (Bunun miktarını 4 trilyon dolar olarak açıklaması bekleniyor.)

-Tüm komşularla bir barış çemberi oluşturacağız. Gerçek anlamda yurtta barış, dünyada barışı hayata geçireceğiz.

-Çağdaş uygarlık düzeyini yakalama hedefini 12’den vuracağız. Bunun için gerekli vizyon ve kadroya sahibiz. 

-Tam bir ortak akıl iktidarı oluşturacağız. Taşın altına elini sokmak isteyen herkese kucak açacağız...

Bugünkü toplantıda Kemal Bey’in, ikinci yüzyılın lokomotifinde görmek istediği kişiler de konuşacak. Sızan haberlere göre onlar da dünyayla, bilimle, çağın bütün iyi değerleriyle barışık bir ufuk çizecek.

***

Toplumun beklentilerine yanıt verecek bir içerik olmasını diliyoruz.

Bize göre ana beklentiler şunlar:

-Değişim arayışına yanıt verecek bir seçenek...

-Toplumun bütün dinamiklerini içine katacak bir güven ortamı...

-Umutsuzluk karabasanını dağıtacak bir heyecan...

-Herkesin, “Yeniden başlayabiliriz” diyeceği bir hedefler bütünü...

Türkiye’deki en büyük sermaye ne olursa olsun, insandır. Genel anlamda insan aklı yenilmez. Hep yeni çıkış yolları arar. Bizim tarihimizde de en zor süreçlerden bile çıkış yolu bulunmuştur.

Bütün bunlar kendi insanımızla, kendi gücümüzle gerçekleşmiştir. 

Dünyanın öteki ülkelerinde yapılanlar elbette örnek alınır ama ana güç hep kendi topraklarımızdadır. 

Bunun en somut örnekleri CHP’nin genlerindedir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları