Yeni bir Türkiye sentezi...

06 Temmuz 2023 Perşembe

Siyasi hareketlerin ruhu, hedefidir. Tersten de okuyabilirsiniz: Hedefi olmayan hareketlerin ruhu yoktur!

14-28 Mayıs seçimlerinin öncesine ve sonrasına baktığımızda hiçbir partinin Türkiye’yi kucaklayan, Cumhuriyetin 100. yılının hakkını verip, bunun devamına ilişkin gelecek üreten bir hedef sunmadığını görüyoruz.

İktidar, varlığını korumaktan başka bir hedefe sahip değil. Bunun için her şeyi feda etmeye de hazır. Türkiye’yi bir yere taşımaktan vazgeçtik, kendisini 2024’e taşımaktan başka bir gayreti yok. 

Sadece bu haftanın ilk üç gününde olanlara bakalım:

- 10 yıldır Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye etmedik hakaret bırakmadılar, bu hafta karşılıklı büyükelçi atayıp 180 derece döndüler.

- Yıllardır, faiz sebep, enflasyon sonuç dediler, yakın tarihin en yüksek faiz oranlarına giden yolu genişlettiklerini açıkladılar.

- Haziran enflasyonunda iktidarın açıkladığı rakam yüzde 39, bağımsız araştırma kuruluşunun yüzde 108. İki buçuk kat fark var.

- En düşük memur maaşını 22 bin liraya çıkarırken, beyin teri dökenleri de en altta eşitlediler.

Bunlar, sosyal hukuk devletinin, uluslararası itibarın bitmesi demek.

***

Buna karşılık muhalefet partilerinin tümünde başlar, partinin içinden başka bir yere bakmıyor.

Gelecek Partisi ile DEVA grup kurma derdine düşmüş, paylaşamadıkları neyse anlaşamıyorlar.

Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi’nin gerisinde kalmanın şokunu atlatamadı.

İYİ Parti, merkez sağı doldurur mu boşaltır mı derken, Meral Hanım yanına eski MHP büyüklerinden Oktay Vural’ı aldı. Parti önce kendi içinde önünü görecek sonra Türkiye’ye yön önerecek!

CHP’ye gelince...

Seçim sonuçlarını cesaretle masaya yatırmaktan çekinen bir yönetim...

Kurultay sürecini başlatıp büyük kurultay tarihini açıklamayan, yolda duruma göre karar verme anlayışını benimsemiş bir genel merkez...

Yaptığı her şeyin doğru olduğunu, değişimin zaten başlamış olduğunu, değil 6’lı, 16’lı masa bile kurabileceğini söyleyerek CHP’nin kendi gücünü böylesine ikincilleştiren bir kaptan...

Bu tablo karşısında Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir noktada ki parti içinde kendisine ne yüksek sesle git diyen var ne kal diyen!

CHP içinde hiç kimse “söylemiyor”...

Herkes “söyleniyor”!

Kılıçdaroğlu’nun 25 milyon oyu 35 gün sonra anımsaması elbette güzel ama keşke 29 Mayıs günü çıkıp, “Önce bana oy veren 25 milyon seçmene teşekkür ediyorum. Bu oyun hakkını vereceğim” diye başlayan bir açıklama yapıp onların yıkılan umut kalelerini bir nebze inşa etseydi.

***

Siyaset yeniden şekillenecek. 14-28 Mayıs seçimleri bütün yönleriyle masaya yatırıldığında şunlar da görülecektir:

İktidar ve muhalefet kanadında birbirinden çok farklı partiler bir araya geldi... Toplum başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkenin aksine sandıkla hâlâ çok barışık, katılım yüksek... Topluma güven verildiğinde 84 milyonun her kesiminden çıkacak bir lider iktidara yürüyebilir...

Bu genel tablo bize yeni bir Türkiye sentezinin gerekli olduğunu söylüyor. O sentez toplumu sürükleyen bir hedef üretecek. O hedef toplumun diline yerleşecek...

Bu sentezi, önceliği parti içi iktidara değil, Türkiye’de iktidara verecek bir heyecan üretebilir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kol mesafesi! 11 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları