Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Demirperde’nin neresindeyiz?
Türkiye Erdoğan’ın Madrid-NATO zivesindeki zaferleri ile oyalanırken dünya yeni NATO ve yeni demirperdeyi konuşuyor. NATO boydan boya artık eski kıtayı kapsıyor. İsveç, Finlandiya’nın da katılımıyla ortaklığın Rusya sınırına 1300 km ekleniyor.
Format atılan “yeni stratejik konsept”te açık “tehdit” olarak ifade edilen Rusya’nın yanında Çin de karın ağrısı babında “challenge” ifadesiyle yer buluyor.
Bitmedi. ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığı artıyor. 80 bin asker, 100 bin’e çıkarılıyor. Polonya’ya kalıcı üsler kuruluyor.
Genişleyen, yayılan, dişlerine dek silahlanan NATO’nun “başkomutanı” edasındaki Biden, Rus lidere bu minvalde “asla kazanamayacağı bir savaşta olduğunu” hatırlatarak ayar veriyor: “Putin NATO’yu Finlandiyalaştırarak etkisizleştirmeyi düşünürken Finlandiya’nın NATO’laştırılmasıyla karşı karşıya kaldı!”
YENİ KUZEY EKSENİ
Finlandiya, İsveç’in katılımıyla Atlantik İttifakı’nda yeni bir kuzey ekseni doğuyor.
Yeni eksen yalnız caydırıcılık babında devreye girmiyor, Rusya’nın Baltık’a çıkmasını zorlaştırarak, buzulların erimesiyle Arktik bölgesinde kızışan güç rekabetinden pay kapmak ve üstünlük elde etmek amacıyla kuruluyor.
Ukrayna savaşının çok ötesinde Rusya ve Çin’i çevrelemek için devreye sokulan bu büyük dizayn çerçevesinde işte şimdi yeni bir “demirperde” den bahsediliyor.
Soğuk Savaş’taki gibi dünyayı Doğu-Batı arasında post-modern kutuplara ayıran bir model söz konusu.
“Yeni soğuk savaş” olarak da adlandırılan modelin ilk örneklerini sıcak savaştaki Rusya ve Ukrayna’da görüyoruz.
Kiev’in Lev Tolstoy Meydanı misal Ukraynalı şair Vasyl Stus adıyla değiştiriliyor. Puşkin, Lermantov ve Tolstoy heykelleri yıkılıyor, edebiyat derslerinden Rus edebiyatı kaldırılıyor. Rus edebiyatı devlerinin Çarlık döneminden beri Rus emperyal emellerine hizmet ettiği ileri sürülüyor.
Putin Rusyası’nda da beri yandan altı yaş itibarıyla yepyeni bir “vatanperverlik eğitimi” sistemi uygulamaya koyuluyor.
“Dinine, kinine sahip vatanperver yeni kuşak” yetiştirmek konusunda heveskâr olmayan hocalar, kapıya konmakla tehdit ediliyor.
Bu siyah-beyaz kutuplaşma modelinin yaşadığımız dijital dünyada yaşama geçirilebileceğinden çok kuşkuluyum.
II. Dünya Savaşı sonrası, Avrupa’nın Yalta Anlaşması’yla ikiye bölünmesini ifade eden “demirperde” bence mevcut dünyayı anlatmakta çok yetersiz.
TÜRKİYE BOŞLUKTA
Bu yeni dünya düzeni her şeyden önce Biden imzalı.
Yeni NATO silahlanmasının getirdiği mali yükün kimler ve nasıl paylaşılacağı tartışmalı.
Bir başka önemli konu enflasyon, gıda, enerji sıkıntısı tehdidinde krizin kıskacını hisseden Batı kamuoylarının savaşa bakışı...
Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin yaptığı son kamuoyu yoklaması örneğin Avrupa kamuoylarının “her ne pahasına olursa olsun barış” diyenlerle “Putin’e diz çöktürmeli” diyenler arasında bölündüğünü gösteriyor.
Yaşadığım İtalya’da halen savaş yorgunluğunu günbegün doğrudan gözlemlemekteyim. Enerji kaynakları olmayan ülkeyi enerji faturaları hızla, “İyi de nereye kadar?” noktasına getiriyor.
En önemlisi de jeopolitik boyut...
Çizme’nin etkili jeopolitik dergisi “Limes” son sayısını misal “Çelik perde” başlığıyla bu konuya ayırdı.
Limes yazarları ağırlıklı olarak Avrupa’nın içindeki girift jeopolitik dengelere işaret ediyor.
Kaliningrad adacığı, Ukrayna-Rusya sınırı, Romanya-Bulgaristan’ın Karadeniz kıyıları etrafında çizilen “çelik perde” haritasında Türkiye kendi başına hareket eden başına buyruk bir aktör olarak resmediliyor.
“Çelik perde”nin batısında öne çıkan bir Almanya-Fransa-İtalya-İspanya ekseni var. Bu ağır toplar arasında bile derin fay hatları bulunuyor.
En büyük bilinmeyen Almanya. Almanya’nın tarih boyu Rusya ile özel ilişkilerine, bu ilişkilerin ağırlığına değinen dergi, Berlin’in ilerideki adımlarının soru işareti olduğuna atıf yaparak mevcut dengeleri şöyle özetliyor:
1. Washington’un Avrupa’daki emanetçileri: İngiltere ve Polonya.
2. Baltık’ın bekçileri: Polonya, İsveç, Finlandiya; Arktik’in bekçisi (ABD, Kanada, İngiltere ile birlikte) Norveç.
3. Karadeniz’in bekçileri ise Romanya ve Bulgaristan. Türkiye’nin adı anılmıyor.
“Zeitenwende” denen yeni bir tarihi dönemeçteyiz.
RTE kiminle fotoğraf verdi, ötesinde biraz da büyük fotoğrafa odaklanmakta yarar var.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!