Kızılcık Şerbeti neden sakıncalı bulundu?

16 Nisan 2023 Pazar

Beklenen oldu, ekranların sevilen dizisi Kızılcık Şerbeti beş hafta -yani seçim kampanyası boyunca!- RTÜK marifeti ile yayından kaldırıldı.       

Sebep: “Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden” bir yayın olarak görülmesi. 

Şaka gibi. 

“Toplumsal cinsiyet eşitliği” ifadesi kullanılmış... 

HÜDA PAR gibi damardan “karma eğitime” ve “nafakaya”, kadının  güvencesi 6284 sayılı kanuna karşı, “zinayı suça dönüştürmeye” meraklı kadın düşmanı bir parti, Cumhur İttifakı ile henüz daha taze kol kola girmişken... “Toplumsal cinsiyet eşitliği çiğneniyor” gerekçesiyle RTÜK vaveyla koparıyor ve yüksek reytingli bir diziyi hedef alıyor; seçim kampanyası sürecinde yasaklıyor. 

Neden?

Boş beleş dizilerin ekranları kapladığı bir dönemde RTÜK görünen o ki diziyi fazla siyasi bulmuş... 

Cumhur İttifakı tarafından taban tabana “karşıtlık” ve dibine dek “ötekileştirme” üzerine kurgulanan bir seçim kampanyasının ruhuna aykırı düşüyor Kızılcık Şerbeti. 

İktidarın söylemlerinin 180 derece tersine bir sosyal barış içeriyor: Alkollü diyerekten kolonya kullanmaktan sakınan İslamcı bir aile ile akşam yemeğinde şarap içmekten imtina etmeyen seküler-laik bir aile dizide yan yana geliyor... 

Yan yana gelmekten öte karşılıklı birbirlerine kız, damat vermek suretiyle zoraki “akraba” oluyorlar. 

Mikro düzeyde bu, “Türkiye’nin akraba-aile olması” gibi bir şey... 

Bu akrabalık belli ki “kinine, dinine sahip çıkacak nesiller” yetiştirmeyi hedefleyenler için hiç arzulanan bir dünya değil. 

“Eski Türkiye” ile “yeni Türkiye” dizide ayrıca kafa göz yararak da yüzleşiyor! 

Karşılıklı birbirlerinin yüzlerine yüzlerine yanlışlarını, günahlarını, defolarını, tutarsızlıklarını haykırıyorlar. 

Ve eyvah, eyvah, önemli “farkındalık”lara ayna tutuyorlar! 

Karşılıklı saygı için tarafların birbirlerinin sinir uçlarına basmamaya özen göstermesinin gerekliliğine vurgu yapıyorlar. 

Belli ki bu da zinhar arzulanmıyor. 

BÖL VE YÖNET

Tarafların kırmızı çizgilerini bu şekilde içselleştiren yeni bir rüzgârın peşine düşülse; -ki Kılıçdaroğlu bunu yapmaya çalışıyor!- kampanyada devreye giren “Eşek vezir olmuş, katır silahtar” söylemleri boşa düşmez mi?  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu için birebir bunu söyledi ve ana muhalefet lideri için “eşek” göndermesi yaptı.

“Bay bay Kemal” ve onunla özdeşleştirilen “öteki Türkiye” o kerte öteki ki... Artık insan bile değil. Hayvan. “Eşek” kategorisinde... 

Ötekileştirmenin “Cumhur İttifakı”nda kasıtlı olarak bu kerte toksik boyutlara taşındığı bir ortamda, kitabın ortasından sosyal kutuplaşmaya ayna tutan ve bilinçli farkındalık yaratmaya çalışan popüler bir diziye yer verilir mi? Verilmez.

Kendimi zorlayarak da olsa bunu nesnel siyasi analiz boyutunda anlamlandırabilirim.

Hiç anlamlandıramadığım şey, yasağı meşrulaştırmak adına kullanılan “toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen yayın” gerekçesi. 

Zekâmızı da artık bu kadar hor görmeyin.

Bunu söylüyorum da... Popülist rejimler ve “seçimli otokrasilerin” derdinin seçmeni ikna etmek olmadığını, salt “gerilim ortamını” beslemek olduğunu da biliyorum. 

Bu minval rejimlerin “gerçek”le alışverişi yok. Dertleri yalnızca “güç”.

Tayin edici görülen seçmeni sadece “gücün kimde olduğuna” ikna etmek oluyor.

Gücü elinde tutan eğer bir diziyi sakıncalı buluyorsa, o dizi sakıncalıdır! 

Gerisi teferruat. 

Teferruat olmayan tek şey oyunuz. 

Sandığa giderken elinizdeki son ve tek söz hakkının “oy”unuz olduğunu lütfen unutmayın. 

Onu da bölmek ve son anda kutuplaşma içinde kutuplaşma yaratmak maksadıyla oyuna katılan kifayetsiz muhterislere prim vermeyin. 

“Böl ve yönet” taktiği hiçbir dönemde bugünkü denli işlevsel ve belirleyici olmadı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları