Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kafam karışık
Ben mi bazı şeyleri anlayamıyorum yoksa benim dışımda mı bazı şeyler karışıyor veya karıştırılıyor, itiraf edeyim ki Abdullah Öcalan malum çağrısını yapalı beri içinden çıkmakta zorlanıyorum. Anlatayım:
Geride kalan ekim ayının 22’sinde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine Öcalan’a yaptığı çağrıyla başlayan süreç ilk aşamasını 27 Şubat’ta tamamlamış, yani Abdullah Öcalan DEM Parti aracılığıyla kamuoyuna ve PKK’ye bir çağrı yapmıştı.
Çağrı metni o tarihten beri tartışmalara konu teşkil ediyor lakin ortaya atılan görüşler arasında temel bir farklılık var:
Benim gibi DEM Parti’nin internet sitesinde yayımlanan metni esas sayan çevrelere göre Öcalan, Devlet Bahçeli’nin iki temel isteğinden sadece birine net bir şekilde olumlu yanıt veriyor ve “ifade özgürlüğünde sağlanan sağlam gelişmeler PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü, benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır” diyordu.
Görüldüğü gibi Öcalan “PKK artık kendini feshetmelidir” diyor ama Bahçeli’nin ikinci isteği olan “silah bırakma” konusunda hiçbir şey söylemiyordu.
Metin bu kadar açıktı.
Ama Öcalan’ın çağrısını İmralı’dan getiren DEM Parti heyetinden Sırrı Süreyya Önder bu metin okunduktan sonra, Öcalan’ın ek bir açıklamasını ifade etmek istediğini belirterek biraz da muğlak bir dille, “koşulları ve hukuki temelleri de belirlenerek silahların bırakılabileceğini” söyledi. Bunun üzerine tartışmalar başladı. Birçok yorumcu Öcalan’ın silahları bırakma çağrısında bulunduğunu ileri sürerek PKK dışında görünen YPG’nin (diğer adıyla SDG’nin) de bu çağrıya uyması gerektiğine işaret etti. Bunların başında da Devlet Bahçeli geliyordu.
Lakin ortada Öcalan’ın değil Sırrı Süreyya Önder’in ağzından çıkan laflardan başka bir dayanak yoktu.
Buna rağmen hem iktidar hem de -genel olarak- muhalefetten sanki Öcalan’ın çağrı metninde bir “silah bırakma” sözü de varmış gibi memnuniyet söylemleri duyuldu. İşin ilginç yanı bu kadrolara yurtdışından, BBC’den, ABD dışişlerinden de destekler yağdı.
Ama kafa karışıklığı silah bırakma veya teslimi konusundan ibaret değil. En azından benimki öyle.
Yıllardır Türkiye’yi uğraştıran PKK’yi biliyor ve onunla savaşıyoruz. Ama PKK dururken yavrulamaya başladı:
Şimdi en çok, Tayyip Erdoğan’ın telaffuzuyla “Vay, Pii, Cii” yani Türkçesiyle YPG yahut PYD denen örgütten söz ediliyor. Oysa Suriye’de tıpkı YPG gibi başka örgütler de var: Türkiye’nin uzun süredir beslediği “Suriye Milli Ordusu” onlardan biri. Bir de “Özgür Suriye Ordusu” vardı. Onu ABD silahlandırıyor deniyordu. Şimdi YPG veya PYD dediğimiz yapının ilk adı mıydı “Özgür Suriye Ordusu” onun da ucunu kaybettik.
Tamam Ortadoğu her zaman ya karışıktır ya da karışmaya veya karıştırılmaya teşne bir coğrafyadır ama bu kadarı biraz fazla değil mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
CHP'nin olağanüstü kurultayı için iptal davası
-
Hafifliğiyle büyülüyor: 3 malzemeli bulut tatlısı tarifi
-
'En geç 2 yıl içinde yapılmalı, yoksa eyvah!’
-
Eylem hakkına yasal ceza geliyor!
-
Üşümezsoy iki bölgeyi işaret etti!
-
Kütahya'da bir deprem daha!
-
‘Politikanız çöktü, zevahiri kurtarmanın peşindesiniz’
-
İstanbul'da bir deprem daha
-
İki nükleer güç savaşın eşiğine geldi!
-
AKP ve MHP'lilerin yüzde kaçı protestolardan yana?