Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın doruk noktasına ulaştığı bu duyarlı dönemde ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya devlet başkanlarının katıldığı G7 Zirvesi 19-22 Mayıs tarihlerinde bu kez Japonya’nın Hiroşima kentinde yapıldı. ABD, “Uluslararası kuralları ben koyarım” diyerek G7 Hiroşima Zirvesi’nde de öncülük görevini üstlenmiş oldu.

Hiroşima’da ne oldu? Hiroşima’da insanlık suçu işlendi. ABD bu suçu planlayarak, tasarlayarak işledi.

VAHŞET

Önce banka memurluğu, ardından çiftçilik yaptıktan sonra Missouri’den Demokrat Parti senatörü seçilen Harry Truman, Roosevelt’in başkan yardımcılığına getirildi. 12 Nisan 1945’te Roosevelt ölünce 27 Nisan 1945 günü Amerikan başkanlığına Truman seçildi, icraatı Hitler’i aratmadı. Truman, tarihin en büyük suçlarından birini işlemeye hazırlanıyordu. 

6 Ağustos 1945 günü saat 8.15’te tarihte ilk kez atom bombası Hiroşima’ya atıldı. Bomba Hiroşima’nın merkezine yakın bir yerde patladı. Seksen binden fazla insanın ölümüne yol açan bu vahşet tarihin kara sayfalarında yer aldı. Hiroşima hayalet kente dönüştü. 

Truman Hiroşima ile yetinmedi. Hiroşima’dan üç gün sonra bu kez Nagasaki’ye ikinci atom bombasının atılması emrini verdi. Bomba kırk beş binden fazla insanın yaşamına mal oldu.

‘ÖZGÜRLÜĞÜN SİMGESİ’

İkinci Dünya Savaşı sırasında tarihin en büyük suçu Hiroşima ve Nagasaki’de işlendi. Dünyaya meydan okuyanlar, kural tanımayanlar, amaçlarına ulaşmak için savaştan başka bir şey düşünmediler. Ünlü Rus yönetmen Andrey Tarkovski, “Solaris” adlı filminde “Dünyayı kurtaracak şey utançtır” mesajını vermişti. Onun bu sözünü dinleyen var mı?

“Auschwitz” ölüm kampının “kurtulabilmiş” sakinlerinden Polonyalı yazar ve düşünür Tadeusz Borowski’nin ünlü sözlerini bugünlerde unutmak olası mı? Bakın nasıl haykırmış Borowski savaş çığırtkanlarına:

“İçinde yaşadığımız şu dünyaya bak. Başka bir insanı öldürmemiş ne kadar az insan yaşıyor Avrupa’da... Ve bir başkasının öldürmek istemediği ne kadar az insan var!”

Değerli hukuk bilgini Prof. Dr. Seha L. Meray’ın dediği gibi “Kötüye saptırılan ve kötüye kullanılan insan zekâsı, bilim ve teknoloji, nükleer silahlar kadar tehlikeli ‘sessiz silahlar’dır”. 

New York’taki “Özgürlük Anıtı”nın dünyamıza ışık saçtığı, “özgürlüğün simgesi” olduğu söylenir. ABD’nin geçmişte ve günümüzdeki “özgürlük” arayışını düşündükçe tacından ışıklar saçan, hüzünlü bakışlı kadın heykelinin özgürlüğün ve barışın gerçek simgesi olamayacağı anlaşılıyor.

DAVER DARENDE

EMEKLİ DİPLOMAT