Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
"Lozan'ın Bir Öncüsü": Ahmet Selahattin Bey - Vecdi SEVİĞ
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ifadelerinin yer aldığı genelgeyi yayımlayacağı Amasya’ya geldiği 12 Haziran 1919 günü, İstanbul’da yayımlanan Vakit gazetesindeki bir makalede şöyle deniliyordu:
“Türkler, nüfus bakımından yoğun bulundukları yerlerde tam bağımsız olmadıkça sükûn ve rahat kurulamayacaktır.”
Bu satırların yazarı Prof. Ahmet Selahattin Bey, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gün İstanbul’da düzenlenen Fatih mitinginde de haykırıyordu:
“Mademki dünyada bir Türk milleti vardır, mademki Türk milletinin de yüreğinde bugün gördüğümüz ateşli duygu vardır, bu günümüzü tehdit eden bütün felaketlere karşın geleceğimiz güvenlik altındadır.”
‘KALEM KULLANAN KOMUTAN’
Bir hafta sonra Mustafa Kemal Paşa da Havza’da kendisini ziyarete gelenlere “Hep beraber çalışacağız ve memleketi kurtaracağız. Zaten başka türlü hareket imkânı yoktur” mesajını verecekti.
Ahmet Selahattin Bey, Anadolu’nun kurtuluşunu, Cumhuriyetin
kuruluşunu göremeden, yüz yıl
önce 1920’de, 42 yaşında
hayata gözlerini yumdu. Lozan
Konferansı’nın tutanaklarını Türkçe
olarak hazırlayan Prof. Seha L. Meray’a göre “Lozan’ın bir öncüsü”, Mülkiye Mektebi’ni 1900
yılında bitiren döneminin
uluslararası hukuk uzmanı, ölümüne
kadar Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan güdümlü (manda/mandate) yönetimin kabul edilemeyeceği tezinin
ısrarlı savunucusu olarak yazılar yayımladı.
20 Ocak 1920 tarihinde hayata gözlerini yuman Ahmet Selahattin
Bey’in 1919 yılında Vakit gazetesinde yer alan yazıları Lozan görüşmeleri sürerken kitap haline
getirilerek 1923’te İstanbul’da basıldı, daha sonra 1976 yılında Prof. Meray
tarafından günümüz Türkçesi’yle
Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı.
Vakit gazetesi sahibi Mehmet Asım (Us), kitabın birinci baskısında “Memleketimizin namusunu silahla değil, fakat kalemle savunan bir komutan” nitelemesini yaptığı Ahmet Selahattin Bey, Prof. Meray için de “hak bildiği yolda yalnız da olsa başı dik, tökezlemeden, sözünü esirgemeden, ölümüne dek kişiliğini koruyarak yürümesini becermiş” bir kişiydi.
ÖNGÖRÜLÜ BİLİM İNSANI
Ölümünün yüz yıl sonra anısı birkaç makale içinde sıkışıp kalmış ve günümüzde adı neredeyse unutulmuş olan bu bilim insanı, son Padişah Vahdettin’in 26 Mayıs 1919’da toplantıya çağırdığı Saltanat Şûrası’na katılmış, ardından 31 Mayıs günü Vakit gazetesindeki makalesinde Türkiye’nin geleceğine ilişkin görüşlerini açıklamıştı.
28 Nisan 1960’ta polis tarafından başından yaralanan İstanbul Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, hocası Ahmet Selahattin Bey’in Saltanat Şûrası’nda, padişaha “Artık ‘Şûra-yı Saltanat’ toplamanın zamanı çoktan geçmiştir. Devir, ‘Şûra-yı Millet’ toplama devridir” dediğini aktarmaktadır.
Ahmet Selahattin Bey’in, şûra toplantısı ardından Vakit gazetesinde “Himaye ve Vekâlet Cereyanları” başlıklı 31 Mayıs tarihli makalesinde Seha L. Meray’ın günümüz Türkçesine uyarladığı biçimiyle şu görüşler yer alıyordu:
“Altı yüzyılı geçen bir zamandan beri dünyanın üç kıtasında şimdikinin beş katı sınıra ve nüfusa eylemli olarak egemen bulunan ve bunları buyruğu altında tutan bir devletin bağımsızlığını, içimizden kim ve ne hakla fedaya ya da yeniden sınırlama ve kısıtlamaya istekli olabilir?”
İLK MANDA KARŞITLARINDAN
Egemenlik hakkının parçalanma kabul etmeyeceği vurgulanan bu yazıda, “Bağımsızlık bir bütündür, ya vardır ya yoktur. Yoksa devletin kimliği sora ermiş, ortadan kalkmış demektir” fikrine vurgu yapılıyor ve “Çanakkale’yi savunanlara bu zillet (alçalış) yaraşmaz” deniliyordu.
Ahmet Selahattin Bey, Saltanat Şûrası’nda gündeme getirilen “eski dostlar” ve “yardım eli” düşüncelerine de karşı çıktığı makalesini şöyle tamamlıyordu:
“Türkiye’nin bağımsızlığını yitirmesine varacak herhangi bir mandayı ve koruyuculuğu kendiliğimizden istemek şöyle dursun, bu yolda bir sözleşmeyi zorla bile imza etmektense, savaşanlar arasında hiçbir hukuksal bağ kurmayarak dünyada hazırlandığı sezilen ulusal devrimlerin, sosyal ve ekonomik kavgaların sonunda görünecek tanrısal adaletin ortaya çıkaracaklarını beklemek daha hayırlıdır.”
Kurmay Albay İbrahim Muhittin Bey ve Asiye Hanım’ın oğlu Ahmet Selahattin Bey, 1878 yılında Üsküdar’da doğdu, Mülkiye’den mezun olduktan sonra kamuda görev yaptı. 1905 yılında hakkındaki jurnal nedeniyle gözaltına alındı, “münasebetsiz” bulunan kitaplarına el konuldu. Meşrutiyetin ilanından sonra kitaplarına kavuşmak için çaba harcadı, başarılı olamadı.
UYARILARA KULAK ASMADI
İstanbul Hukuk Fakültesi’nde 1908 yılında devletler hukuku
dersleri vermeye başladı, 1910’da okul müdürü, bugünkü anılış biçimiyle fakülte dekanı oldu. 1918’de Eğitim Bakanlığı’nda üstlendiği Yükseköğretim Genel
Müdürlüğü görevinden üniversite rektörü Salih Zeki Bey’in görüşleri nedeniyle işten uzaklaştırılması üzerine istifa etti.
1920
başında son Osmanlı Meclisi’ne seçildi.
Oğlu yazar Haldun Taner’in anlatımıyla “alçakgönüllü, ihtirassız, tokgözlü, çalışkan ve üniversiteyi çok seven genç profesör” doktorunun “Yazarsan ölürsün, dinlen” uyarılarına kulak tıkayarak 20 Ocak 1920’de öldüğünde pantolonunun cebinden 75 kuruş, dosyalarının arasından “Heyet-i Temsiliye namına Mustafa Kemal” imzalı milletvekilliğini kutlayan telgraf çıkmıştı.
GELECEĞİN IŞIKLI KILAVUZU
Cenaze töreninde
mezun olduğu okul adına konuşan öğrencilerinden Haşim Cevdet Efendi, “Kara matemli günler içinde geleceğin ışıklı
kılavuzlarından birini daha yitirme felaketine tanık, mutsuz evlatlardan biri
olarak” üzüntülerini aktardı. Haşim Cevdet (İşcan) Efendi, okuldan mezun
olduktan sonra kaymakamlık ve valilik görevlerinde bulunacak, İstanbul Belediye Başkanlığı yapacaktı.
İstanbul Saraçhane’de Haşim İşcan Geçidi’ne açılan sokaklardan birine adı ölümünden kısa bir süre sonra
verilmemiş olsa Ahmet Selahattin Bey’i yüz yıl sonra anımsatacak birkaç makale
ve bir kitap dışında belirtiye rastlanmayacaktı.
VECDİ SEVİĞ
GAZETECİ/YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza