Olaylar Ve Görüşler

Okul, karne ve eğitim sistemi - Yılmaz ÖZDEMİR

22 Ocak 2022 Cumartesi

Türkiye’de okullar yarıyıl tatiline girdi. Yarıyıl tatili denilince akla ilk gelen, karnedir. Zaten ülkemizin eğitim sisteminde her şey karne içindir. Hemen hemen her dersin yazılı sınavları vardır. Birinci yazılı notu... İkinci yazılı notu... Üçüncü yazılı notu... Performans notları... Bütün bu notların ortalamaları alınır ve karneye dönem sonu notu olarak yazılır. Bu, sadece dersin birisi içindir.  

Eğitim sistemimizde, iyi öğrenci olmak demek, notları yüksek öğrenci olmak demektir. Okulun en iyi öğrencisini (okul birincisini) belirlemek kolaydır. Böylesi durumlarda, öğrencinin davranış gelişimine bakılmaz. Öğrencinin arkadaşlarına karşı tutumu nasıl? Başkalarının haklarına saygı gösteriyor mu? Ortak yaşam kurallarına uyuyor mu? Kamu mallarını koruyor mu? Bunlara ve bunların benzeri davranış biçimlerine bakılmaz. İlle de notlar, notlar... Yazılı sınav notları, sözlü sınav notları... 

Anne babalar da dört gözle bekler karneyi. Çocuk, karnesine göre yargılanır. O yaşlarda, içinde bir veya birkaç “zayıf” not bulunan karneyi taşımak, anne babaya sunmak ne kadar da zordur. Ailene karşı mahcup duruma düşmek, konuya komşuya “rezil” olmak, aile toplantılarından kaçmak... Bütün bunlar, gelişim çağında bulunan çocuğun dünyasını karartır. Daha o yaşta, yaşama küstürür, yaşama sevincini azaltır. Ülkemizde öğrenciler bilgi düzeylerine göre sınıflandırılırlar. İnsanları bilgi düzeyine göre sınıflandırmak, günümüzde doğru bir tutum değildir. Eskiden bilgiye ulaşmak, bilgi edinmek çok zordu. Şimdi her şey, cepte taşınan bir telefonun içinde, internette!..  

İNGİLTERE’DE SİSTEM NASIL?

İngiltere’deki eğitim sisteminde “sınıfta kalmak” veya “sınıfı geçmek” diye bir şey yoktur. Öğrenciler yaşlarına göre sınıflandırılırlar; bilgi düzeylerine göre değil. İlkokul 1. sınıftan okula başlayan öğrenci, aynı yaştaki arkadaşlarıyla, her yıl otomatik olarak bir üst sınıfa atlayarak lisenin son sınıfına kadar okur. Örneğin Türkiye’den İngiltere’ye göç etmiş bir ailenin 13 yaşında çocuğu varsa okula başvurduklarında onu, doğrudan 13 yaş grubunun oluşturduğu 8. sınıfa kaydederler. Bizdeki gibi, çocuğun ders notları, sınıf geçme belgesi istenmez. Yaşı neyse, sınıfı odur. Bizim kullandığımız anlamda bir karne de yoktur. Yazılı sınav notları, sözlü sınav notları gibi değerlendirmeler de yoktur. Böyle olunca, okul, çocuğun gelişimine, özellikle ruhsal gelişimine olumsuz etkide bulunmaz. Tatillerde çocuklar okullarını özlerler.

İngiltere’de okullar, çocuğun bilgi düzeyinden ziyade davranış gelişimine önem verirler. Dönem sonlarında veliye (bizdeki karne yerine) verdikleri raporlarda, öğretmenler, çocuk hakkında sınıf içi gözlemlerini yazarlar; derse karşı ilgisinden, davranışlarından bahsederler. İngilizler için çocuğun davranışları, bilgi düzeyinden daha önemlidir. Zaten eğitimin temel amacı, bireylerde davranış değişikliği sağlamaktır. Asıl olarak bir insanı ölçmek kolay değildir, objektifliği tartışılır. Masanın boyunu, kapının genişliğini ölçebilirsiniz; burada objektif olabilirsiniz. Söz konusu, insanı ölçmek olunca, sonucun kesinliğinden, objektifliğinden emin olamazsınız.

Charlie Chaplin’in kendisine benzeme yarışmasında sekizinci olmasına ne dersiniz? İnsanı ölçmek zor bir iştir; kesinlik yoktur. Eleme gruplarından bile çıkamayan Danimarka Milli Takımı’nın şampiyon olmasını nasıl izah edersiniz? Ölçtüğünüz şeyin hammaddesi insan ise ölçümünüzden emin olamazsınız. O nedenle öğrencilerin çoğunun korkulu rüyası olan karne uygulaması, sağlam temellere dayanmaz. Tartışmalıdır.

YILMAZ ÖZDEMİR

ÖĞRETMEN - LONDRA



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları