Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Pandora’nın Kutusu Capitol Hill’de Açıldı - Dr. A. Murat ŞENER
6 Ocak’taki
Capitol Hill baskını bir “isyan”
değil, sivil bir iktidar tarafından organize edilen açık bir darbe girişimiydi
ve kuşkusuz ABD siyasi tarihinde bir dönüm noktasıydı. Güdülen amaç, özü itibarıyla
bir seremoniden ibaret olması gereken Biden’ın başkanlığını tescil edecek 2. seçmen oylarının kayda geçmesini engellemek ve bu sayede
yeni hükümeti daha henüz başa gelmeden devirmekti.
Demokratik işleyişi, gerçek dışı itirazlarla durdurmaya çalışan Cumhuriyetçi senatörler ve
dışarıdan Kongre binasını basmak suretiyle tehdit ve baskı unsuru oluşturan
Trump taraftarları, gündemi belirledi. Yeni deliller, 6 Ocak’ta yaşananların
suikast, bombalama ve kaçırma eylemleri de dahil olmak üzere hangi boyutlara
varabileceğini gözler önüne serdi.
Öyle ki, 13 Ocak’ta Trump’ın ikinci azil sürecinin önünü açan oturum olağanüstü önlemler altında gerçekleşmiş, 20.000 milli muhafız konuşlandırılmıştı. Dahası FBI, 20 Ocak’taki başkanlık devir teslimi öncesi 50 eyalet başkentinde olası silahlı isyanların çıkabileceği yönündeki istihbaratı kamuoyu ile paylaşmıştı. Washington D.C. ordu tarafından korunan bir kale haline getirildi.
BU KALABALIK NEYDİ, BU CESARETİ KENDİNDE NASIL BULDU?
Trump bu seçimi kaybetmesinin, yalnızca
hileyle mümkün olabileceğini daha seçimler yapılmadan çok önce söylemeye başladı. Ve kaybetmesi
durumunda seçim sonuçlarını kabul etmeyeceğini
açıkladı. Nitekim 3 Kasım’dan itibaren her fırsatta seçimlerin
kendisinden çalındığı
yalanını gündeme taşıdı.
Burada dikkat çeken unsur, kendi yarattığı alternatif realiteyi, onu kült bir
lider olarak benimseyen taraftar kitlesine bitmek bilmeyen komplo teorileri,
propaganda ve kışkırtıcı söylemlerle
dayatabilmesi, onları bu yolla mobilize edebilmesidir. Öyle ki, 11-13 Ocak
Axios/Ipsos anketine göre,
Trump’ın seçim sonuçlarına itirazına destek verenler
kendi taraftarları arasında yüzde 91, Cumhuriyetçi Parti içinde ise yüzde 46 gibi ciddi bir
orandaydı.
Ellerinde, Amerikan İç Savaşı’nda ırkçı güney eyaletlerini temsil
eden Konfederasyon bayrağı, üstlerinde Auschwitz ve swastika sembolleri taşıyan
bu kalabalık, Kongre binasını Trump, Cruz, Hawley, Giuliani gibi Cumhuriyetçilerin kışkırtmalarıyla bastı. Sığ
bir milliyetçilik ve şiddet söylemiyle Nazi Partisi’nin paramiliter
kolunu da hatırlatan bu topluluk, esasında tarihin her an nasıl tekerrür
edebileceğini de bize göstermiş
oldu. Trump, 11-12 Ağustos 2017’de Charlottesville’de gerçekleşen neo-faşist ve neo-Nazi grupların
eylemlerini kınama konusunda isteksiz kalmıştı. 30 Eylül 2020’de, başkanlık
birinci münazarasında yine ırkçı grupları açıkça kınamayı reddetmiş, hatta “geride bekleyin”, “hazır
olun” demişti.
Buna karşılık, bir neo-Nazi grubu olan Proud Boys, Trump’ın bu
ifadesini logolarına eklemiş, kendi sosyal medya platformlarında da “geride bekliyoruz ve hazırız
efendim” mesajını yayımlamışlardı. 20 Aralık’ta, “6 Ocak’ta orada olun, saldırgan olun” ve 6
Ocak günü, “Pensilvanya
Caddesi’ne yürüyeceğiz. Aramızdaki zayıf olanlarımıza ülkemizi geri almaları için ihtiyaç duydukları cesaret ve gururu
vereceğiz. Çılgın gibi kavga etmezseniz artık bir ülkeniz olmayacak”
ifadeleriyle son fitili ateşlemişti.
SÜREÇ BİZE NE ANLATIYOR?
Olayların Amerikan siyasi tarihinde bıraktığı izi Daniel Byman ve
Richard Haass’ın satır
aralarında okumak mümkün.
Foreign Affairs’de Byman, bu olayın ABD’yi bir “muz cumhuriyeti” gibi gösterdiğini yazmış; Haass ise dünyada “Amerika sonrası” dönemin bir başlangıç tarihi varsa o tarihin 6 Ocak
olduğunu belirtmiştir.
ABD’li bürokratlar arasında da “dünyaya ışık saçan tepedeki şehir” miti artık sorgulanmakta. ABD güçlü bir
kurumsal devlet yapısına, sağlam bir kamuoyu ve hukuk sistemine sahip. Fakat içi boş bir milliyetçilik, artan iktisadi eşitsizlik ve
neo-liberal sisteme duyulan hoşnutsuzlukla yükselen toplumsal radikalleşme,
bugün ABD için de ciddi bir
tehdit. David Gergen, ABD içinde
artan ırkçılık ve holiganizmin birbirinden ayırdığı rekabet halinde iki farklı Amerika’nın olduğunu söylüyor.
Trump’ın başkanlık seçimini kaybetmesine rağmen almış olduğu 75 milyon popüler oy, Amerikan tarihine bir Cumhuriyetçi siyasetçinin aldığı en yüksek rakam olarak geçti. Capitol Hill’de yaşananların ardından, Trump’a Cumhuriyetçiler arasındaki destek hâlâ yüzde 45 dolayında. 11-13 Ocak Axios/Ipsos anket sonuçlarına göre, Trump destekçilerinin yüzde 92’si, Cumhuriyetçi Parti’nin ise yüzde 42’si, Trump’ın 2024 başkanlık seçimleri için tekrardan Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmasını istiyor. 9-14 Ocak SSRS anket sonuçlarına bakıldığında, Biden’ın kazandığı oyları meşru gören Cumhuriyetçiler’in oranı sadece yüzde 19’da kalıyor.
Trump, Senato’da
17 Cumhuriyetçi oyun
sağlanması durumunda suçlu
bulunacak ve siyasetten uzaklaştırılacak. Ayrıca, 14. yasa değişikliğinin 3.
maddesi uyarınca da dava açılıp, 2024 başkanlık seçimlerinde aday olmasının önü kesilebilir. Fakat burada asıl
mesele Trump değil. Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle ortaya çıkan siyasi
yalanlar ve komplo teorileri, Büyük Buhran’ın ardından Adolf Hitler’i tam 15
yıl sonra aynı söylemlerle
Almanya’nın başına getirmişti.
Sorulması gereken temel soru şu: ABD kurumsal
bütünlüğünü koruyor, fakat içerideki
kutuplaşma ve yükselen radikalleşmeye karşı ne kadar dayanabilir? Timothy
Snyder’ın da dediği gibi, tekrarlanan “büyük yalanların” rejimlerin otoriterleşme sürecinin bir parçası olduğunu insanların artık görmesi gerek.
DR. A. MURAT ŞENER
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'