Parlamenter sisteme dönülmelidir - Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Parlamenter sisteme dönülmelidir - Prof. Dr. Doğan Soyaslan

19.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Ülkemizde bir süredir cumhurbaşkanının ömür boyu seçilmesinin önünün açılması konusu tartışılmaktadır. Ömür boyu krallık veya sultanlık, özünde 18. yüzyıla kadar Avrupa’da, günümüzde ortaçağdan çıkamayan Arap devletlerinde vardır. Aydınlık çağ ile birlikte Avrupa halkları, seçme ve seçilme hakkının da insan doğasına uygun devredilmez, vazgeçilmez, kaybolmaz haklardan olduğuna inanmış, krallıkları yıkmış, demokratik cumhuriyetler kurmuştur. Demokrasi, halkın kendi kendisini idare etmesidir. Ancak halkın bu hakkını doğrudan doğruya kullanması olanaklı değildir. Ülkemizde bu hakkı beş yıllık süre için seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır. İsterse aynı temsilciyi tekrar seçebilir. (AY md. 77/1). Ömür boyu parlamenter veya başbakan olunabilir ancak ömür boyu cumhurbaşkanı olunamaz.

Halkın temsilcilerinden oluşan Millet Meclisi elbette şartlar gerektirdiğinde anayasayı değiştirebilir. Ancak anayasalar üçbeş yılda değiştirilebilir metinler değildirler. Önemli siyasi olaylara bağlı olarak gerektiğinde değiştirilebilirler. Değişiklikler, güçler ayrılığını yerleştirmek, insana daha çok özgürlük tanımak gereği yönünde olur. Ancak Türkiye’de değişiklikler, kuvvetler ayrılığının kaldırılıp kuvvetler birliğinin getirilmesi yönünde yapılmaktadır. Parlamento eliyle geleneksel, otoriter, sosyal ve siyasal yapıya dönülmektedir. Geleneksel yapı, idare edenlerin halka hâkim olduğu, bireyi tanımayan, insanların çocuklaştığı, devletin ne yapacağını bilmediği için inisiyatif alamayan kişilerden oluştuğu, üretime dayanmayan, can ve mal güvenliğinin bulunmadığı, dogmatik, insanları uyutan, toplumun gerilerde kalmasına ve kaçınılmaz olarak devletin çökmesine neden olan yapıdır.

YASAMA YETKİSİ DEVREDİLEMEZ

2010 ve 2017 yıllarında yapılan anayasa değişiklikleriyle yargı bağımsızlığı ortadan kaldırıldı. Yargı gücü ve yasama doğrudan doğruya veya dolaylı bir şekilde cumhurbaşkanına bağlandı. Aslında parlamentonun yürütme organının hâkimiyetine girmesi 8. Cumhurbaşkanı Özal ile başladı. Seçime giren siyasi partilere ilgili mevzuatta değişiklik yaparak adayları isterlerse merkez yoklamasıyla belirleme yetkisi verildi. Oysa o tarihe kadar parti üyeleri ve delegeler aday listelerini belirlemekte, merkez, belli bir oranda kontenjan adaylarını koymakta idi. Seçime giren siyasi parti liderleri kendilerine biat edecek, istenileni yapacak adayları listelerine koydular. Böylece parti grubuna ve parlamentoya hâkim oldular. Lideri sayesinde sosyal sınıfını değiştiren parlamenter, liderin istemlerini yerine getirmede hiç tereddüt etmedi.

15 Temmuz 2016’da darbe girişiminden sonra özgürlüklerin kısıtlandığı olağanüstü hal altında 16 Nisan 2017’de yapılan anayasa değişikliğiyle parlamento, hükümeti iktidarda tutma, denetleme, sorgulama yetkisinden vazgeçti, yetkilerinin önemli bir kısmını cumhurbaşkanına devrederek kendi kendisini etkisizleştirdi. Oysa parlamentonun yasama yetkisini devretme yetkisi yoktur. Parlamento suç işlemiştir.

KAYNAK ANAYASALARDA DURUM

Parlamentonun cumhurbaşkanının görev süresini bir şekilde uzatması olanaklı değildir. Çünkü cumhurbaşkanının görev süresini anayasalar zaman ve dönemlerle belirlemiştir. Bunun nedeni cumhurbaşkanının devleti otokrasiye dönüştürmesinden korkulması, özgürlüklerin kısıtlanmasıdır. Parlamentonun cumhurbaşkanını güvenoyu ve gensoruyla iktidardan alma yetkisinin olmayışıdır.

Anayasamıza kaynaklık eden anayasalardan Fransız anayasasına göre, cumhurbaşkanı beş yıl için iki dönem seçilebilir. ABD’de dört yıl için iki dönem seçilebilir. İtalya (yedi yıl) ve Almanya’da (beş yıl) birer dönem cumhurbaşkanı seçilebilir. Adı geçen ülkelerde anayasa değişiklikleri yoluyla da olsa cumhurbaşkanının görev süresi uzatılmamış, kısaltılmıştır. 1958 tarihli Fransız Anayasası cumhurbaşkanına yedi yıl için iki dönem seçilme hakkı veriyordu. Anayasada değişiklik yapıldı ve bu süre beş yıla indirildi. O tarihte cumhurbaşkanı olan Chirac, beş yıl için bir defa aday oldu, ikinci beş yıl için aday olmadı. Yedi yıllık birinci dönem yok sayılmadı. Başkan Roosevelt, İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1932- 1944 yılları arasında dört dönem başkanlık yapmıştı. Amerikan Kongresi savaşın sona ermesinden sonra başkanlık süresini kısıtlamak için 1947’den itibaren bir çalışma başlattı. 1951’de anayasaya koyduğu yeni hükümle başkanlık yapma hakkını dört yıl iki dönem ile sınırladı (22. Ek madde).

MECLİS İÇİN VAR, CUMHURBAŞKANI İÇİN YOK

Türk anayasasına göre cumhurbaşkanı beş yıl için seçilir, ikinci kez aday olabilir. (AY md. 101/2). İkinci dönem cumhurbaşkanlığı zamanında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) seçimlerin yenilenmesine karar verirse cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir, yani toplam üç dönem görev yapabilir (Anayasa md. 116/3). Milletvekili seçimi beş yılda bir yapılır. Savaş nedeniyle TBMM seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir (Anayasa md. 78/1). Savaş nedeniyle de olsa cumhurbaşkanının görev süresini uzatmak olanaklı değildir. Savaş nedeniyle Meclis’in temsil görevinin uzatılabileceğine ilişkin hüküm koyan anayasa, Cumhurbaşkanının görev süresinin savaş nedeniyle uzatılacağına ilişkin hüküm koymamıştır.

Liderlerine bağlı parlamenterlerin anayasada değişiklik yaparak cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasının önünün açılması olanaklı değildir. Bu yolun açılması kişinin egemenlik hakkının devredilmesi ve bu haktan vazgeçilmesi anlamına gelir. İnsan kendi kendini idare etmek hakkından vazgeçemez. Bu, kişinin kendini yok sayması ve kendinden vazgeçmesi anlamına gelir. Dolayısıyla milletin sahip olmadığı böyle bir yetkiye, temsilcilerinin sahip olması olanaklı değildir. Bu konuda Anayasada yapılacak değişiklik anayasanın 12. maddesine aykırı olacaktır (Hüküm Fransız İnsan Hakları Bildirgesi ve Fransız Anayasası kaynaklıdır).

İdeal siyasi rejim halkın kendi kendisini temsilcileri aracılığıyla idare ettiği parlamenter rejimdir. Parlamenterler halkı en iyi tanıyan, sorunları bilen ve gücünü halktan alan, halkın içinde şahıslardır. Aralarından birini parti lideri olarak seçerler. Liderin oluşturacağı bakanlar kurulu parlamentonun güvenoyu ile göreve başlar ve görevini sürdürür. Hükümetin politikasını doğru bulmaz ise gensoru ve güvenoyu oylaması yollarıyla başbakanı ve bakanlar kurulunu görevden alabilir. Türkiye için en uygun siyasi rejim, gücünü parlamenterler vasıtasıyla halktan alan parlamenterizmdir. 

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025