Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Aktütün Olayından Alınması Gereken Ders
Şemdinli’nin Aktütün Karakolu’nda görevli birliğimizden 17 şehit verdiğimiz son saldırı, PKK terörüne karşı izlenilen yol haritasını yeniden gözden geçirmemizin gerektiğini ülke gündeminin ilk sırasına getirmiş görünüyor. Başbakan Erdoğan, bu yol haritasını yeniden belirlemek gerektiğini, cuma günü hain saldırıyı öğrendikten hemen sonra Orta Asya gezisini yarıda keserek Ankara’ya döner dönmez söylemişti. Terörle mücadele doruğunun bu amaçla önümüzdeki perşembe günü toplanacağı ve yeni çizgilerin de saptanacağı, Erdoğan’ın o açıklamasından anlaşılmaktadır.
Gerçi Başbakan’ın açıklamasında hükümetin alınmasını düşündüğü önlemlerin başında karakolların güçlendirilmesi, haber alma eksikliklerinin giderilmesi için ABD ile ilişkilerin daha yoğun sürdürülmesi gibi konular da yer alıyor.
Ama CHP Genel Başkanı Baykal’ın dün NTV’ye verdiği özel demeçte de vurguladığı gibi, bu tür önlemlerin terörle mücadelede belirlenen zafiyetleri gidermeye yardımcı olabileceğini, ama asıl çözümün temel zafiyetler olarak bir “devlet politikası” halinde öne çıkarılması görüşü yaşamsal önem taşıyor. Dün gazetemizin başyazısında da değinilen, yine aynı gün ana muhalefet lideri tarafından vurgulanan sorun, ülkemizin karşılaştığı terörün sınır komşumuz Kuzey Irak’ta üslenmesi, beslenmesidir.
Korunaklı bölgede konuşlanmış olan çete
Oradaki yönetimin “bağrına bastığı” tartışılmayacak kadar açık kanıtlarla belirgin olan PKK örgütü, Aktütün’de olduğu gibi “korunaklı bölge”den muntazam bir ordunun sahip olabileceği ağır silahlarla saldırmış, şehitlerimizin hemen tümü o silahlardan atılmış olan bombaların şarapnelleri ile vurulmuştur. Kuzey Irak’ta konuşlanmış silahlı çetenin askeri eğitim gördüğü, erzak ve cephane sağladığı, yaralı ve hastalarının tedavi gereksinimlerini açıktan karşıladığı, sınırlarımızın içine yönelik saldırılardan sonra kaçarak yine aynı bölgeye döndüğü, bütün dünya tarafından da biliniyor.
Her defasında ya kukla devletin başkanı Talabani ya da bölgenin fiili lideri Barzani, timsah gözyaşları dökerek neler yapılması gerektiğini araştırmak amacıyla sözde komitelerin toplanması gibi aldatmaca çözümlerden söz ediyor; Türkiye’deki siyasi otoriteyi oyalama yollarına başvuruyorlar.
Daha da sıkıştırıldılar mı, Irak’ın bugünkü fiili durumunu, yani otorite karmaşasını öne çıkararak polisiye müdahalenin olanaksızlığından söz etmek gibi kaçamak yollara başvuruyorlar.
Gerçek sorumluyu saptamak
Irak’ın bugünkü karmaşa durumuna gelmesinin nedeni, ülkenin ABD işgali altında olması ise sözde merkezi hükümetin bu zaaflarının asıl sorumlusu da Washington’dur, ABD’dir.
Son saldırıdan sonra hem Irak’a nota verilerek, hem dün ABD Ankara Büyükelçisi Wilson’un davet edildiği Dışişleri Bakanlığı’nda sözlü uyarılmasını gerektiren girişim yapılarak kesin ve ciddi sonuçlar alınacağını sanmak fazla iyimserlik olacaktır.
Türkiye, dün Baykal’ın da bir kez daha altını çizdiği “önüne gelenin şamarlayacağı bir ülke olmadığını” hem “müttefik”i Amerika’ya, hem de onun her adımını onun izni ile atan işgal altındaki Irak devletine kararlılıkla anlatmalıdır.
Geçen yıl yapılan askeri harekâtın kısa süre içinde kesilmesini ve silahlı kuvvetlerimizin hemen çıkmasını öneren ABD’nin, bugün dökülen kanlardan da, Aktütün köyünü boşaltarak göç edeceklerini söyleyen bölge insanlarının perişan geleceklerinden de sorumlu olduğu da vurgulanmalıdır.
Sınır ötesi harekât için Silahlı Kuvvetler’e verilen izin tezkeresinin görüşüleceği yarınki TBMM toplantısında, sorunun bütün boyutları ile, asla sinirlenmeden, bir iktidar-muhalefet çatışması haline dönüştürülmesine dikkat edilerek ele alınması, çözüm için atılan en somut adımlardan birincisi olabilir.
Ama o arada Deniz Baykal’ın dünkü demecinde “Emirlerin İmralı’dan verilmesine göz yummak demokrasi değildir” sözlerinin de Başbakan ya da Adalet Bakanı tarafından açığa kavuşturulmasının öncelik taşıdığını söylemek istiyorum.
Gerçekten doğru mudur, bir süreden beri dolaşan bu korkunç iddia?
Ergenekon sanığı bir yazarın tutukevinde yazdığı romanın basılmak üzere dışarıya çıkarılmasına izin vermeyen adalet mekanizması, terör çetesinin kesinleşmiş müebbet hapisle cezalandırılmış başının, “Daha fazla kan, daha çok kan” direktifleri karşısında sessiz mi kalıyor?
Faks: 0 216 302 82 08
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- 'Seküler müdür kalmadı'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi