Büyük Taarruz’un 9 Eylül’de Kurtuluş’a son noktayı koymasına 2 gün daha varken, bugün ne idükleri belli olmayan soysuz kişilerin hem Ata’ya hem de zafer kazanmış kızlarına saldırılarını bahane ederek, Mustafa Kemal’in UNESCO tarafından 1981’de 100. doğum yıldönümünde Atatürk’ü nasıl yücelttiğini şöyle bir anımsatmak istedim.

***

1978 yılında toplanan UNESCO Genel Kurulu, 1981’de Atatürk’ün dünya çapında bilimsel toplantılarla kutlanmasına karar verirken şu gerekçeleri dünyaya ilan etmişti:

“UNESCO Genel Konferansı: Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancı ile,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümünün 1981 yılında anılacağını hatırlayarak,

UNESCO’nun ilgilendiği tüm alanlarda olağanüstü bir devrimci olduğunu göz önünde tutarak,

Özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşlardan birinin ilk lideri olduğunu kabul ederek,

Dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmalarının olağanüstü bir örnek oluşturduğunu ve tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din veya ırk ayrımı gözetmeden bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını hatırlayarak,

1. Eylemleri her zaman barış, uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünde gerçekleşen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ATATÜRK’ün kişiliğini ve eserinin çeşitli yönlerini ortaya çıkarmak amacıyla düzenlenecek milletlerarası sempozyum hazırlıkları için 1980 yılında düşünsel ve teknik planda UNESCO’nun işbirliği yapmasına karar verir.

2. Bu kararın yerine getirilmesi içn gerekli adımların atılması hususunda genel direktörden istemde bulunmasına karar verir.” (27 Kasım 1978)

Dünyanın şu zavallı hali

Nitekim 1981 yılında Türkiye’den ve uluslararası bilim dünyasından yetkin kişilerin toplanmasıyla sempozyum gerçekleşir. Kitabı da yayımlanır. Bildiriler Atatürk’ü çok farklı yönleriyle nesnel olarak irdelemekte ve bu büyük kişiliğin tüm liderlik ve insani özelliklerini, başarılarını ve Türkiye’nin kuruluşunun dünya çapındaki önemini ortaya koymaktadır.

Yukarıda metindeki siyahlamaları ben yaptım. Bugüne kadar bir siyasi lider için dünyanın en çok ihtiyacı olan bu kadar çok nitelikleri bir arada toplayan başka bir lider var mıdır bilmiyorum. Atatürk, tüm bu özellikleriyle dünyanın bu üç beş büyük devriminden birini gerçekleştirmeyecek de kim bize yaşanır bir ülke gerçekleştirecekti... Ve şimdi Türkiye’nin haline bakın!

Dünya bugün sıradan siyasiliklerden kırılıyor, yaşanmaz bir dünyadayız. Eşitsizlikler, savaşlar, göçler, derin sorunlar, insanlığa barış ve daha iyi bir dünya için liderlik edecek kişilik yoksunlukları diz boyu...

Bazı nitelikleri

UNESCO ile başladık, Prof. Dr. İsmet Giritli’nin, yukarıda aldığım UNESCO’nun kararının bulunduğu Kemalist Devrim ve İdeolojisi kitabından, bu kez Prof. Dr. Sadi Irmak’tan Atatürk’ün özelliklerini özetlediği paragrafı da alayım:

“O pozitivisttir, mistisizmin karşısındadır. Rasyonalisttir, aklın egemenliğine bağlıdır, realisttir, pragmatisttir, doktrin katılığına ve dogmatizme karşıdır, Kemalizm donmuş bir ideoloji değil bir görüş doğrultusudur, milliyetçiliği Osmanlıcılığa, İslamcılığa, Turancılığa, emperyalizmin her çeşidine karşıdır. Özgürlükçüdür, dinin devlet ve devletin din üzerine baskısına dine saygısızlığa karşıdır.”

***

Tabii ki bağımsızlıkçıdırAtatürk.

Yukarıdaki nitelemelerin birçoğunu Atatürk’ün bilimsel, sorgulayıcı ve eleştirel düşüncesi altında toparlayabiliriz.

Avrupa şampiyonu kızlarımız, Atatürk’ü yeniden büyüttüler.

Soysuzların ve köksüzlerin saldırıları, Atatürk’ün giderek daha çok büyümesine duydukları öfkeden ibarettir.

Hiçbirini gündeme getirmeyin. Şunu dedi, bunu dedi demeyin. On paralık kişiliklerini gündeme taşımayın...