Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Of Oof ki Ooof...
Ne oldu demeyin, dinci kafanın, anlayışın, ideolojinin baskısı, etkisi ve yönetimi altına giren yargı, bir yandan da şeriat mahkemeleri gibi çalışmaya başladı! Fazıl Say, o güzelim bilge insan Ömer Hayyam’ın, üstelik kendisine gelen bir dörtlüğü izleyicilerine gönderdiği için, sözde dinci bir kişi tarafından şikâyet edildi ve dini aşağılamaktan 10 ay ceza aldı!
\nDaha ne olsun!
\nBu ceza neyin cezası demeyin, bu, Türkiye’nin iktidar tarafından İslami muhafazakârlaştırılmasının bir sonucu, ürünü, cezası... artık ne derseniz deyin... İslami muhafazakârlık ne demek? Ülkemizdeki aydın kılıklı paçoz kafaların bir türlü görmediği, iktidarın muhafazakâr gibi görünen ama aslında “şeriat uygulamaları”nın bir uzantısı ve parçasıdır.
\nBu ceza ancak şeri nitelikli bir kurumun verebileceği ceza olabilir. Bizim mahkemeler bir yandan medeni kanunlara tabi gibi dururken, öte yandan da İslamcı iktidarın anlayışına uygun, İslami ceza kesme uygulamalarına başladılar. Bu uygulamalar, örneğin dini temelli her şeyi koruma, kollama, şikâyetleri görmeme; hatta eğer uygulamaya kalkacak savcı, hâkim vb. olursa canına okuma şeklinde (Bakınız İlhan Cihaner!) zaten çoktaaan başlamıştı...
\nŞimdi Fazıl Say’a verilen 10 aylık cezanın komikliği de var: Ömer Hayyam’a ait olduğu bile bilinmeyen bu dizeleri kendisi yazmadı, kendisine geleni olduğu gibi başkalarına gönderdi... Üstelik, Fazıl Say dışında yüz binlerce kişi aynı dörtlüğü, kendi izleyenlerine gönderdi... Yani ‘uydurulan suç’a katılmış yüz binler var! Ama yüz bin kişiden sadece Fazıl Say seçiliyor, mahkûm ediliyor... Ayrıca Twitter’da insanların kendi aralarında oldukça özel sayılabilecek bir yarı kapalı haberleşme de söz konusu! Doğrudan bir insana hakaret yok, doğrudan suçlama yok, doğrudan yazılmış bir şey yok... Ama mahkûmiyet var!!!
\nÇünkü Fazıl Say, ateist olduğunu açıklamış biri... Fazıl Say’a “ateist”likten bir dava henüz açıl(a)mıyor... Onun da zamanı gelir... Bütün ateistler dinci faşistlerin kin ve intikamlarından kendilerine düşen payı tadarlar! Fakat, bugünkü koşullarda, ceza yasasında ateistliği resmen suç kılmak gibi aptalca bir politika izlemek yerine, bir punduna getirip başka bahaneler ileri sürerek mahkûmiyetlerine gitmek, daha akıllıca bir yol!
\nFazıl Say’ın mahkûm edilmesine gelince, bu Twitter’da göndermesinin ötesinde bir özel durum: O, Cumhuriyetçi, Kemalist, demokrat, yaratıcı bir insan! İktidara karşı bir aydın ve sanatçı duruşunu sık sık dile getiriyor... Esas suçu bu, bu tutumu üstüne üstlük ateistlikle de birleşince cezayı hak ediyor!! Kimse bu iktidarı hiç mi hiç sevmek durumunda değil. Hatta nefret ettiğini bile dile getirmek, bir insan hakkı ve özgürlüğü konusudur!
\n***
\nNe demiştik? Tepeden İslami (muhafazakârlığın ülkemizdeki adı) uygulamalar o kadar dört bir yanı sardı ki, işte mahkemeler de bu anlayışa uygun davranıyor... Hangi İslami uygulamalar demeyin: Dini anlayışlar söz konusu olunca, akan suların durduğu zamanları yaşıyoruz...
\n• En sondan başlayalım, çünkü en son büyük darbe buradan vuruldu: 4x4x4 eğitim yasası, çocukluktan itibaren gençliği din bağnazlığına - şeriat anlayışına kelepçeleme amacını taşıyor. İnsanlar semtlerinde normal okullarının imam hatipleştirilmesine karşı mücadele etmeye yöneldi artık!
\n• Kız çocuklarının başları, okullarda iktidarın dini anlayışına uygun olarak, devlet zoruyla türbanlaşıyor. Tam bir toplum mühendisliği görülmemiş bir düzeye yükseldi, yani iktidar bütün toplumu kendine benzetecek... din dersi zorunluluğu baskıyla dayatılıyor. Okullarda laik öğretmenlere hayat dar ediliyor. Okul müdürlüklerinde iktidardan yana olmayan kimse kaldı mı?
\n• İçki yasağı her açıdan pratikte resmen uygulanıyor. En büyük vergiler içkilere konuyor ve Anadolu kentlerinde halka ait açık alanlarda bir bira içmek bile yasaklı hale geldi...
\n• Bir araştırmaya göre, TRT’lerde dini içerikli yayınların zamanı 10 kez arttı... Kökten İslamcı dernek, vakıf vb’lerin sayısı ve bunların etkinlikleri bütün halkı kuşattı...
\n***
\nYıllar önce (2007) İlhan Selçuk’un yönetimindeki Cumhuriyet “Tehlikenin Farkında mısınız?” kampanyası açmıştı, anımsayan var mı? Tabii ki var, Cumhuriyetçiler öyle kolay unutmaz! İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinden Hakan Güneş’in “Türkiye’de Şeriatı Beklerken: Muhafazakârlaşmadan Şerileşmeye Teo-demokratik Geçiş” başlıklı yazısı, Cumhuriyet’in 2007’lerde başlattığı uyarıcı görüşlerinin, yayınlarının bugün geldiği noktayı güzel özetliyor. İnternette Sendika.Org sitesinden bulup okuyun!
\nHakan Güneş, hani nerede şeriat diye soran, şeriat değil darbe tehlikesi var diyenlere diyor ki: Şeriatın aniden gelip uygulamalarına başlamasını bekliyorlar. Oysa bütün İslam ülkelerinde şeri uygulamalar kendine göre hayat bulur. İktidar, Türkiye’ye uygun şeri anlayışını, her geçen zaman uygulamalarda artırarak geliştiriyor...
\nGericiliğin kolları toplumu sardı! En son Fazıl Say’ı içeri aldı!
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'