‘Şimdiki rektör atama sistemi kötü, üniversite birbirine giriyor’
Orhan Bursalı
Son Köşe Yazıları

‘Şimdiki rektör atama sistemi kötü, üniversite birbirine giriyor’

01.11.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Cumhurbaşkanı, tüm rektörleri atama yetkisini almak için çok çalıştı. Bunun için, o zamanki rektör atama sistemini kötülemesi, ülke yararına olmadığını söylemesi gerekirdi.

2016 Ağustosu’nda AKP, Meclis’e rektör atama yetkisinin cumhurbaşkanına verilmesini öneren bir yasa önerisi verdi; Meclis’te itirazlarla karşılanınca, önerge geri çekildi. Fakat Erdoğan kararlıydı. İki ay sonraki akademik yıl açılışını, 181 rektör ile senato üyelerini, YÖK Başkanı’nı, başbakan yardımcılarını, ilgili bakanları ve generalleri toplayarak sarayda yaptı.

Konuşmasında “Üniversitelerimizde halen var olan, rektör adaylarının öğretim elemanlarının oylarıyla tespit edildiği sistemin kendisi bir sorun haline dönüşmüştür. Görünüşte demokratik olan rektörlük seçimleri üniversitelerde gruplaşmaları, hizipleşmeleri, kırgınlıkları artıran bir işleve bürünmüştür” diyerek üniversite içinde zaten çok yıkıcı bir şekilde yaşandığını anlattı seçim sürecinin. Atama yetkisi kendisine verilince, tüm bu sorunlar çözülecekti!!!

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

Hemen iki hafta sonra, 29 Ekim’de kanun hükmünde kararname yayımladı ve rektör seçimlerini kaldırdı. Daha önce rektör atanmasında 15 yıl olan profesörlük hizmet süresi üç yıla indirildi. Böylece yeni profesör olmuş AKP’ye yakınları hemen atayabilecekti. 15 yıllıklar arasında istenilen siyasi nitelikte aday bulamayabilirlerdi!

YÖK, rektörlük başvurularını inceliyor, cumhurbaşkanına üç aday bildiriyor, o da atıyor. Cumhurbaşkanının kimleri istediği, kimlere başvuru yaptırıldığı ve kimin atanacağı belli olan bir süreç.

Eski sistemde üniversitede sandık kuruluyor, YÖK, en çok oyu alan altı aday sayısını üçe indiriyor, cumhurbaşkanı da onlardan birini atıyordu. Seçimlere iktidara yakınlar da katıldığı için, seçimde kaç oy aldığının önemi kalmıyor, mesela 6. sırada en az oyu almış birisi cumhurbaşkanına önerilebiliyor ve atanıyordu. Genellikle de böyle oluyordu. Yani bu atama sistemi de üniversitenin iradesini yansıtmıyordu, irade adeta iğfal ediliyor, istenilen atama yapılıyordu.

Abdullah Gül zamanında da Erdoğan zamanında da seçimlerin birincileri genellikle atanmamıştı.

PEKİ, NE OLDU ŞİMDİ?

Saray atamaları sorun mu çözdü? Hayır, daha derin ve üstelik liyakat ve akademik bilimsel sorunlara yol açtığı gün gibi ortada.

Zaten mesele “Aman öğretim üyeleri arasında bölünmeler oluyor, seçimlerde bunu önleyelim” değildi.

Cumhurbaşkanı, tüm atamaların kendine ait olmasını seven bir lider. Neden üniversite rektörlerinin atamasını kendisi doğrudan yapmasın?

Bu daha garantili bir “benim rektörüm” süreci.

Ayrıca atayacağı kişinin o üniversiteden de olması gerekmiyor. Dışarıdan birini de (Mesela M. Bulu gibi) getirip üniversitenin başına oturtabilir.

Partide görev yapmış politikacıları da getirip mesela Dokuz Eylül gibi üniversitelere atar.

Yani bunun için üniversiteye hesap mı verecek!

Kimmiş buna itiraz edecek öğretim üyeleri, öğrenciler, çalışanlar!

BÖYLECE ÜNİVERSİTELERİN DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDI

Rektörlerin pek çoğu, tıpkı AKP iktidarı gibi davranmaya başladı üniversitelerde.

Kadrolaşmalar... Har vurup harman savurmalar... Yakın aile ilişkileri içinde üniversitelere insanlarını doldurmalar...

İstifa etmesini istediklerine aylar boyunca mobbing uygulamalar...

Kadro doldurmalarda, atamalarda iktidara yakınları seçmeler...

Rektörlerin pek çoğu kendilerini atayanın suretleri gibi.

SİSTEM KÖTÜ... SİYASİLEŞTİ TAMAMEN

Eskiden de kötüydü, şimdi daha kötü oldu.

Normal olan, üniversitelerin başına, üniversiteyi bilimsellikte, araştırmada, çevreye ve ülkeye hizmette hızla yükseltecek, nitelikleri yüksek veya yönetim profesyonellikleri açık ve seçik, üniversitede liyakate öncelikli önemi verecek insanları getirmek gerekir.

Bu doğrudan ülke meselesidir, Cumhurbaşkanı’nın siyasi tercihleriyle zerre ilgili olmaması gerekir.

Bunun için mütevelli heyetleri olmadığından devlet üniversitelerinin bizzat arayışa çıkması gerekir. Senatolar bu arayışı üstlenebilirler mi, bilmiyorum. Üstün nitelikte insanları seçebilir ve rektör olarak kendileri atayabilir.

Bakın sandık konsun, en çok oyu alan rektör seçilsin demiyorum. 

Yazarın Son Yazıları

Şu 29 maddeye noldu ey komisyon? Yanıt: DEM istemedi!

CHP, “Öcalan’a serbestlik, anayasa değişikliğine DEM desteği, PKK’ye ülkede siyaset yapma özgürlüğü” komisyonuna katılırken demokratikleşme olmadan Kürt sorunu çözülmez diyerek 29 maddede bir paket sunmuştu, hatırlatmak istedim özetle de olsa...

Devamını Oku
04.12.2025
Ümmet: Parçalanmış bir Türkiye

Dünkü yazımın sonu “Peki niye şimdi ümmet” sorusuyla bitiyordu. Yer darlığından yanıtı yoktu.

Devamını Oku
02.12.2025
İmralı ve PKK’nin ‘ümmetçi Türkiye’ söyleminin anlamı ne?

Bugüne kadar seküler parti havası basan Kürt milliyetçi siyasal hareketini bir süredir “ümmet” heyecanı bastı.

Devamını Oku
01.12.2025
CHP’yi kurultay sonrası çok zor bir dönem bekliyor

CHP programını yeniledi, parti meclisini 80 kişiye çıkararak kapsayıcılığını ve halk nezdinde temsiliyetini artırdı, büyük bir inançla Özgür Özel iktidara geleceklerini söyledi.

Devamını Oku
30.11.2025
Adeta yargısız infaz kararı

Evet Fatih Altaylı’ya verilen 4.2 yıllık mahkûmiyet kararı, sözlerinde açık bir tehdit asla olmayan ve doğrudan cumhurbaşkanını hedef almayan, ana fikri Türk halkının seçimlerde oy kullanmayı artık çok sevdiği ve bundan asla vazgeçmeyeceği idi.

Devamını Oku
27.11.2025
DEM’in kaçırdığı, CHP’nin yapması gereken

CHP’nin “çözüm” komisyonuna katılırken verdiği sözü tutması iktidar kanadını ve bu kanada eklemlenenleri rahatsız etti.

Devamını Oku
25.11.2025
Yeni seçim ittifaklar olasılığına bir bakış ve sırat köprüsünde yürüyenler

Dünkü yazımın sonunda şu cümleler vardı: Süreç zaten yeni ittifaklar yaratacak ortama itildi.

Devamını Oku
24.11.2025
Neden İmralı dayatması? Çünkü sürecin lideri!

Evet, apar topar ve medyaya kapalı bir toplantı ile milletvekillerinden oluşan ve 5 kişi olacağı söylenen bir heyet, İmralı Adası’na gidecek.

Devamını Oku
23.11.2025
İddianamede yaldızlı bir casus öyküsü

İddianamede Eylem 13 başlığı altında çok ciddi bir iddia var:

Devamını Oku
17.11.2025
Burası Türkiye abicim, yarın ne olacağını kestirmek zor

AKP çok şükür kendinden önceki sağcı iktidarların izinden giderek ülkeyi, geçmişe kıyasla en büyük ekonomik çöküşe ve yoksullaşmaya itti.

Devamını Oku
16.11.2025
Olağanüstü döneme olağanüstü iddianame

4 bin sayfalık iddianame mi olurmuş?

Devamını Oku
13.11.2025
Millet, ‘dâhi adam’ın bu topraklardan çıkmasının gururunu yaşıyor

AKP’den önce 10 Kasım’larda sirenler çaldığında köprüde, caddelerde sokaklarda durmayan araçların ve yayaların sayısı hatırı sayılır ölçüde fazlaydı.

Devamını Oku
11.11.2025
Cumhuriyetin temeli ve Ata’nın bize mirası 3+2 altın anahtar

Bugün büyük Türk’ü anıyoruz.

Devamını Oku
10.11.2025
Üniversite diploması ne kadar değerli

ABD’de Gallup’un ağustos ayında gerçekleştirdiği anket ilginç sonuçlarıyla tartışma yarattı...

Devamını Oku
09.11.2025
Mesele salt İmamoğlu değil, yenilikçilik ve yerellik

Ekrem İmamoğlu’na casusluk suçlamasının hemen ardından oğlu ve babasının sorguya çekilmesine sıra geldi.

Devamını Oku
06.11.2025
Ahmet Türk ve hayal alemi

DEM heyeti ile cumhurbaşkanı arasında son yapılan ve sonucu merakla beklenen görüşme üzerine bir açıklama beklerken cumhurbaşkanı hukuk başdanışmanlarından Mehmet Uçum merakımızı giderdi.

Devamını Oku
04.11.2025
İstanbul ‘iş bilmez kadir bilmezler’in mi elinde? Peki ‘Biz ihanet ettik’ kim dedi?

Cumhurbaşkanı, İstanbul’un en değerli havaalanı Atatürk Havaalanı’nın yıkılarak yerine yapılan “millet bahçesi”ni ziyaret etmiş ve “İstanbul’umuzu iş bilmez, kadir kıymet bilmez, tarih ve medeniyet şuurundan yoksun kifayetsizlerin insafına terk etmiyoruz. İstanbul bizim göz bebeğimizdir. Bu aziz şehrin bir fetret devri daha yaşamasına gönlümüz asla razı değil” demiş.

Devamını Oku
03.11.2025
Bayrampaşa’ya çökme, genel seçimlerin provası mı?

Bayrampaşa Belediyesi’ni “ele geçirme eylemi” tam bir milli iradeyi hava cıva gören bir iktidar anlayışının tipik örneğidir.

Devamını Oku
02.11.2025
En büyük iki devrim: Ulus ve kadın devrimi

Bu döneme özgü karamsarlıkları erteleyerek bir de şu açıdan bakalım: Atatürk’ün Cumhuriyet hedeflerine önemli ölçüde varılmıştır; bu hedeflerin artık geri döndürülemez olduklarına, tüm Türkiye’nin dün Cumhuriyeti ve Atatürk’ü olağanüstü sahiplenmesiyle sürekli tanıklık ediyoruz.

Devamını Oku
30.10.2025
Casuuusss... Cephanelerini çabuk tüketiyorlar... Hedef Tele1 miydi!?

Yahu bekleyin kardeşim, insanları en çok etkileyebilecek bir konuyu...

Devamını Oku
27.10.2025
İslamcı ‘muhafazakâr demokrat’ olabilir miydi?

“Muhafazakâr demokrat”ların en son numarası, bertaraf etmek istedikleri muhalif rakiplerini casuslukla suçlamak oldu.

Devamını Oku
26.10.2025
Ya İmralı gelsin veya İmralı’ya gidelim!

Evet, DEM (ve tabii ki Kandil) “terörsüz Türkiye” komisyonunu, daha doğrusu AKP iktidarını ve MHP’yi, Öcalan’ın serbest bırakılması noktasına indirgedi ve sıkıştırdı.

Devamını Oku
23.10.2025
Demokrasi yoksa ne çözümü!

Tarafların pozisyonuna bakalım, evet yeniden, fotoğraf net olarak görülmezse politika üretilemez ve kararlar alınamaz.

Devamını Oku
21.10.2025
Ey Meclis milletvekillerine sahip çıkma özgürlüğün de mi yok

Önce: Merkez Bankası başkan yardımcısının dolandırıcılık suçlamasıyla hakkında soruşturma açılmasına şaşırdık mı, hayır demeyeceğim ama evet de diyemiyorum.

Devamını Oku
20.10.2025
Tek tek avlanmak ve hukuka sahip çıkmak

Fatih Altaylı’ya 5 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası isteniyor.

Devamını Oku
19.10.2025
Tek adamlık için şarttı: AKP içinde büyük tasfiye

İki yazıdır AKP’nin 2 yıllık iktidarı süresi içinde mutlak iktidara, tek adam rejimine giden yolların nasıl açıldığını yazıp duruyorum.

Devamını Oku
16.10.2025
Mutlakiyete giden süreç: Ordu ve yargının dönüştürülmesi

Dünkü yazım, tek adam rejiminin başlangıç noktası üzerineydi:

Devamını Oku
14.10.2025
Başlangıç noktası: Denge denetleme yıkılınca varılan yer

Demokrasiye zerre inanmayanlar, iktidara gelince adım adım mutlak iktidarlarını kurmak için kolları sıvarlar.

Devamını Oku
13.10.2025
Siyaset ağlarını örüyor, hukuka aykırılığın anlamsızlığı ve İmralı tahterevallisi

Bayrampaşa Belediyesi’ne, başkan ve arkadaşlarına çekilen operasyonun yanı sıra, CHP meclis üyelerinden bir kaçını hayatlarından adeta bezdirerek partilerinden istifa ettirilmeleri ...

Devamını Oku
12.10.2025
Nobel Ödülleri: Bilim gelişmenin ve yeni ufukların anahtarıdır

Aziz Sancar, en üst düzey ve özgürce araştırmaların yapıldığı ülkelerden birinde, ABD’de, günde 16-18 saat çalışarak ve merakının peşinde koşarak, odaklandığı konuyu çözmek için yöntemler geliştirerek DNA’nın, ikili zincirdeki bozulmaları nasıl onardığını gösterdi.

Devamını Oku
09.10.2025
Ülkeyi, ekonomiyi altın alanlar mı batırdı... Belirsizlikler dorukta

İktidarın gözü milletin altınlarında...

Devamını Oku
07.10.2025
Bir fotoğrafın düşündürdükleri: Kimse yanılsamaya kapılmasın

Meclis’in açılış resepsiyonunda cumhurbaşkanının iyi bir halkla ilişkiler girişimi ile siyasi parti liderlerini davet ederek verdiği gülücüklerle dolu toplu fotoğraf en önemli tartışma konusu oldu.

Devamını Oku
05.10.2025
Nobel Barış Ödülü merakı ile boşa koşan adam

Netahyahu-Trump’ın baş başa hazırladığı plan kime yarar...

Devamını Oku
02.10.2025
Büyük yoksullaşma ve çöküşün anatomisinden paylaşımlar

Ülkede hiç bu kadar büyük yoksul kitleler ve giderek daha az sayıda büyük zenginler yaratılmamıştı.

Devamını Oku
30.09.2025
ABD karşısında tarih boyunca hep kaybettik, çünkü...

Çok şey konuşuldu cumhurbaşkanının ABD ziyareti üzerine.

Devamını Oku
29.09.2025
Tunç’un bağımsız tarafsız yargısı Gökçeklere neden işlemiyor?

Haftada birkaç kez her ciddi karın ağrısı hukuk olayı ortaya çıktığında, “Türkiye bir hukuk devletidir, yargı bağımsız ve tarafsızdır...

Devamını Oku
28.09.2025
İptalciler mi daha hukuksuz, AKP yargısı mı... Ve yarı hiyerarşisine reddiye

Dün komik olaylar yaşandı.

Devamını Oku
25.09.2025
Kongre gri alanları ve operasyonel sözde muhalefeti bitirdi

Hukuku, yargıyı tamamen elinde tutan, yargıçları mahkemeleri atayan, farklı karar veren mahkemeleri dağıtan, dahası beğenmediği yargıçları üstelik rütbesini düşürerek sürgüne gönderen, AKP’li avukatları yargıç yaparak İstanbul’da CHP 38. kongresini iptal ettirerek üstelik onlara mutlak butlan (kongreyi yok sayma) kararı aldırmaya çalışan iktidar değil, sanki bizzat CHP’nin kendisi...

Devamını Oku
22.09.2025
Temiz bir iktidar hayal değil, bu ülke bunu çoktan hak etmiştir

Anlamakta zorluk çekiyorum.

Devamını Oku
21.09.2025
Devlet partisi belediyeleri tuzakla ele geçiriyor: İkinci aşama

İsmail (Saymaz) iyi slogan üretti: “Ya AKP rozeti takacaksın ya da kelepçe”.

Devamını Oku
18.09.2025