Özdemir İnce

‘Anadolu kültürü ve Türk kimliği üzerine’

27 Aralık 2019 Cuma

Bizim İslamistlerin (İslamcıların) en müzmin (sorunu değil) hastalığı Anadolu kültürüne değil

yüzeysel İslama bağlanmalarından kaynaklanıyor. Çünkü bilmiyorlar, ilgilenmemişler ama 11. yüzyılda düşüşe geçen İslama bağlanmışlar. Osmanlı da aynı hastalıktan beyin felcine uğramıştı.

***

Ordinaryüs Profesör Sosyolog Hilmi Ziya Ülken’i (1901-1974) bilir misiniz?

İstanbul’da doğdu. Ortaöğrenimini İstanbul Sultanisi’nde (İstanbul Erkek Lisesi) tamamladı. 1921’de Mülkiye’den mezun oldu. Çeşitli şehirlerde öğretmenlik ve memurluk yaptı. 1933’te yeni kurulan İstanbul Üniversitesi’ne Türk medeniyeti doçentliğine tayin edildi; ardından araştırma yapmak üzere Berlin’e gönderildi. Döndüğünde üniversitede Türk tefekkür tarihi, mantık, değerler teorisi, İslam felsefesi, ahlak, sistematik felsefe ve sosyoloji okuttu. 1941’de profesörlüğe yükseltildi. 1949’da Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne geçti; bu fakültede emekli oluncaya kadar mantık ve sistematik felsefe kürsüsünde ders verdi. 1957’de kendisine ordinaryüs profesörlük unvanı verildi. 1968’de açılan Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde eğitim ve ilim felsefesi okuttu. 1971’de yaş haddinden emekli oldu, ancak ilahiyat fakültesindeki görevini 1973 yılına kadar sürdürdü. 5 Haziran 1974’te İstanbul’da vefat etti. İlmi faaliyetlerinin yanı sıra edebiyat, resim ve hat çalışmaları da yapan Hilmi Ziya Ülken, Fransızca, İngilizce, Almanca ve Arapça biliyordu.

***

Çalışma alanının genişliği, bilgi ve kültür derinliğiyle dünyada “beyin oburu” olarak ünlenen Hilmi Ziya Ülken, Cumhuriyet uygarlığının en önemli burçlarından biridir. İslamcıların ve etnik milliyetçilerin bilgisi dışında kalması bir yana Cumhuriyetçi kuşakların da onun cömert bilgisinden, ne yazık ki, yeterince yararlandığı söylenemez. Onun mutlaka okunması gereken Anadolu Kültürü ve Türk Kimliği Üzerine (Ülken Yayınları) iki kısa alıntı yapmakla yetineceğim.

***

Türk milleti şu halde, etnik bakımdan Orta Asya Turanî kavimlerinden olan Oğuz kavmine, vatan bakımından tarihî bir teşekkül olan Anadolu ve bir kısım Rumeli’ye, din bakımından İslâmiyet’e, medeniyet bakımından modern milletler medeniyetine bağlı olan; fakat bu unsurları yan yana getirmeye lüzum olmayacak surette, bin seneden fazla bir zamanda onların kaynaşmasından, bir vatan üzerinde kültür birliğinin kurulmasından doğmuştur. Bu kaynaşma, bu birlik memleketin her tarafında açıktan açığa kendini gösterdiği halde, Tanzimat ruhu ve başka Turanî kavimlere mensup olanlar, Türk milletinin teşekkül seyrini bilmeyen, onu yadırgayanlar bu memlekette daima gerçekten uzak şeyler düşünmüşler ve imkânsız hayaller teklif etmişlerdir. Meselâ zannetmişlerdir ki Türk milleti eski ırk köklerinden ayrılmakla, yeni bir vatan ve yeni bir kültür kurmakla şahsiyetini kaybetmiştir. Böyle bir iddia Fransız, İngiliz milletleri için ne kadar yersizse, Türk milleti için de o kadar yersiz ve yanlıştır.” (s.412)

***

Anadolu’ya Selçukîlerin milyonlarca kişilik büyük kitleler halinde gelmiş oldukları kolay kolay iddia edilemez. Esasen Selçuk akını büyük bir muhaceret olsa bile bunun bir kısmının Horasan, İran, Azerbaycan yolu üzerinde kalmış olması lâzım gelir. Çünkü bu akın Selçuk, Tuğrul, Melikşah ve Alparsan zamanlarında, yani en aşağıdan bir asırlık bir zamanda olmuştur. Şu halde Selçukîler Anadolu’ya yerleştikten sonra orada milyonlarca Müslüman-Türk nüfusun bulunması eski Paflagonya, Frigya, Kapadokya, Bitinya, Lidya, Karya, Likya. vb... ahalisinden büyük bir kısmının Türklüğü ve İslâmlığı kabul etmiş olduklarını gösterir.” (s.415)

***

Arapların fetih ve yağma ekonomisinin sona ermesiyle birlikte komaya giren İslamı Selçuklular ve Osmanlılar ellerinden geldiğince hayatta tuttular ama yazgılı sonuçta Osmanlılar da İslam dünyasının yıkılış anaforundan kurtulamadılar. Türkiye, ne mutlu ki Cumhuriyet sayesinde bu tsunaminin yıkımından kurtulmayı başardı. Başarmıştı. Şimdi, ne yazıktır ki R.T.Erdoğan’ın liderliğini yaptığı çağdışı bir kadro, ülkeyi Müslüman Arap cehennemine götürmeye çalışıyor. Ama kesin olan şu ki Anadolu’nun kadim halkı kefeni gene yırtacak ve sırtına yapışmış kene Hades’i boylayacak.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları