Bir tuhaf hesaplaşma (2)
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Bir tuhaf hesaplaşma (2)

13.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bu yazıya 1991 yılından başlayalım. Neler olmuştu o 1991 yılında: 1985 yılında yönetime gelen, SSCB’nin son lideri Mihail Sergeyeviç Gorbaçov görevinden istifa etmişti. Gorbaçov, perestroika (yeniden yapılanma) ve glasnost (açıklık) adını verdiği girişimle Soğuk Savaş’ı bitirdi. Bu girişim SSCB Komünist Partisi’nin siyasal öncülük ve üstünlüğünü yitirmesine ve sonrasında da SSCB’nin dağılmasına yol açtı. Bu marifetinden sonra1990 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. 

SSCB’nin dağılması iyi mi yoksa kötü mü oldu, dağılma sürecinin tarihçesi bu yazının konusu değil. Ne olduysa oldu, SSCB 26 Aralık 1991 günü Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti’nin üst meclisi olan Milletler Sovyeti’nin aldığı karar ile resmen dağıldı. Dağılma sırasında kan dökülmedi, her şey gayet uygar ve barış içinde olup bitti.

***

Efendim, yıl 2009, aylardan kasım. Fransız hükümetinin La Saison de la Turquie en France (Fransa’da Türkiye Mevsimi, 1 Temmuz 2009-31 Mart 2010) programı dolayısıyla Strasbourg’dayız. 26 Kasım 2009 günü Kléber Kitabevi’nde konuşma yaptıktan sonra, Ülker’le Avrupa Birliği-Türkiye konulu açıkoturumu dinlemek için Strasbourg Üniversitesi’ne gittik. AB temsilcisi hatunun müdahalede bulunduğum konuşması dışında öteki konuşmaları unuttum. Hatun, Türkiye’nin AB’ye neden alınmaması gerektiğini bi güzel anlattı. Konuşması bitince elimi kaldırıp söz istedim. Konuşmam özetle şöyleydi:

“Bir edebiyat ve gazete yazarı olarak konuşuyorum. Sovyetler Bıirliği’nin 26 Aralık 1991 günü dağılmasından 12 yıl sonra 2004 yılında, başta Baltık ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya olmak üzere Slovenya, Slovakya, Polonya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ını; 2007 yılında da Bulgaristan ve Romanya’yı, toplam 11 eski komünist ülkeyi Avrupa Birliği’ne aldınız. 

Size neden diye sormuyorum, çünkü nedenini biliyorum, şimdi söyleyeceğim: Aynı kadrodan Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya’yı 1999 yılında; Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, ve Slovenya’yı 2004 yılında; bu yıl 1 Nisan 2009’da da Arnavutluk ve Hırvatistan’ı NATO’ya aldınız. Neden, bu ülkeler demokrasi ve ekonomi bakımından Türkiye’den daha iyi durumda mı? Hayır! Oysa Türkiye ile Avrupa Birliği’nin, o zamanki adıyla  Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun (AET) 12 Eylül 1963 taraihinde imzaladığı bir Ankara Anlaşaması var.

Şimdi gelelim asıl soruna: Bu ülkeleri önce Avrupa Birliği’ne, sonra NATO’ya günümüz Rusyası’nın önüne yeni bir demir perde çekmek için aldınız. Rusya’yı engellemek değil, Rusya’nın içine girmek istiyorsunuz. Bu ülkeleri kendi amaçlarınız için kullanacaksınız. Türkiye zaten NATO’nun sadık üyesi, Avrupa Birliği’ne girmesi gerekmez... Böyle değil mi?”

Hık, mık... Cevap yok!

***

Bildiğimiz gibi Hırvatistan 2013 yılında, Karadağ 2017 yılında, Kuzey Makedonya da 2020 yılında NATO’ya alındı. Sıra Ukrayna’ya gelince doğal olarak cıngar çıktı. Rusya zaten yıllardır uyarıp duruyordu. 

Yahu kardeşim (yani ABD, AB ve NATO) Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı 1991 yılında kavgasız-döğüşsüz sona ermiş, eski komünist ülkeleri Avrupa Birliği’nin ve NATO’nun kanatları altına almışsın, komünizm tehlikesi sona ermiş, keyfin gıcır mı gıcır, daha ne istiyorsun? Üstelik kimlik mikrobuyla, Turuncu Devrim’le Yugoslavya’yı tarumar etmişsin, bu da yetmemiş, Gürcistan’ı NATO’ya almaya kalkmışsın; Arap Baharı martavalıyla Mağrip’ten Maşrık’a Arap ülkelerini tarumar etmişsin, İslamcı terör örgütlerini besleyip ortaya salmışsın! Irak ve Libya’da NATO’nun ne işi var? 

Ukrayna’da utanmadan suçlu arıyorsunuz? İzin verirseniz ben adlandırayım sorumlu ve suçluları: ABD, NATO, AB ve Ukrayna! Rusya kendini savunuyor! Bu ne biçim “savunma” diye sorarsan, sıkıştırılan kedinin savunması. Bir kediyi sıkıştırmayı kimseye tavsiye etmem.

Ukrayna Prezidenti Zelenski ve Dışişleri Bakanı neden ABD ve NATO’ya sitem ediyor, kendi yanında savaşmadıkları için mi? Demek ki bu iki taraftan da söz almış anlaşılan, Ukrayna ile arası bozuk komşularından biri kendisine karşı aynı muameleyi yapsaydı ne yapardı? Kendim ettim kendim buldum durumu. Ukrayna’ya silah yardımı ve maddi yardım yapıp güya savaşa fiilen katılmayan (katılsa dünya savaşı çıkar) Avrupa Birliği ve NATO ülkelerine ne demeli, kendilerini kına(ma)mak uygun düşer mi? Ukrayna gibi ayağını yorganına göre uzatmayan, “Vekâlet Savaşı” pisliğine bulaşan bütün hayalperest yönetimlerin avanaklıkları bizlere ders olmalı!

Bu savaş devam ederse iki taraftan kimse ekmeksiz kalmaz, ama acıyan bize acısın!

Yazarın Son Yazıları

Devri sabık yaratmak (2)

Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı genç Özgür Özel’in, Çatalca’daki açık hava konuşmasında, “coşkun kalabalığa seslenirken” rütbeleri sökülerek TSK’den atılan teğmenler hakkında “Teğmenlere rütbelerini takacağız” dediğini televizyonda duyunca şimdi yazdığım gibi “Aferin aslanım” dedim ve alkışladım.

Devamını Oku
21.12.2025
Gunnamak

“Doğurganlık hızı felaket!” Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Saray’da yapılan Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu’nda, doğurganlık hızının “felaket düzeyine indiğini” söylemiş.

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025