Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Diyanet İşleri Başkanlığı ve başkanı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 136: “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.”
Diyanet İşleri Başkanlığı ve dolayısıyla başkanı, anayasamızın 136. maddesine göre özel yasasında gösterilen hizmetleri Cumhuriyetin laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek yerine getirmek zorundaymış.
Buna göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı ve 2024 yılı Cumhuriyet kadınlarını hedef alan hutbede, beden mahremiyetine vurgu yaparak kadınların yabancı erkeklerin yanında ve evlerinin dışında yüz, eller ve ayaklar hariç bedeninin tamamının örtülmesi gerektiği belirtilip “Uzuvları belli eden dar ya da açık elbise giymek, Rabb’imizin emaneti olan bedenin saygınlığını ihlal etmektir. Tesettür müminin süsüdür, fıtri gerekliliktir” diyor ama diyemez. Diyemez çünkü günümüz sahabe dönemi, kendisi de bir halife değildir. Bu kafayla, DİB başkanı olan zat, fırsatını bulursa İran tarzı ahlak polisi teşkilatı kurar.
24 Ağustos 2024 tarihli Cumhuriyet gazetemizin birinci sayfasında DİB’le ilgili önemli bir haber var: “Diyanet kendini Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerine koydu, ‘seçmeli ders’ için çağrı yaptı. Cennet vaatli hutbe.” DİB’nin bu cumaki hutbesinde, öğrencilerin din dersini seçmesini isteyen Diyanet, “Hassasiyet gösterelim, ahiretimiz cennet olsun” demiş ama kimse cennet garantisi veremez. Okullarda zorunlu din dersleri var, bununla yetinmiyor, seçmeli derslere de el koymak istiyor. Elinde gelse bütün bilimsel dersleri, müzik, beden eğitimi, resim derslerini de kaldıracak. Anayasanın seninle ilgili 136. maddesinde “Cumhuriyetin laiklik ilkesi doğrultusunda” diyor, sen bu maddeyi ayaklarının altına alıp “İslam dini doğrultusunda” yapmaya kalkışıyorsun. Anayasanın 136. maddesi “Bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir” diyor. Sen Cumhuriyet ve devrimlerine düşman bir zihniyetin emir eri oluyorsun. Ayıptır ve günahtır. Bu kadar egoist olma. Aç ve sefilleri de düşün. Bunun hesabı mahşer günü sorulur!
Ey haddini bilmez Diyanet, müjde, 24 Ağustos 2024 tarihli Sözcü gazetesinin birinci sayfasında da teşhir olmuşsun. Uzun manşet şöyle: “Profesörler, doktorlar yıllardır çalışıyor ama umut yok... Diyanet’in Atatürk alerjisine aşı bulunamıyor. Cuma hutbesinde zafer haftasına yer verildi. Büyük zaferin mimarı Atatürk’ten söz edilmedi.”
Evrenden söz ederken, “yaratmak” anlamındaki “halk” fiilinin sıfatı olan “Halik” (yaratan) sözcüğüne yapıştırırsın ama kazanılan bir zaferin yapanını yani “Halik”ini bir gâvur gibi unutursun. Yuh sana, gayrı milli, düşman dostu nankör. Anlaşılan sen de Çanakkale Zaferi’nin yeşil sarıklıların veya gökten inen meleklerin sayesinde kazanıldığını iddia edenlerdensin ki 30 Ağustos Zaferi’ni kazanan komutanının Mustafa Kemal Atatürk olduğuna inanmıyorsun. Hadi bunu açıkça söyle de ağzına biber sürsünler.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Çanakkale Zaferi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla yayımladığı hutbelerde 14 yıldır sürdürdüğü “Atatürk’ü anmama” inadını Zafer Haftası’nda utanmadan tekrarlıyor.
Son olarak 24 Ağustos 2024 tarihli Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’ün haberini okuyalım: “Laik eğitimi hedef alan ve uzmanların bütün uyarılarına karşın okullarda uygulamaya konan Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi giderek yaygınlaşırken iktidarın gerici eğitim politikaları devam ediyor. Bunun son örneği de Diyanet’in cuma hutbesinde görüldü. ‘Adabımuaşeret’ temasının işlendiği bu haftaki hutbede velilere seslenilerek öğrencilerin din odaklı ders seçimi yapması gerektiği vurgulandı. Hutbenin ilgili kısmında, ‘Adabımuaşeret kurallarını hayatımızın her alanına hâkim kılmanın gayretinde olalım. Eğitim öğretim müfredatında yer alan adabı muaşeret, Kuranıkerim, peygamberimizin hayatı ve temel dini bilgiler derslerini çocuklarımızın seçmeleri için gerekli hassasiyeti gösterelim’ ifadeleri yer aldı. Hutbede, gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiğinin altı çizilerek ‘Dünyamız huzur ve mutlulukla dolsun. Ahiretimiz cennet olsun’ dendi.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Colani’nin arabası
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması