Irkçılık
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Irkçılık

08.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Jean-Paul Sartre, Madeleine Gobeil ile Claude Lanzmann’ın Radio Canada için kendisiyle yaptıkları söyleşide “ırkçılık’ı şöyle tanımlar:

“Irkçılığı ele aldığımızda ırkçılık karşıtlığını sadece dış dünyayla bir mücadele hali olarak değil, aynı zamanda kişinin kendisiyle bir mücadele hali olarak da ele almamız gerekir. Hiçbir zaman ırkçı olarak adlandırıldığımı düşünmüyorum ancak çocukluğumdan beri ırkçılıkla kirlendiğimi ve bundan ancak sürekli mücadele ederek kurtulabileceğinizi söyleyebilirim. Bir ara, Üçüncü Dünya’dan, o zamanki kolonilerden gelen ve bana kötü bir el yazması getiren insanlara karşı fazla nazik olma huyum vardı. Bir Fransıza, bir beyaz adama şunu söylerdim: Kitabınız kötü. Onlara karşı, nezaket gereği kullandığım ama aslında sonradan kurtulduğum belli bir ırkçılığı yansıtan dolambaçlı ifadeler kullandım. Ama hâlâ yaşadığım ve kurtulabileceğim başka ırkçılık düzeyleri de var elbette.”

Irkçılık, insan türü içinde ırkların varlığına ilişkin hatalı varsayımdan yola çıkarak belirli insan kategorilerinin diğerlerinden özünde üstün olduğunu düşünen bir ideolojidir ve bilimsel ırkçılıkla birlikte ortaya çıktığı görülmektedir. Irkçılık, bilimsel ırkçılık olarak da adlandırılır ve bilimin yardımıyla “ırkların” varlığını desteklemeye çalışan bir ırkçılık biçimidir. Başka bir toplumsal kategoriye (farklılık kültürel, etnik veya sadece ten renginden kaynaklanıyor olabilir) yönelik bu düşmanlık, aynı zamanda yabancı düşmanlığı veya etnosentrizm biçimlerine de dönüşüyor. Irkçılığın bazı ifade biçimleri, örneğin ırksal hakaret, ırksal iftira ve ayrımcılık, birçok ülkede suç olarak kabul ediliyor.

Irkçı ideolojiler (Öjeni genetik ve bilimsel miras yasaları aracılığıyla insanları ve grupları mükemmelleştirmenin mümkün olduğunu iddia eden ahlaksız ve sözde bilimsel bir teoridir. Öjeniciler, “ırksal gelişme” fikrini desteklemek için Charles Darwin ve Gregor Mendel’in çalışmalarına dair yanlış ve önyargılı bir anlayış kullandılar); ırk ayrımcılığı, etnik ayrımcılık ve aşırı durumlarda soykırıma varabilen adaletsizlik ve şiddete yol açan siyasi doktrinlerin temelini oluşturmuştur.

Sosyal bilimlere göre ırkçılık, ırksal bahanelerle toplumsal egemenlik dinamiğinin bir parçasıdır. “Ters ırkçılık”, ırkçılığa maruz kalmış bir kişi veya ırksallaştırılmış bir grup tarafından gerçekleştirilen gerici bir eylem veya ifadeyi tanımlamak için “ırkçılık” terimini kullanan bir ifadedir.

Bu konuda araştırma yaparken bir zamanlar sadece siyahi insanlara ayrılmış yerde su içen bir Afroamerikalının fotoğrafını gördüm. O bir zamanlar ABD’de helaları bile ayrıydı.

Felsefede, “öteki”, kişinin kendisinden farklı ya da farklı olarak algıladığı herhangi bir kişi ya da şeye atıfta bulunan bir kavramdır. Bu ayrım, bireylerin kendi kimliklerini nasıl oluşturduklarını anlamak için çok önemlidir, çünkü “öteki” ile karşılaşma, “ben”in sınırlarını tanımlamaya yardımcı olur.

İsveç’te zorunlu kısırlaştırma: 1906- 2013 yılları arasında öjeni, tıbbi ve sosyal gerekçelerle, kişinin geçerli rızası olmadan İsveç’te gerçekleştirilen kısırlaştırmalardı. 1972 ile 2013 yılları arasında kısırlaştırma, cinsiyet değiştirme ameliyatı için de bir koşuldu.

1922’de Uppsala’da Irk Biyolojisi Devlet Enstitüsü kuruldu. 1930’larda, toplu kısırlaştırmaya izin veren bir yasa çıkarıldı. 1941’de çıkarılan bir diğer yasa daha kapsamlıydı ve sterilizasyonun gerçekleştirilebileceği üç genel gerekçeyi belirtiyordu:

- Tıbbi, kronik hastalığı veya kalıcı zayıflamış bünyesi olan bir kadının gebeliğinin hayatı ya da sağlığı açısından sakınca oluşturabileceği durumda.

- Öjeni, akıl hastası olduğu düşünülen, ağır hastalığı bulunan veya fiziksel engeli bulunan kişilerin kısırlaştırılarak bu özelliklerin yavrulara aktarılmasını engellemeyi amaçlıyordu.

- Sosyal, zihinsel hastalığı, zekâ geriliği veya antisosyal olma nedeniyle çocuk evlat edinmeye uygun görülmeyen kişilerin kısırlaştırılmasına izin veriyordu.

Yasa, rıza yaşı sınırını öngörmemiştir. Ancak bir kişiyi fiziksel olarak kısıtlamak hiçbir zaman yasal olmamıştır.

Öjenik kısırlaştırmaların sayısı 1940’larda zirveye ulaştı, 1946’dan itibaren 1941 yasal hükümleri uyarınca kısırlaştırmaların sayısı giderek azaldı.

1997’de etnologlar İsveç hükümeti adına kısırlaştırmaların ne kadarının zorla yapıldığını tahmin etmeye çalıştı. Başvuruların dörtte birinin kurumdan tahliye koşulu gibi zorlamaya benzer koşullar altında yapıldığını ve diğer yüzde 9’unun baskı altında imzalandığını buldular. Vakaların yarısında zorlama veya baskı belirtisi bulamadılar ancak başvuranların kendi isteğiyle imzalamış olduğunu kanıtlayan belirtiler buldular. Tydén bu yüzdeleri, zorlama altında yapılan operasyonların sayısını tahmin etmek için kullanıyor. 15 bininin tahliye koşulu olarak yapıldığını ve 5 bin 500 ila 6 bininin diğer baskı türleri altında yapıldığını, 30 bininin ise gönüllü ve başvuranların kendi girişimiyle yapıldığını buldu.

2000 yılındaki bir hükümet raporuna göre, 21 bin kişinin zorla kısırlaştırıldığı, 6 bin kişinin “gönüllü” kısırlaştırmaya zorlandığı ve 4 bin vakanın niteliğinin belirlenemediği tahmin ediliyor.

2000’li yıllardan itibaren İsveç devleti tazminat talebinde bulunan mağdurlara tazminat ödemeye başladı.

Ardından İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi ırkçılığı geldi. Bu dönemde hayatını kaybedenlerin tek bir listesi bulunmasa da devlet kurumları ve Yahudi organizasyonları 1940’lı yıllardan bu yana Naziler tarafından öldürülen Yahudilerin sayısının yaklaşık altı milyon olduğunu tahmin etmektedir.

Son zamanlarda Cumhuriyetin Kürt vatandaşlarına karşı ırkçılık siyaseti uyguladığı iddia ediliyor da...

İlgili Konular: #ırkçılık #Öteki

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025