Özdemir İnce

Kadınların adam sayılması

05 Nisan 2020 Pazar

Değerli okurlar, yazının italik olarak yazılmış bölümü zuladan çıktı. Araştırdım: Yayımlanmamış... Herhangi bir yazımın içinde de yer almıyor. Eksik yazı, eksik bir cümleyle sona eriyor: “Bakalım kaç kadın örgütü, türbanlı-türbansız kaç kadın yazar bu büyük günü bir...” diye sona eriyor. Yazıyı kaldığı yerden sürdüreceğim:

***

Türk kadınını adam sınıfına sokan ve tam vatandaş olmasına olanak sağlayan iki önemli günü vardır: 3 Nisan ve 5 Aralık. 

3 Nisan 1930 tarihli “Belediyeler Kanunu” ile kadınlara yerel seçimlere katılma hakkı verilmişti. 

5 Aralık 1934 tarihinde ise anayasanın 10 ve 11. maddelerinde yapılan düzenlemeyle 22 yaşını bitiren her Türk kadınına seçme ve 30 yaşını bitiren her kadına milletvekili seçilme hakkı verildi. Türk Kadınlar Birliği 7 Aralık 1934’te düzenlediği büyük bir mitingle bu büyük devrimi kutladı.

“Kadınlara seçme ve seçilme hakkı” veren yasa 8 devrim yasası içinde yer almasa da bu bütünlüğün, atılımın ayrılmaz bir parçasıdır.

***

Değerli okurlar, çoğu özgürlüğüne kavuşmamış, sömürge durumunda olan Müslüman ülkeleri bir yana bırakalım, 5 Aralık 1934 tarihinde dünyanın birçok uygar ülkesinde kadınlara henüz seçme ve seçilme hakkı verilmemişti.

1934’ten önce kadınlarına seçme ve seçilme hakkı veren ülkeler: Yeni Zelanda, Avustralya, Finlandiya, Norveç, Danimarka, Sovyetler Birliği, Avusturya, ABD, Birleşik Krallık.

Kadınların Türkiye’den sonra seçme ve seçilme hakkına kavuştuğu ülkeler: Fransa (1944), Japonya (1945), İtalya (1946), Çin (1947), İsviçre (1971).

Bildiğim kadarıyla, Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkanlar, kadınlara verilen bu hakka “İstemezük!” diye karşı çıkmadılar. Gene de TBMM tutanaklarına bakmak gerek!

Ancak, Türk kadınının seçme ve seçilme hakkı için mücadele vermediğine, bu hakkın kendisine tepsi üzerinde sunulduğuna ve bu nedenle de haklarına sahip çıkmadığına dair bir safsata vardır. Cumhuriyet, kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1934 yılında vermemiş olsaydı ve uygun toplumsal koşulların oluşması beklenseydi, kadınlar daha çok uzun süre bu hakka kavuşamazlardı.

Kadınlarımız, seçme ve seçilme hakkına sahip olmasına karşın, devrim yasaları hedef ve amaçlarına ulaşmadan gerçekten özgürleşemezdi. Özgürleşemedi! Özgürleşemiyor!

***

Düşünsenize, Cumhuriyetin gözünde kadının köleleşmesinin simgesi olan türban, 2010 yılında kadının özgürleşmesinin ve rüştünü kanıtlamasının simgesi olarak yutturulmaktadır. 2011 yılında başı türbanlı kadınlar milletvekili seçimlerinde aday gösterilirse, sadece kadın oldukları için değil fakat türban taktıkları için aday gösterilecekler.

5 Aralık (1934) kadınların en büyük özgürleşme günü! Geçmişle ve tarihle yüzleşme ve hesaplaşma sadece geçmişi kötüleme olmamak gerekir. Şapka devriminde İskilipli Hoca benzeri, her devrim hareketine karşı kendilerine bir kahraman yaratan mürteci tayfası 5 Aralık (1934) için ne yapacak? Bir başka merak konusu: Türbanı kendilerine özgürlük simgesi yapanlar, 5 Aralık 1934 tarihinde nenelerinin, annelerinin, teyze ve halalarının kazandığı bu büyük özgürlük hakkını tıpkı onlar gibi Beyazıt Alanı’nda kutlayacaklar mı? Bakalım kaç kadın örgütü, türbanlı-türbansız kaç kadın yazar bu büyük günü bir...

***

Cümleyi tamamlıyorum:

Bakalım kaç kadın örgütü, türbanlı-türbansız kaç kadın yazar bu büyük günü bir toplantıyla, bir gösteri yürüyüşüyle kutlayacak? 

***

Cumhuriyet de aralarında olmak üzere, gazetelerde, kadınlara yerel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı veren yasayı (1930) anan bir habere ve yazıya rastlamadım. Koronavirüs insanların aklını başından almış. Cumhuriyeti “Cumhuriyet” yapan yasaları böylesine telaşlı günlerde mürteci iktidara inat mutlaka hatırlamak ve hatırlatmak gerekir. Virüs geçer ama irtica kalır!

Kadınlarımızı adam yerine koyan yasalar “Türbanlı kadın” / “Başı açık kadın” ayrımı yapmıyor. Bu yasalar bütün Türk kadınlarını özgürleştirdi. Artık kadınların kullanacağı, içine sığınacağı yasalar var. Belki, “Vardı” dense daha doğru olur. Kullanılmayan hak, hak olmaktan çıkar!

Bu yasaları çıkaran çağının çağdaşı devrimciler çok iyimserlerdi: Aydınlanmanın ürünü olan bu yasalara düşman olabilecek, Cumhuriyet karşıtı bir siyasal partinin ülkemizde iktidara gelebileceğini düşünmemişlerdi. Ama geldi! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları