Terörsüz Türkiye ve demokrasi
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Terörsüz Türkiye ve demokrasi

18.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kuşkusuz ilke terörün olmadığı, gerçekten demokratik bir Türkiye’dir. Demokrasi, erişilmesi ve mutlaka sürekli yaşanması gereken uygar insana yaraşır bir ülküdür. Demokrasi bedelsizdir ama ona kavuşmak ve onunla yaşamak için gerektiğinde bedel ödenir. Ama demokrasiyi uygarlaşarak, çağdaşlaşarak bulmak bedel ödemek değildir.

PKK’nin silah bırakıp teslim olmasının, ülkenin demokrasiden uzak bir rejimle yönetilmesinin yanında hiçbir önemi yoktur. Terör ile demokrasi arasında denklem kurulamaz ve dört işlem (toplama, çıkarma, bölme ve çarpma) yapılamaz. Terör ile demokrasi arasında bir tercih yapılamaz. PKK örgütünün, gerçekten, tam anlamıyla teslim olması, AKP’nin demokrasisiz, özgürlüksüz, eşitliksiz rejiminin pekişmesine katkıda bulunacaksa, istemem, uzak dursun! Çünkü temelsiz ve çürüktür! Çünkü demokrasi, eşitlik, özgürlük ve kardeşlikten yoksun bir rejim zaten şiddet ve terörün folluğudur.

Ancaaak terör her zaman kaba, silahlı, bombalı, sabotajlı olmaz; kibar (nasıl bir kibarlıksa) terörler de vardır. Aslında, teröre “kibar” sıfatını yakıştırmak, densizce bir fantezidir ama neyse... Bir rejimin, vatandaşlarına özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve güven vermemesi mayalanmış, köpürmüş ve kemikleşmiş bir terördür.

AKP rejimi ve Erdoğan’ın PKK’den önce Türkiye’nin aydınlık yüzüyle barışması gerekir. Türkiye, AKP ve Erdoğan’ın gâvura karşı bir gaza savaşında kazandığı ganimet değildir. Ama “ganimet” muamelesi yapıyorlar, soyup soğana çeviriyorlar. Yaşamakta olduğumuz AKP düzeni tipik bir barış (?) içinde terör rejimidir! Örneğin Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve dayanaksız nedenlerle hapse atılması terör zulmü değil midir? Yargının mahkûmiyet kararı olmadan bir vatandaşın gözaltına alınıp tutuklaması terörün dik alasıdır.

Yukarıdaki satırları yazdıktan bir süre sonra PKK’nin kendini feshettiğini duydum televizyonda. Vatana, millete hayırlı olur inşallah! PKK terör örgütü 12 Mayıs 2025 günü sabah saatlerinde feshini ilan ederek silah bıraktığını açıklamış. Sürecin nasıl ilerleyeceği, silahların nerelerde hangi koşullarda teslim edileceği belli olmuş...

CNN TÜRK muhabiri Emrah Çakmak, PKK’nin silah bırakma sürecine ilişkin ayrıntıları paylaşmış. Çakmak’ın anlattıklarına göre: “Örgüte yakın kaynakların aktardığı bilgiye göre; bir süreç fesihle başladı silahlar teslim edilecek bu nasıl olacak? BM gözetiminde gerçekleşecek bu. Üç aşama söz konusu. Silahlar BM gözetiminde teslim edilecek. Uluslararası gözlemciler olacak bu teslim işleminde. Teslimin yapılacağı yerler belirlendi. Teröristlerin üç aşamalı plan dahilinde silahları teslim edeceği yerler belli oldu. Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarının bulunduğu Duhok vilayetine bağlı Amediye, Erbil’in Binar ve Köysancak; Süleymaniye’nin Seyid Sadık vilayetinde bırakılacak.”

Okuyup dinlediklerime göre Kürt cenahının kafası epeyce karışık. Örnek olarak bildiride PKK’nin kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı ortaya çıktığı savunularak “Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadığı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimsediği” belirtiliyor.

Kardeşim, sen silah bırakırken Sevr ve Lozan antlaşmalarını es geçip “Kürt inkâr ve imhasına” yol açan (?) dürtüleri anmayacaksın. Ayrıca PKK meğer “ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimsiyor”muş... Bu nedenle uluslararası devletler hukukunu da pek iyi derecede bileceksin. “Ulusların kendi kaderini tayin hakkı” sömürgelerle ilgili olup “üniter ulus devleti”nde yaşayan etnisite topluluklarını kapsamaz. Örneğin Türkiye’nin kendi sınırları dışında “Kürdistan” adlı bir toprağı olsaydı burası sömürge sayılırdı ve uluslararası yasalara göre bağımsızlığını isteyebilirdi.

11 Mayıs 2025 günü, DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan ya Tele1 ya da Halk TV’de “Türkiye halkları” demez mi... Ardından “anadilde öğretim hakkı”nı patlatmaz mı... İyi de TC anayasasının 42. maddesi böyle bir haktan söz etmiyor: “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır.”

Üniter bir devletin vatandaşı olan özel bir topluluğun, devletin resmi dili dışında, kendi anadilinde eğitim-öğretim yapma isteğini dayatması, siyasal bağlamda, sırasıyla özerklik, federal devlet ve bağımsızlık istemesi anlamına gelir. Bu bakımdan, Türkiye’de Türkçe dışında bir başka dilde eğitim-öğretim yapmak mümkün değildir. Anayasanın 42. maddesi yasakcılık yapıyor:

Ama TC anayasasından habersiz milletvekilleri var!

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025