AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan, “ümmet” olgusunu iyi değerlendirmediği için CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i eleştiriyor. Çocukluğumdan anımsıyorum, tehlike karşısında insanlar, “Can kurtaran yok mu ümmet-i Müslüman!” diye bağırırlardı.
Gazetelerden aktarıyorum:
“CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Malatya’da düzenlenen ‘Millet iradesine sahip çıkıyor’ mitinginde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gün içerisinde yaptığı açıklamalara sert tepki gösterdi. Özel, iktidarın yeni bir siyasi ittifak arayışına girdiğini iddia ederek ‘Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yerde dururuz ama Türkiye’ye bir ümmetçilik, mezhepçilik ve din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız’ dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Malatya’da düzenlediği mitingde konuştu. Konuşmasında ekonomik krizden tarımsal zararlara, dış politika etkilerinden iç siyasetteki ittifak tartışmalarına kadar birçok başlığa değinen Özel, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘AK Parti, MHP ve DEM Parti olarak birlikteyiz’ yönündeki açıklamasını sert ifadelerle eleştirdi.
‘Ümmet bilinci değil, vatandaşlık bilinci esas alınmalı’: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasında yer alan etnik ve mezhebi vurgulara tepki gösteren Özgür Özel, şöyle konuştu:
‘Çıkmış, Kürt, Türk, Arap... Hesap: Kürtlerin temsilcisi DEM, Türklerin temsilcisi MHP, Arapların temsilcisi kendisi. Suriyelileri doldurdu. Bir çatı kuracak. Çatıda vatandaşlık bilinci değil, ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak ve aklı sıra bunun üzerinden yeni bir ittifakla yürüyecek.’
‘Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yerde dururuz. Ama Türkiye’ye bir ümmetçilik üzerinden, mezhepçilik üzerinden, din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız.’”
Bir peygambere inanıp onun yolunu seçen insanların tamamına ümmet denir. Hazreti Muhammed’in yolundan gidenlere de Müslüman ümmeti (ümmet-i Müslüman) denir. İnsanlar söz konusu olunca genelleme yapmaktan kaçınmamız gerekir. Bu nedenle AKP genel başkanının “ümmet”i ideal olarak sunmasını, örnek saymasını kabul edemeyiz. Makbul insan neredeyse her dinde ve her toplumda erdem (fazilet) sahibi insandır. Erdem, bir bireyi ahlaki veya dini bir ideale ya da ilahi bir yasaya uygun hareket etmeye, karşılaşılan engellere rağmen iyiyi yapmaya ve kötülükten kaçınmaya yönlendiren kapasite, sağlam ve sürekli manevi eğilimdir. Ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı erdemdir (fazilettir). Felsefe bağlamında insanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinliktir.
Erdem denen şey bireyseldir. Ne bütün Müslümanlar ne bütün Hıristiyanlar ne bütün Budistler erdem sahibidir. Bu nedenle “ümmet” de bir ideal, bir hedef olamaz. AKP genel başkanının uzlaşmaz tutumu onun bir ümmet ve ümmetçilik yandaşı olduğunu gösteriyor.
Ümmetçilik veya Panislamizm, Müslümanları tek bir İslam devleti altında veya İslami ilkelere sahip uluslararası bir örgüt altında birleştirmeyi savunan bir siyasi harekettir. Türkiye Cumhuriyet’inin kurucu ilkeleri arasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularının hedefinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasında böyle bir ideal bulunmamaktadır. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanının kafasında böyle bir heves ya da saplantı bulunamaz, olamaz. AKP genel başkanının kafasında olabilir. Olabilir ama bu da “partili cumhurbaşkanı”nın sakınca ve tehlikelerini işaret eder.
Öte yandan ümmet kavramı halkları, ulusları Japon tutkalıyla birleştiren, değişik halkları homojenleştiren (bağdaşık, türdeş) bir sihir de değil artık. 19. yüzyıldan geriye doğru, imparatorluklar çağında geçerli olan bir toplumsal olguydu.
Uzun sözün kısası, din artık günümüzde birleştirici ortam niteliğini ya tamamen yitirdi ya da yitirmekte. AKP’nin genel başkanı nedense bu gerçekliğe karşı çıkmakta direniyor ya da anlayamıyor. Ancak ister anlamamakta dirensin, ister anlayamıyor olsun bu ülke için tehlikeli bir durum. Şundan dolayı: R.T. Erdoğan’ın kişiliğinde devlet başkanlığını temsil etmiyor, tam tersine AKP genel başkanlığı cumhurbaşkanlığını içerip yönlendirmekte.
Değişmek de değişmemekte yerine göre erdem, yerine göre kusurdur. Siyasetçinin sahip olması asla yitirmemesi gereken erdemleri bu yazıda anlattım. R.T. Erdoğan AKP’nin il başkanı olduğu 90’lı yıllardan bu yana hiç değişmedi çünkü dünyasal olguları hâlâ İslamın naslarıyla değerlendirip yorumluyor.
“Ümmetin birliğini, dirliğini savunmak ne zamandan beri suç oldu? Tabii bunlar ümmet bilinci nedir, ne değildir bilmezler. Müslümanlar olarak peygamber efendimizin buyurduğu üzere bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmemizin neresi yanlış be gafiller? İslamın vahdeti için gayret gütmenin neresi kabahat oldu?”1 diyor.
Keşke hiç demeseydi. Günümüzde “ulus devletler” çağında ümmet birliği ancak bir hayal. Ümmetin ne türlü bir illet olduğunu Osmanlı ve milletimiz Birinci Dünya Savaşı’nda gördü. Şerif Hüseyin, Haziran 1916 tarihinde Osmanlı hükümetinin Müslümanlığın kutsal değerlerini çiğnediği ve “Arapların haklarının çiğnendiği” iddialarını sebep göstererek isyan etmişti. Daha önce ve daha sonra Haşimi isyanları var. Anlaşılan Araplar ümmetin parçası değil!
Evet, “İslamın hayali birliği”ni Türk ulusunun değerlerinin önüne koyarsanız “kabahat” değil, aymazlık olur!
---
1- Cumhuriyet, 14.7.2025.