Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkiye'de Gazetecilik ve 'Kafka'nın Böcekleri'
‘Kafka’nın Böcekleri Gibiyiz’ başlığını atmış Barış Açıkel, dün ikinci sayısı yayımlanan Tutuklu Gazete’nin 3. sayfasındaki yazısına... Adres Kandıra 2 No’lu F Tipi Cezaevi. “Bir sabah gazetecileri alıp götürdüler. Sustuk! Sonra politikacıları... Sustuk! Daha sonra da yazar ve bilim adamlarını... Yine sustuk! Gelecekler yine, bir yudum zehir gibi; daktilomuzu, fotoğraf makinemizi, notlarımızı, kitap nüshalarımızı...alıp da gidecekler. Yine gelecekler... İşte o an, ‘Sıra kimde’ olacak” diye soruyor... Ve ekliyor: “Kısacası, 301. madde değiştiriliyorMUŞ gibi yapıp... Kürt sorunu devasa ‘Açılımlarla’ çözülüyorMUŞ gibi yapıp... Dersim’de (1938’de) yaşanan acılardan özür diliyorMUŞ gibi yapıp... 12 Eylül’ün ‘Netekim’ paşalarından hesap soruluyorMUŞ gibi yapıp...da ‘bir arpa yol’ almamış bir ülkede Kafka’nın böcekleri gibiyiz!”
\nDün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ydü. Sabahtan itibaren e-postam “gazeteciler gününüz kutlu olsun” mesajları ile doldu taştı. Sanki 97 meslektaşım hapiste değilmiş, sanki zülfiyare “o ya da bu şekilde” dokunan diğerleri işten atılmamış, sanki bu ülkede özgür gazetecilik yapılabiliyormuş gibi...
\nMustafa Balbay’ın köşesinde yazı yazmadığı günler sadece 3 satır yer alır. Dünkü şöyleydi: Mustafa Balbay 1041 gündür tutuklu. Hücrede tek başına 317. Gün. Milli irade 213 gündür tutuklu. 3 yılı aşkın bir süredir evinden, çocuklarından, özgürlüğünden uzakta sevgili Balbay. Bize ise günleri saymak düşüyor...
\nYukarıda yazısından küçük alıntılar yaptığım Barış Açıkel, İşçi Köylü Gazetesi yazı işleri müdürüydü, 28 yaşında cezaevine girdi, 36 olmak üzereyken 12 aralıkta tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.
\nTutuklu Gazete’ye “Yeni Rejim Gazeteciliği” başlığıyla yazısını gönderen Odatv Yazıişleri Müdürü Barış Terkoğlu’nun adresi ise 11 aydır Silivri 1 No’lu L Tipi Cezaevi F-12 Koğuşu. “Elinizde tuttuğunuz gazete Türkiye’de basın özgürlüğünün halini gösteren tarihi bir örnek..” diye başlıyor Barış yazısına. Eşi Özge’yi can dostum Prof. Dr. Türkel Minibaş’ın asistanlığı döneminden tanıyorum. Gazetecilere özgürlük yürüyüşlerinde karşılaşırız sık sık. Barış’ın ve diğer gazetecilerin davasının yurtdışındaki yayın organlarında yer alması için çabalar durur… Haa yeri gelmişken söyleyeyim. Taksim-Galatasaray arası biz gazetecilerin (tabii her gazetecinin değil!) cezaevindeki meslektaşlarımızla, yeni gözaltına alınanlarla dayanışma yolumuzdur. Toplanır, elimizde pankartlarla, özgürlük sloganları atarak bir uçtan öbür uca yürürüz. Sanki sesimizi duyurabilecekMİŞiz gibi… Haberleri, yazıları teslim edip sayfaları hazırladıktan sonra akşam saatlerinde toplandığımızda, Türkiyem çoktan televizyon başına geçip dizilerini izlemeye başlamıştır bile… Kendimiz haykırır, kendimiz duyarız..
\nTutuklu Gazete’ye devam edelim. Çünkü her ne kadar Ahmet Şık, Nedim Şener, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan’ın isimleri ön planda olsa da adı sanı gündeme gelmeyen diğer tutuklu gazetecilerin en azından Gazeteciler Günü’nde haykırışlarından birer soluk yansıtalım istedim. Kandıra 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nden eski Özgün Radyo Yayın Koordinatörü Füsun Erdoğan “Tutsaklığımın 6. yılındayım. Ve benim gibi onlarca meslektaşım da aynı durumda” diyor ve bir çağrı yapıyor: “Çağdaş Hukukçular Derneği’nin TMY ve özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması için başlattığı kampanyayı sahiplenerek büyütmenin zamanı çoktan geldi. Bunun için bütün ilerici, demokrat, yurtsever, sosyalist parti ve örgütleri, meslek odaları, kitle örgütleri, sendika ve paltformları bu kapmanyayı sahiplenerek büyütmeye çağırıyorum…”
\nFüsun Erdoğan kendi yazısının hemen yanı
\nbaşında siyah zemin üzerinde acıklı bir mektuba da yer veriyor. Cezaevinden çıktıktan dört ay sonra hayatını kaybeden gazeteci ve çevirmen Suzan Zengin’in anısına… Zengin, ölmeden iki hafta önce olduğu açık kalp ameliyatının ardından bulunduğu Koşuyolu Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde 12 Ekim’de hayatını kaybetmişti.
\nSilivri 2 No’lu L Tipi Cezaevi’nde yatan Doğan Yurdakul ise “Neye Dokunsak Yanmayız?” diyerek işin içine mizahı da katarak otosansürcüye tüyolar veriyor 3. sayfadaki yazısında. “Birilerinin başlarına bir şeyler gelince geride kalanlar nelere dokunmayacaklarını öğrenmiş oluyor” diyen Yurdakul, “Ben şu Silivri’de yattığım yerden bile bazı sakıncalı sözcüklerin otosansür süzgecinden kaçırılabildiğini görüyorum, sizler uyuyorsunuz. Nedir canım o sayfalarda, ekranlarda bir sürü uygunsuz sözcük: Yolsuzluk, rüşvet, fener, sınav şifresi... yumurta, ıslık, Hopa tıraşı, poşu falan?
\nBöyle işte Türkiye’de gazetecilik. Dokunan yanıyor. Bizler ise ‘Yansak da dokunacağız’ demeyi sürdürüyoruz…
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği