Öztin Akgüç

Cumhuriyet’in Çöküş Süreci

27 Ekim 2013 Pazar
Her ayrım bir ölçüde öznellik taşımakla beraber,
Cumhuriyet’in doksan yılı dört ayrı döneme
ayrılabilir. Yükseliş, duraklama, gerileme ve
çöküş... 1923-1938 yükseliş dönemi, 1939-1980
arası duraklama, 1980-2002 gerileyiş, 2002 de
çöküşe giriş olarak nitelendirilebilir.
Atatürk’lü yükseliş yıllarından sonra ülke İkinci
Dünya Savaşı’nın etkisiyle duraklama dönemine
girmiş; savaş sonrası 1950 yılı Demokrat Parti iktidarı
da görüş ve uygulama olarak Cumhuriyet’e
bir katkı getirmemiş, hatta günümüzde yaşanan
olayların tohumları bu yıllarda atılmıştır. 1960
sonrası Atatürk dönemi ilke ve kamucu uygulamalarını
yaşatma girişimleri de yeterli politik
desteği bulamadığından yaşama geçirilmemiştir.
1980’de gerek 24 Ocak ekonomik kararları
gerek askeri yönetimin uygulamaları ile Cumhuriyet
gerileyiş dönemine girmiştir. Ekonomik
açıdan dış borçlanma, bilinçsiz dünya piyasaları
ile bütünleşme, yabancı sermayeyi özendirme,
sözde finansal liberalleşme, KİT’lerin tasfiyesi,
kalkınma planlarının uygulamadan kaldırılmasıyla
adeta Osmanlı’nın çöküş dönemindeki ekonomi
politikalarına dönülmüştür. Askeri yönetim,
renklenmeye, çeşitlenmeye başlayan fikir ve
sanat yaşamını budamış, sol akımları baskılamış,
ezmiş, üniversiteleri işlevsizleştirme, kontrol altında
tutma düzeneklerini oluşturmuş, sermayeden
yana olan politikaları desteklemiş, zaten cılız olan
toplumsal örgütlenmeyi, sendikalaşmayı daha da
etkisiz hale getirmiş, garip bir seçim sistemi ve
barajı ile çöküş sürecine geçişi hızlandırmıştır.
***
2002 yılı AKP’nin iktidara gelişi ile
Cumhuriyet’in çöküş sürecine girişi başlamıştır.
Dış borçlar kısa sürede 130 milyar USD’den 400
milyar USD’ye yaklaşmış, Cumhuriyet’in ekonomik
kazanımları, hem de söve saya elden çıkarılmış,
ekonomi tümüyle dışa bağımlı hale getirilmiş,
sınaileşme bir yana bırakılmış, gökdelenlerle,
AVM’lerle, bazı altyapı yatırımları ile ekonomik
başarı kazanılıyor izlenimi verilmeye çalışılmış;
algı yönetimi kamuoyunun hafifliğinden, hiffetinden
de yararlanılarak başarı ile uygulanmıştır.
Türkiye OECD ülkeleri arasında, tüm ekonomik
göstergelere göre uzak ara sonuncu iken, The
Economist dergisi araştırmasına göre riskli ülkeler
arasında uzak ara ilk sırada yer almakta iken,
ekonomik başarı övgüleri yağdırılmıştır.
Dış saygınlık, Sayın Başbakan Arap ülkelerine
dahi gidemeyecek biçimde kısa sürede yitirilmiş,
Türkiye AİHM’de en çok ceza alan ülkeler arasında
ilk sıralara yerleşmiştir.
***
Ülkede ayrılıkçı akımlar güçlenmiş, bölünme
senaryoları güncelleşmiş, ülke Yıldırım
Beyazıt’ın Ankara Savaşı’nı yitirdikten sonra
Osmanlı’nın girdiği fetret dönemini andıran bir
çözülme sürecine girmiştir. Ülkede mevcut olan
Cumhuriyet karşıtı akımlar, güçlendirilmiş, ülkeyi,
76 milyonu kucaklama yaftası altında ayrımcılık
yapılmış, yönetimde partizanlık zirveye ulaşmış,
Cumhuriyet’i benimseyenler tasfiye edilmeye
çalışılmış, başarı da kazanılmıştır. Ülkede yarı
diktatör düzenli, dini motif ağırlıklı bir yönetim düzeni
oluşturma heveslerini yaşama geçirme hazırlıkları
hızlanmıştır. Özgürce düşünebilen, özgürce
hareket eden, yaratıcı, vicdanı hür, ulusal kimliği
olan genç kuşaklar yetiştirme yerine, başı bağlı,
biat eden, düşünme özgürlüğü olmayan, dindar
diye nitelendirilen gençlik yetiştirmeye yönelinmiş,
eğitime, kurulmak istenen toplumsal düzenin
bireylerini şekillendirme hedefi verilmiştir.
Cumhuriyet’in doksanıncı yılında böyle bir
tablo hazin. Ancak Cumhuriyet karşıtlığı galebe
çaldı, “Türkiye için her şey bitti” karamsarlığına
da kapılmamak gerekir. Ufak hesapları, kaygıları
bir yana bırakıp Cumhuriyet’e sahip çıkmak bir
görev, Bağımsızlık Savaşı’nı yapanlara olan minnet
borcumuzun da bir gereğidir.
Önümüzde çöküş sürecini durdurabilecek ve
yeniden yükseliş aşamasına geçiş için başlangıç
olabilecek üç önemli seçim var. Aslında bu seçimler,
Cumhuriyet’in geleceğini belirleyecek halk
oylamaları niteliğindedir. Vatandaşların bu bilinçle
Cumhuriyet’in geleceği oylanıyor algısıyla hareket
etmeleri umut edilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları