Anlayana Mesajlar!..

04 Haziran 2013 Salı

Başbakan, yurtdışına çıkmadan önce düzenlediği basın toplantısında, ülke genelindeki olaylardan iktidarın hangi mesajları aldığına ilişkin bir soruya sinirlendi, canı sıkıldı.

\n

Gazetecilere sordu:
“Siz hangi mesajları aldınız?”
O toplantıda olsaydım
şu yanıtları verirdim:
Bir ülkenin ayağa kalktığını...
Baskı, dayatma, zulüm ve sömürüyle insanların bir yere kadar
susturulabildiğini, halkın eninde sonunda “yetti gayrı” deyip, sokağa çıkabildiğini...
Olayların CHP ve marjinal gruplarca çıkarılmadığını, sokaklarda her görüşten yaşlı, genç, kadın-erkek
direnildiğini, demokratik haklarını kullandığını...
Başbakan’ın, yan yana gelmeleri mümkün olmayan taraftar gruplarını birleştirdiğini...
Karşıyaka-Göztepe benzeri ezeli rekabetlerin, “Hükümet istifa” talebiyle kol kola girebildiğini... Dünyanın en etkili taraftar grubu Çarşı’ya karşı, ülkeyi yöneten bir iktidarın özel önlemlere başvurabildiğini...
Tencere tavanın hep
“aynı hava” olmadığını; birçok yönetimi tencere ve tavanın yerle bir ettiğini, bundan ötürü Başbakan’ın çok sıkıntılı olduğunu...
Benzer toplumsal olaylarda görüldüğü gibi yine bazı
provokatörlerin sahaya sürüldüğünü, bunların çevreyi yakıp yağmaladığını, toplumsal tepkiyi marjinallere mal ederek, gözden düşürme amacıyla çabaladıklarını...
İktidarın, elindeki polis gücünü halka karşı nasıl
acımasız ve zorbaca sürdüğünü; gerektiğinde gaz bombalarını silah gibi kullanabildiğini, evlerin içinde bile biber gazı bombası atılabildiğini...
Bazı güvenlik güçlerinin olayları önlemekten çok, göstericileri
hasım gibi algıladığını, yerlere düşen kadınların bile saçlarından sürüklendiğini, tekmelerle dövülebildiğini, müdahalelerin aşırı güç kullanımı kavramını da aştığını...
İzmir’de son iki günde güvenlik güçlerinin yanında kim ve ne oldukları belirsiz,
eli sopalı ve demirli sivillerin olayları bastırmak amacıyla kullanılabildiğini...
Sorunun
Taksim Gezi Parkı olmaktan çıktığını; yaşam biçimine müdahalelere karşı, her türlü yasak ve dayatmaya karşı insanların ülke çapında harekete geçtiğini... Erdoğan ve hükumetinin güçlü biçimde istifasının istendiğini...
Korku imparatorluğuyla,
faşizan bir anlayışla ülkenin bir yere kadar yönetilebileceğini...
İktidar yanlısı ya da yandaş gazete ve televizyonların
acınacak hale düştüklerini... Buna karşın sosyal medyanın Türkiye’deki gücünü...
Toplumsal olaylara karşı ilgisiz olduğu söylenen
gençliğin harekete geçtiğini...
Demokrasinin sadece
seçim olmadığını, Cumhurbaşkanı’nın bile olayların ardından bu saptamayı yapmak durumunda kaldığını...
Bir ülkenin başbakanının yüz binlerin direnişini
“çapulcu isyanı” diye küçümseyebildiğini ve çarpıttığını... “Evlerinde zorla tuttuğumuz en az yüzde 50 var” tehdidiyle sokağa gözdağı verebildiğini, ayrımcılığı tetiklediğini...
Ve artık bir
eşiğin aşıldığını, her şeyin eskisi gibi olmayacağını, iktidarın sarsıldığını...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları