Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hele Önce BugünleBir Hesaplaş...
Başbakan Erdoğan’ın CHP içinde yeni bir kriz yaratma hesabı ile Dersim üzerinden dün yaptığı konuşmayı, polemikleri dinerken.. siyasi polemik ustalığına ne kadar tam not verilecekse, kendi siyasi, iktidar ayıplarını, sorumluluklarını yok saymadaki pervasızlığa bir o kadar isyan etmek gerekiyor...
\nSiyasi ahlak, bugünün CHP’sinin insan hakları, demokrasi adına Dersim’de yaşananlar için halktan özür dileme sorumluluğuna gelmeden, kendi iktidarının öncelikli, doğrudan sorumlu olduğu insan hakları ihlalleri ile hesaplaşmayı gerektirir... Çok kestirmeden hepimizin tanıklık ettiği, canlı canlı televizyonlardan izlediği Sivas katliamını öncelikle anımsayalım... Saatlerce süren yangını, önünde Allah, din ve mezhep adına insanların yanışını seyredenleri hep birlikte seyrettik. Bu çağda, günümüzde işlenen bu insanlık dışı cinayet, insanların diri diri yakılmasında ortak sorumluluğumuz var... AKP siyasi kadrolarının içinden çıktığı İslami siyasi akımlar, örgütlenmelerin ne boyutlarda bu diri diri yakma eylemi içinde oldukları da sabit... Dahası içinden çıktıkları parti yönetim kadrolarından başka, bugünün AKP kadroları içinde de bu siyasi infaz, katliam eylemi içinde yer almış kadrolar, en azından savunma avukatları olduğunu biliyoruz...
\nLibya operasyonunda, aşiretler arası iktidar çatışması, Kaddafi diktatörlüğünün yıkılmasında, iktidarımız birinci elden içinde, taraf olduğunu dünyaya göstere göstere ilan etmedi mi? Dışişleri Bakanımız elden Kaddafi karşıtlarına para yardımı götürdü, NATO komuta merkezi Türkiye’deydi, gemilerimiz Libya kıyılarında, destek bombardımanlarda, çok sayıda sivilin de öldüğü operasyonardaki askeri rolümüz tam bilinmemekle birlikte, harekât yönetimi nedeniyle sorumluluğumuz tartışılmaz. Amerikan, AB insan hakları raporlarında da ayrıntıları yer alan insan hakları ihlallerinden sorumluluğumuz ortada. İç savaş sırasında Libya’dan kaçan, açık denizde SOS verdikleri halde NATO komutası izin vermediği için insani yardım yapılamayan, göz göre göre ölüme terk edilen, çok sayıdaki teknede ölen Libyalılardan sorumluluğumuz ne olacak? Ya devrilen diktatörün işkence ile öldürülüşündeki vahşet, dini inançlarımız ile çatışan canavarca saldırılara, cenazesinin günlerle ziyaret edilerek tahkir edilmesindeki, emperyal güçlerin çıkarları adına göz yumulan vahşetin siyasi suçlarına ortaklık etmenin özrü yok mu?
\n***
\nSuriye’de yine diktatörü devirme paravanasında emperyal çıkarlar adına Türkiye’ye biçilmek istenen role doğrudan uyulması halinde başımıza gelecekleri, bulaşacağımız mezhep çatışmaları içindeki insanlık suçlarını düşünmek bile istemiyorum... Ortadoğu’da emperyal çıkarların, yeniden iktidar, pasta paylaşım kavgalarında ABD, zengin kuzey dünyasının içine düştükleri büyük kriz bağlantılı, doğrudan askeri müdahale yapamayacak konuma gelmeleri ile Türkiye’ye aktarılmak istenen taşeronluk görevlerinin insanlık suçları ayağı ne kadar büyük bataksa, Türkiye’ye, vatandaşlarımıza zararı bir o kadar vahim...
\nABD Irak’ta doğrudan sorumlu olduğu bir milyonun üstünde Iraklının ölümünün hesabını verme niyeti ve kaygısında hiç değil. Ya Türkiye baştan öngörüldüğü gibi AKP iktidar iradesi ile birinci tezkereyi Meclis’ten geçirebilmiş, söz konusu kanlı işgalde doğrudan daha açık taraf olmuş olsaydı, sınır komşumuz Irak halkının gözünde yerimiz ne olacaktı? Yakın ve uzak gelecekte Irak ırk-mezhep eksenli iç savaşlarında işin içinden nasıl çıkacak, çaresizliğin düşmanlığında en ağır boy hedefi olmaktan nasıl kurtulabilecektik?
\nBaşbakan Erdoğan hangi evrensel insan hakları, siyaset değerleri ile CHP Genel Başkanı’nın Dersim kökeni, aşiret ve mezhep bağlantılıyla CHP’nin Dersim’le ilgili tarihi hesaplaşmasında rol almasını isteyebiliyor? CHP Genel Başkanı’nın ülkemizdeki ana muhalefet partisi lideri olarak kendi aşireti, mezhebi üzerinden siyaset yapma hakkı olabilir mi? Tarihimizdeki insan hakları ihlalleri ile hesaplaşmak sadece mağdurların kökeni, mezhebi, aşiretine ait bir hak olabilir mi? Yani bir Rumeli muhaciri olarak beni de ilgilendiren bir insan hakları sorunu, sorumluluğu yok mu? Siyaset yapanın kendi aşireti, mezhebi, ırkı üzerinden siyaset yapma hakkı olabilir mi? Siyasette ayrımcılık en büyük insan hakkı ihlallerine yol açacak suç değil mi? Başbakan Erdoğan; ana muhalefet partisini iç çatışma, kaosa sürükleme uğruna, ülkemizdeki çok sıcak, tehlikeli bir yarayı kaşımıyor mu? İleri demokrasi dedikleri yoksa her tür ırk, din, mezhep, aşiret, cemaat ayrımcılığı üzerinden siyaset yapmak, gerçek demokrasi, insan haklarına giden yolu dinamitlemek midir?
\nDoğrusu AKP iktidarlarının, Başbakan Erdoğan’ın dünyanın bu çok çatışmalı, krizli sürecinde, dünya ölçeğinde çok ağır insan hakları ihlalleri, çağdışı iç savaşlar, dış müdahaleler yaşanırken, genel ortama, biçilen role güvenerek izlediği; giderek değil anlamlı muhalefet, en küçük bir demokratik karşı duruşa katlanamaz üslubunda çok çok tehlikeli bir tırmanış söz konusu...
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- 'Seküler müdür kalmadı'