Mertliğin sınır tanımaz boyutlarda bozulduğu günümüz dünyasında, toplumların güdülenmesinde silahtan daha etkin araç medya olduğundan bu yana... Bir varmış, bir yokmuş masalları arasında, bilimsel teknolojik devrim çağında, ileri teknolojili silahlarla yarışmaya girmiş zengin Kuzey dünyasının süper devletlerinin baş edemediği, bir “IŞİD” adlı radikal İslamcı terör örgütü canavarı ortaya çıkmış... Kurban keser gibi insanların boyunlarının kesilmesinden, toplu katliamlara insanlık suçlarındaki vahşetin tüyler ürperticiliğinin ötesinde, dünyayı ele geçirme iddiasında devletin kurulmasıyla da yetinilmeyerek, dünyanın en güçlü ülkelerinde çok kanlı terör eylemleriyle dehşet saçmayı tırmandırıyormuş...
Tek kutuplu küresel dünyada, sınırsız küreselleşmede başarıya ulaşılan tek alan; piyasalar üzerinden paranın akışı, sınırsız kazancı olunca... Sermaye birikiminin çok az elde, daha doğrusu çok az çokuluslu tekelde toplandığı, zenginlikten pay alanların parmakla sayılacak kadar ülke ve şirkete indirgendiği milyarlarca daha çok dünyalının çok daha ağır yoksullaşma, yoksunlaşmalarının ötesinde, hukuksuz, kural dışı çalışma ve yaşam koşullarına iteklendikleri bir yapı ortaya çıkmış... Öncelikle yoksul Güney dünyasını kapsayan sonra zengin Kuzey dünyası içindeki halkların çoğunluğu için de geçerlilik kazanan, insan haklarının geçerli olmadığı kuralsızlıklar düzeni dünyaya egemen olmuş... Kuralsızlıkların dünya düzeninde ağırlık kazanması ile atbaşı, kuralsız düzenin kuralsız savaşları niteliğinde, devletlerin düzenli silahlı güçlerinin karşısında, kuralsız savaşların öteki safında giderek güçlenerek boy göstermeye başlayan, terör canavarları; oradan buradan fışkırmaya başlamışlar...

***

ABD-Sovyetler iktidarlarının Afganistan’a egemen olma güç savaşlarında, radikal İslami terör örgütü Taliban’ın kuruluşu ve yükselişinde ABD gizli örgütlerinin katkısı, parasal, silahlı güç desteklerinin payının çok büyük olduğu bilinir. Canı yanan bağımsız devlet olma savaşımını veren Afgan halkıdır. Hastalık hızla doğrudan bu savaşın tarafı olmayan Pakistan’a sıçrayacak, günümüzde Pakistan radikal İslami terör örgütlerine yataklık etmek zorunda kalan en sorunlu ülkelerin başını çeker olacaktır. Filistin davasında Filistin Kurtuluş Örgütü’nün karşısına çıkarılan Hamas’ın da sonraki yıllarda kurdurulmasına katkıda bulunan ülkeler İsrail ve ABD’nin başına bela olduğu öğrenilecektir...
Uzatmadan günümüze geçmek istersek ABD’nin 11 Eylül’ü, radikal İslami terör örgütü El Kaide’nin yerinde kırılması adına Irak-Afganistan işgallerine, hızla işgallerin ürettiği bataklıklarda, ırklar-mezhepler üzerinden iç savaşların hızı-şiddeti tırmanan kanlı hesaplaşmalarından çıkan sonuçlara göz atmak gerek... Şimdilerde hepsinin türevi IŞİD canavarına karşı, BM’nin şemsiyesinde dünyanın en güçlü devletlerinin buluşturulması organizasyonunun gündeme sokulduğu günlerdeyiz... Savaşların tekniği, taktiklerinde çok farklı boyutlara gelinmiş olarak...
Irak-Afganistan işgallerinin öngörülemeyen sonuçları ile kanlı petrolün önlenemez yükselişi, zengin Kuzey dünyası piyasalarının ekonomik krizini tetikledikten sonra en donanımlı silahlı güçlerin ülkelerine dönük siyasi bedelleri ağırlaştığından, doğrudan işgallerden vazgeçilmesi, bölge ülkelerinden taşeron güçler üretilerek, dışarıdan, gereğine göre havadan bombardımanlar, parasal, silahlı desteklerle emperyal çıkarların kollanması sürecine geçildi... Çıkarlar safları da kimin eli kimin cebinde bilinmez ölçeklerde yeniden altüst oluş sürecini getirmişti...
Şimdilerde yedi düvelin; ABD-Rusyaİran- Türkiye- AB’nin ülkeleri sıralanmış yarışın içinde, dünyanın başka güçlü devletleri ya da odaklarının devreye girebilecekleri, kuşkusuz NATO seferber, BM denetimli, tekmili birden en modern silahlı güçlerinin katkılarının söz konusu olduğu, dünya çıkar paylaşımları savaşının içine dalıvermiş gibiyiz... Ortadoğu sınırlarının “IŞİD canavarını yok etme” üzerinden, yeniden çizileceği anlatılıyor...