Veysel Ulusoy

Faiz, döviz, borç ve İslam iktisadı

21 Haziran 2020 Pazar

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Haziran 2020 Ekonomik Görünüm raporunda, Covid-19 sağlık salgını etkisinde küresel gayrisafi yurtiçi hasıla tahminlerini yayımladı. OECD gelişmiş ülkelerin küçülme verilerinin iki haneyi geçeceğini ve Türkiye’nin de salgın dalga sayısına göre iki haneye yakın bir daralma yaşayacağını öngördü raporunda (grafik)...

Bununla da kalmadı tahmin... Küresel ekonominin 2019’da yapılan tahminlerine yaklaşmasının en az 2 yıllık süreçte mümkün olmadığı belirtilen raporda, yeniden toparlanma sürecinin ülkelerin uyguladığı ekonomi politikaları ile değişkenlik göstereceğini vurguladı.

Her yönüyle oldukça iyimser tahminler bunlar, özellikle de Türkiye ekonomisi için...

2018 krizini hâlâ derinden yaşayan ve dengelerini tamamen kaybetmiş bir üretim ve finansal piyasa yapısı ile ayakta durmakta zorlanan ekonomimizde, buhrana varan ek bir talep ve arz şokunun kısıtlı bir küçülme yaratması en azından ekonomideki modellemelere aykırı bir tavır oluşturur.

Üretim girdilerindeki, yani çalışan ve sermayedeki değişime baktığımızda bunun nedeni hemen ortaya çıkar zaten...

Hadi kısaca bakalım o zaman!

Sadece son bir yıllık gelişime bile bakıldığında ekonominin aldığı (alamadığı) yolu görmek mümkün. İşgücünde azalış yüzde 7, istihdamdaki düşüş yüzde 6, geleceğin ne olacağını bize gösteren ülke çalışma kapasitesindeki (emek arzındaki) çöküş de yüzde 11.3 olarak gerçekleşmiştir. Bu bile tek başına ekonominin yönünün şaştığını gösteren bir veri bütünüdür.

Diğeri ise sermayedeki değişimdir...

Geçen yıldan beri iki haneli düşüşleri yaşayan ve yatırımların kaynağı olan sermayedeki değişim kendisini sanayi sektöründeki büyüme (küçülme) ile göstermektedir. Nisan 2020 verileri, bize bu sektörde geçen yılın yüzde 3.8 küçülmesinin üzerine yüzde 31.4 daha küçüldüğünü vermektedir.

Ekonominin üretim gücünü özetleyen şu veriler bile Türkiye’nin 2020 yılında ne kadar küçüleceğini ortaya koyarken, gündemimize şimdi de “İslam iktisadı” adı altında bir “kısır tartışma” konusu ortaya atıldı... Aslında tartışılması istendi desek daha doğru olur.

Yapay bir gündem özelliği taşıyan ve günün anlam ve önemine göre yapılan böyle çıkışların altını doldurmak gerekir muhakkak. Doldurmak için de faizin ne demek olduğu, faiz ödemelerinin ne kadar olduğu, faiz politikasının bu söylemle uyuşup uyuşmadığı, kolektivizmin ne anlama geldiği ve üretimde yapısal konular gibi daha birçok tanımın yerli yerine oturtulması gerekir.

Bunun için de 450 milyar ABD Doları civarındaki borcu çevirmek için ek ne kadar faiz yüküne razı olunduğunu, buna rağmen kaynağın bulunamadığını iyi özümsemek ve sentezlemek gerekmez mi?

Bilinen genel kuraldır ekonomide... Piyasalardaki oynaklık toplumsal refahın zarar görmesine neden olur. Öte yandan, siyasetin söylem ve eylem birliğindeki oynaklık ise toplumsal refah azalışı yanında diğer birçok dengesizlerin kaynağını oluşturur demek yanlış olmasa gerek... Ekonomiyi bir faiz sarmalına dönüştürmüş, bunu yaparken de sesi hiç çıkmamış karar vericilerin şimdi her 100 liralık harcamanın 15 lirasının faize gittiğini görünce İslam ekonomisi tartışması yapması samimiyet derecesinin testi olarak da görülebilir.

Öte yandan bu tartışmalara başlamanın doğal olarak önkoşulları vardır. Bu koşulları yaratmadan yani;

Refah sürekliliğinin kaynağı olan gençlere “iyi” iş yaratmadan,

Fakirliği önlemeden,

Mutfaktaki enflasyonu düşürecek üretim gücünü yapılandırmadan,

Buhrandan çıkış konusunda devletin rolünü tanımlamadan,

Eğitimdeki çöküşü durdurmadan,

Açlığın tanımını toplumsal bellekten silmeden,

İflas sürecini iliğine kadar hisseden işvereni rahatlatmadan,

Devlet harcamalarında şeffaflığı yaratmadan... Ne olduğu belli bile olmayan “Yeni Türkiye” hayali ile okyanusta bir sandalın içinde sallanıp duran ekonominin en ufak bir esintide yok olacağını bilmek gerekir.

Mutfak yanıyor, açlık başlamış, iflaslar almış başını gidiyor... Uğraştığımız konuya bak!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerel 21 Nisan 2024
Döviz kuru şoku 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları