Başbakan Erdoğan’ın Berlin gezisi iki kimlikli gerçekleşti. Erdoğan, Alman muhataplarıyla, özellikle Başbakan Angela Merkel ile Türkiye Başbakanı kimliğiyle görüştü. Türkiye’nin AB’ye girme çabalarına Berlin’in verdiği “destek” için teşekkür etti. Bu “desteğin” devamını diledi. Bayan Merkel, “Benim görüşümde bir değişiklik yok. Ben Türkiye’nin tam üyeliğine kuşkuyla bakıyorum” deyince, sayın Başbakan sustu. Demek ki, Ankara - Brüksel ilişkileri daha bin yıl böyle sürebilir... İki tarafın da pazar olarak birbirlerine gereksinimleri sürecektir. Başbakan, AB’nin bize gereksinimi var derken bunu vurgulamak istemiş olmalı.
Almanya’daki AKP taraftarlarıyla Berlin’deki toplantıya ise Sayın Erdoğan, AKP Genel Başkanı kimliğiyle çıktı. Özellikle ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimi için alışılmış propaganda konuşmalarından birini yaptı. Almanya’da yaşayan Türk yurttaşları, olasılıkla ağustosta ilk kez büyükelçilik ve konsolosluklarda kurulacak sandıklarda doğrudan oy kullanabilecekler. Son gelişmeler ışığında Erdoğan’ın, Almanya’dan gelecek oylara büyük gereksinimi olacağı görülüyor.
Bu konuşma beni en çok mantık açısından ilgilendirdi. Propagandanın mantığı olur mu, diyeceksiniz, haklısınız. Siyasette savların ve vaatlerin mantığı olmaz. İktidar yolu, hesabı sorulmayan ve verilmeyen vaatlerle, savlarla döşenmiş irrasyonal bir yoldur. Erdoğan bunun kanıtını yurtiçinde ve yurtdışında yaptığı her konuşmada bol bol veriyor.
Berlin’de, Almanya’nın her yanından taşınmış birkaç bin yandaşın gözünün içine baka baka, kendilerinde en ufak bir yolsuzluk olmadığını söylüyor.
Mantık şu: Dışsatımı rekor seviyeye getiren bir hükümet yolsuzluk yapmış olabilir mi? Son yılın ilk üç çeyreğinde yüzde dört büyüme sağlayan bir iktidarda nasıl yolsuzluk olurmuş? Cumhuriyetin yetmiş yılda yaptığı yolların en az on katını on yılda yapan bir iktidarda yolsuzluk olur mu? Milli hasılayı on yılda bilmem kaça katlayan bir hükümet yolsuzluk mu yapar, vb. Mantık şu: İleri sürdükleri gibi yolsuzluk yapmış olsak, bu kadar çok işi başarabilir miydik? Olağan bir kişi söylese, psikolojik muayene gerekir. Ama bir siyasetçi, hele hele bir siyasi iktidarın başı, iktidarını daha güçlü bir biçimde sürdürmek ve kişisel olarak daha üst makama gelmek için böyle konuşursa olağandır. Başka türlüsü zaten düşünülmez.
Başkentinde konuşmanın yapıldığı Almanya, sürekli dünyanın dışsatım birincisi. Ama orada bile gün geçmiyor ki, yolsuzluk tartışması ve eleştirisi yapılmasın. Elbette Almanya’daki yolsuzluk boyutları bizde kimsenin gözüne batmayacak denli ufak ve silik. Örneğin, bir siyasi hiç ara vermeden bir özel sektör işletmesinde görev alabilir mi? Bu tür konular, sorgulamanın ve eleştiriler her gün gündemde.
Özetleyecek olursak, Alman televizyonunda baştan sona naklen ve Almanca çevirisiyle verilen konuşma, Alman medyasında gezinin seçim propagandası niyetiyle yapılmış olduğu yorumlarına yol açtı.
Ama kalıcılığı hem kendileri, hem Ankara tarafından dile getirilen yaklaşık üç milyon Türkiye kökenlinin Almanya’daki uyum ve başarı sorunları konusunda bir tek sözcük sarf etmeyen Başbakan Erdoğan, Almanya’yı ve oradaki yurttaşları fiilen seçim alanına çekti.
Yüksel Pazarkaya
Son Köşe Yazıları
Kaygan Mantık
Yazarın Son Yazıları
Almanya’da Gülen Hareketi
Almanya’da Gülen Hareketi
Devamını Oku
07.03.2014
Kaygan Mantık
Kaygan Mantık
Devamını Oku
07.02.2014
Yargı ve Demokrasi
Yargı ve Demokrasi
Devamını Oku
30.01.2014
Mustafa Kemal’in İhtirası
Mustafa Kemal’in İhtirası
Devamını Oku
16.01.2014
‘Führer İdeolojisi’
‘Führer İdeolojisi’
Devamını Oku
10.01.2014
Din Kisvesi
Din Kisvesi
Devamını Oku
29.12.2013
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Büyük Koalisyon ve Demokrasi
Devamını Oku
23.12.2013
Dershane ve PISA
Dershane ve PISA
Devamını Oku
13.12.2013
Rommel’in Ardından...
Rommel’in Ardından...
Devamını Oku
17.11.2013
Bir Zihniyetin Yargısı
Devamını Oku
11.08.2013
Son Gerçekler ve Demokrasi
Devamını Oku
19.07.2013
Aziz Nesin'i İhbar...
Devamını Oku
07.07.2013
Konuşma Sanatı
Devamını Oku
26.06.2013
Seçmenin Sağduyusu 'Solduyusu'
Devamını Oku
11.12.2012
Çöp Ye!
Devamını Oku
17.09.2012
AB Sil Baştan
Devamını Oku
01.08.2012
Bilim ve Futbol
Devamını Oku
27.06.2012
Atina'dan İleti Var
Devamını Oku
11.06.2012
Değişen AB - Değişen Türkiye
Devamını Oku
29.05.2012
Enkaz Kadınları ve Tiyatro
Devamını Oku
07.05.2012
Yazının Gücü...
Devamını Oku
09.04.2012
Antalya'da Al Yazma Anıtı
Devamını Oku
05.03.2012
Büyük Frederik Üç Yüz Yaşında
Devamını Oku
21.02.2012
Yasayla Tarih Yazmak
Devamını Oku
09.01.2012
Demokrasi Böyle Bir Şey
Devamını Oku
24.12.2011
Karaman Belediyesi'ne Övgü
Devamını Oku
30.11.2011
Anayasa ve Atom Santralı
Devamını Oku
16.07.2011
Seçim Savaşının Ardından
Devamını Oku
14.06.2011
'Benim Yerim Dolmaz'
Devamını Oku
03.05.2011
İktidarla Yazar Uyuşmaz
Devamını Oku
13.04.2011
Yeni Bir Çağ
Devamını Oku
01.04.2011
Risk Var, Risk Var!
Devamını Oku
20.03.2011
Çoğulcu Kültür
Devamını Oku
28.02.2011
Kapansın Elçilikler
Devamını Oku
03.01.2011
İslam Almanya Gündeminde
Devamını Oku
24.10.2010
Dünya Kupası ve Irkçılık...
Devamını Oku
05.08.2010
Yunanistan Mali Krizinden Ders...
Devamını Oku
01.06.2010
Demirtaş Ceyhun 75 Yaşında...
Devamını Oku
17.12.2009
Demokrasi Dersleri...
Devamını Oku
10.12.2009
Cumhuriyet Işığı ve Mağara Putları
Devamını Oku
03.11.2009